Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferansta ilk olarak Ömer kardeşimiz Belçika’daki Müslümanların günlük hayatlarında yaşamış oldukları problemleri siyasi bir bakış açışıyla tahlil etti. Problemlerin aslında daha geniş bir çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ve asıl sebeplerinin Batı’nın İslam’a ve Müslümanlara karşı olan tarihsel düşmanlıklarından kaynaklandığını belirtti. Buna göre Batı genel olarak İslam ümmetindeki uyanıştan rahatsız ve dolayısıyla kendi içerisinde yasayan Müslümanlara da kuşkuyla bakar oldu. Ve bu bağlamda, Müslümanların batılı değerleri benimsemeleri için "Belçika İslamı" gibi projelerle, İslam'ı reforme etme girişimlerine girdiğini belirtti.

İkinci konuşmacı Yasin kardeşimiz ise sunumunda, Belçika’daki Müslümanların, Belçika toplumu içerisinde nasıl yaşayabilecekleri hakkında, İslami bir bakış açışıyla çözümler sundu. Buna göre; Müslümanların İslam’ın öne sürdüğü ahitleşme kavramı çerçevesinde, Belçika devletiyle aralarında bir sözleşmelerinin bulunduğunu ve bu sözleşme esasına göre hayatlarını devam ettirmelerinin mümkün olduğunu, bunun yanı sıra, Hilafet Devletinin, kendi içerisinde yaşayan gayrimüslimleri nasıl koruması altına aldığını, onlara karşı son derece adil yaklaşıldığını hatırlattı. İslam ve Kapitalizm mukayese edildiği takdirde, birinin rahmet, diğerinin ise ancak zülüm ile neticelendiği bariz bir şekilde ortaya konuldu.

Konferans, Hizb-ut Tahrir’in genelde dünyada, özelde de Belçika’daki çalışması ve hedefleri hakkında bilgilendirmelerle ve dualar ile son buldu.