Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Medya – Sanal Medya´nın konumu

Medya – Sanal Medya´nın konumu

بسم الله الرحمن الرحيم

İfade özgürlüğü (ya da konuşma özgürlüğü) Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen, birçok ülke tarafından kabul edilen bir haktır.

Elbette ülkeden ülkeye bu hak daha değişik uygulanabilir. Büyük devletlerin otoritesinde olan ülkelerde o devletlerin sansürleri uygulanabilir. Ancak liberal olan demokrasilerde de sansür değişik şekillerde olabilir. (Nefret sözcükleri, müstehcenlik, v. b.)

Bunun akabinde gelen açıklayıcı "International Covenant on Civil and Political Rights" (Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme), 19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

  1. Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.
  2. Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak, her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın, sözlü, yazılı, basılmış, sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme, alma ve verme hakkıdır.

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;

b) Ulusal güvenlik, halk düzeni, veya halk sağlığı ve huzuru.

20. maddede; şiddet propagandacılığını yasaklar. 19. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen iki bend, gerek monarşik, gerek militarist, gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir. Türkiyenin İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi tercümesinin 19. maddesi şöyle der:

"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklama hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir."

Basın özgürlüğü, bütün demokratik ülkelerde temel özgürlükler arasında yer alır. Genellikle sivil özgürlükler kategorisine dahil edilir. Kendi başına felsefî temellere sahip bir hak olmaktan ziyade diğer hak ve özgürlüklerin bir türevidir.  

Basın özgürlüğü(İngilizce:Freedom of the press), gerek elektronik veya basılımedyaveyabasınvasıtasıyla (gazete,dergi,radyo,televizyon,internet, v.s.) görüş ve düşüncelerini açıklayabilme ve yayabilme hakkıdır.
Basın özgürlüğünün olduğu yerlerde diğer hak ve özgürlüklerin de var olması; olmadığı yerlerde diğer hak ve özgürlüklerin de bulunmaması demektir. Basın özgürlüğü ile mülkiyet hakkı iç içedir. Özel mülkiyetin tanınıp korunmadığı, serbest mübadeleye dayanmayan ekonomik sistemleri benimsemiş ülkelerde basın özgürlüğü olmaz. Basın özgürlüğü açısından en önemli, en kapsayıcı sivil özgürlük ifade özgürlüğüdür. Bütün vatandaşlar için hayati bir ihtiyaç olan ifade özgürlüğü, gazetecilik mesleğinde kullanılmaya başlayınca, basın özgürlüğüne dönüşür.

İfade özgürlüğü insanlık tarihiyle yaşıtken basın özgürlüğü medyanın doğmasıyla daha yakın zamanlarda gündeme gelmiş fakat zamanla ifade özgürlüğünden daha fazla itibar kazanmıştır.

Basın özgürlüğünün iki boyutu olduğu söylenebilir. Birinci boyut, gazetecilerin kamuyu ilgilendiren olayları takip edip haber haline getirme hakkıdır. Gazetecilerin bunu yaptıkları için baskı altına alınmaması, kınanmaması, haber kaynaklarını açıklamaya zorlanmaması, taciz edilmemesi gerekir. Gazetecilerin serbestçe mesleğini icra edebilmesi aynı zamanda toplumun ne olup bittiğinden haberdar olması için de gereklidir, zira vatandaşların kamusal iş ve işleyişlerden haberdar olma hakkı vardır. İkinci boyut, yayın organlarının ülkedeki olaylar hakkında yorum yapmalarının serbest olmasıdır. Gazete yazarları perspektiflerine ve birikimlerine bağlı olarak, kamusal olay ve olguları, özellikle devlet harcama ve icraatlarını, dilediği gibi yorumlayabilmelidir.

Sosyal Medya Nedir? Sorusuna daha açıklayıcı bir cevap verecek olursak;

Sosyal Medya;  en genel anlatımla yeni nesil web teknolojilerinin  getirdiği kullanıcı kolaylığı ve iletişim hızıyla yakalanan eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği  digital platformdur.

Bir çok insanın mobil ve online olduğu digital çağda  paylaşım ve iletişim sınırı olmadan özgür ve özgün tartışma zemini yaratan Sosyal Medya, kişi ve birey iletişiminin yanında marka ve kurum konumlandırması açısında da son derece önemlidir. Sağladığı etkileşim açısından, eğitim , araştırma ve bilgi sağlama anlamında da kapılarını ardına kadar açmaktadır.

Transmedia dediğimiz dönüşüm,  “çağımız teknolojisi ile hayatımıza giren digital mecranın, diğer geleneksel mecraların yerini alması” tahmin edilenden daha hızlı olacağa benziyor. Bu dönüşüme ayak uydurabilen kurum/markalar yakaladıkları ivme ile önümüzdeki 10 senenin yatırımını sağlamış olacaklar. Ta ki bu dönüşüm yerini yeni iletişim platformlarına bırakana  kadar.

Sosyal Medya içeriklerden oluşur, her bilgi bir içerik, her içerik bir  kaynaktır… Sosyal Medya geleneksel mecralardan farklı olarak yaşayan bir platformdur. Gazete, tv ve diğer basılı mecralardan en büyük farkı eş zamanlı bilgi paylaşımıdır. Çift yönlü iletişimin getirdiği etkileşim seviyesi geleneksel medyanın çok ilerisindedir.  Bu yüzden günümüzde markalar tarafından sıkça tercih edilmektedir. Her geçen sene dijital kanallara ayrılan bütçe oranları yükselmektedir.

Sosyal Medya, kullanıcı odaklıdır ve bir sınırlama olmaksızın herkesin söz hakkı vardır lakin bazi durumlarda devlet kanalıyla bu erişim zaman zaman engellenmektedir en bariz örneği TR´de Google, Tweter ve Facebook´un erisime kapatilmasi gibi. Doğru kullanıldığında gücü ve etkisi tartışılamaz. Özellikle markalar açısından çeşitli faydalar sağlayan Sosyal Medya’nın bireyler üzerinde de olumlu veya olumsuz etkileri mevcuttur. Gezi parkı olaylarında yaşanan süreç, türk halkına sosyal medyayla ilgili bir çok şey öğretti. Gelen yasaklar ve engellemeler bir çok yöntemle kırıldı ve  sosyal medyanın engellenmesi zor bir güç olduğu birkez daha ispatlandı. Bu haliyle sosyal medya devletler içinde kontrolü güç ve yeni stratejiler üretmesi gereken bir platform haline geldi.

Yeni bir oluşum olarak düşünüldüğünde sosyal medyanın toplum üzerinde de etkisi büyüktür ve ülkerler arası kültür  ile  yaşam şartlarına bağlı olarak kullanım oranlarında da farklılıklar gözlemlenir. Islam beldelerinde sosyal medya kullanım oranları yükselmeye devam etmektedir. Son istatistiklere göz attığımızda Türkiye sosyal medya kullanım oranlarında Avrupa sıralamasında yer almaktadır. Sosyal Medya’da bilgi paylaşımı hiçbir maliyet gerektirmeden gerçekleşen ve anında çok geniş kitlelere ulaşan bir yayin organidir. Sosyal medya için iletişimin gücü benzetmesinide yapabiliriz.

Geleneksel Medyadan Farkları

Sosyal medya gazetetelevizyon ve film gibi geleneksel medyadan farklıklar gösterirler. Genellikle geleneksel medya enformasyonun yayınlanması için belirli kaynaklara ihtiyaç duyarken, bilgiyi yayınlamak veya erişmek için sosyal medya göreceli olarak masrafsızdır ve erişim araçları herkese açıktır. Bir matbaa yatırımı veya TV yayını yapmak için zorunlu olan lisansa ihtiyaç duyulmaz.

Geleneksel medya genellikle “endüstriyel”, “broadcast” veya “mass” medya olarak tanımlanır.

Sosyal medya’nın ve geleneksel medyanın ortak taşıdığı bir karakteristik özellik, küçük veya büyük kitlelere ulaşabilmeleridir; örneğin, hem bir blog yazısı hem de bir televizyon programı sıfır kişiye de ulaşabilir milyonlarca kişiye de ulaşabilir. Sosyal medya ve geleneksel medya arasındaki farkları tanımlamaya yardımcı olacak özellikler kullanılan yönteme göre farklılıklar gösterebilir. Bu özelliklerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  1. Erişim - Hem geleneksel medya hem de sosyal medya teknolojileri herkesin genel bir kitleye erişebilmesine olanak tanır.
  2. Erişilebilirlik - Geleneksel medya için üretim yapmak genellikle özel şirketlerin ve hükümetlerin elindedir; sosyal medya araçları genel olarak herkes tarafından az veya hiç maliyetle kullanılabilir.
  3. Kullanılırlık - Geleneksel medya üretimi çoğunlukla uzmanlaşmış yetenekler ve eğitim gerektirmektedir. Çoğu sosyal medya için bu geçerli değildir veya bazı durumlarda yetenekler tamamen değişmiş ve yenidir, yani herkes üretimde bulunabilir.
  4. Yenilik – Geleneksel medya iletişimlerinde meydana gelen zaman farkı (günler, haftalar, hatta aylar) anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir. Geleneksel medya da sosyal medya uygulamalarına adapte olmaktadır, dolayısıyla yakın zamanda bu farklılık ortadan kalkacaktır.
  5. Kalıcılık - Geleneksel medya üretildikten sonra değiştirilemez, oysa sosyal medya yorumlar veya yeniden düzenlemeyle anında değiştirilebilir.
  6. Özgürlük - Geleneksel medya ile sosyal medya arasındaki belki en önemli fark özgürlüktür. Geleneksel medya hükümetlerin ve reklam verenlerin baskısı altındadır ve özgürce yayın yapamaz. Sosyal medya ise kolay erişilebilir, herkes tarafından eşit düzeyde müdahale edilebilir, global bir platform olduğundan çok daha özgürdür.

Sosyal medyadan sonra insan hayatında birçok şey değişmeye başladı. Sosyal medyada varolan içerik kullanıcı tarafından oluşturulduğundan üretkenlik önem kazanmaya başladı ve katılım çağı doğdu. Medya'nın içeriğini üreten ve medyayı izleyen arasındaki katı ayrım ortadan kalktı.[7]Bu oluşuma bağlı olarak değişim hızı arttı. İnsanlar için inovatif olmak ve yeniliklerde başı çekmek önem kazandı. Gerçekler değil fikirler önem kazandı, objektif olmak değil içten olmak önemli hale geldi.

Sosyal medya yeni bir ilişkiler ağı ve iletişim jargonu ortaya çıkardı. Bir müstear/nick ismin arkasına saklanmış olmanın verdiği özgüven bireylere muazzam bir ifade özgürlüğü bahşetmiş, insanlar bilinçaltının derinliklerinde mahsur kalmış duygu ve düşünceleri rahatlıkla ifade edebilir hale getirmiştir. Ancak bunun yanında mahremiyet duygusunu köreltme gibi birtakım olumsuz özelliklerinden de bahsedilmektedir.[8]

Ebeveynlerle çocukları arasındaki iletişim yönü değişti. Ebeveynler şimdiki teknolojik şartlara yakın şartlarda doğan çocuklarının öğrenme hızlarına yetişemedikleri için bazı şeyleri çocuklarından öğrenmeye istekli hale geldiler. Bu öğrenme sonucunda sosyal medyaya daha yatkın hale gelen ebeveynler, çocuklarıyla sanal ortamı paylaşmaya başladılar ve çocuklarının arkadaş çevrelerini de bu yolla daha yakından tanıma olanağına kavuştular.

Sosyal medyanın gelişmesiyle, eğitim alanında yenilikler yapılması zorunlu hale geldi. Web 2.0'a doğan çocukları eğitebilmek için yeni yöntemler oluşturulması ve bu yöntemlerin yeni şeyler öğretmesi gereksinimi doğdu. Sosyal medya ile okullar duvarlar arasında kalmaktan kurtuldu.[9]Eğitimde Web 2.0 ile geliştirilen yeni teknikler kullanılmaya başlandı.[10]

Sosyal medya kullanımında içerik ekleyen her birey eşit olduğundan gerek Hak gerekse Batıl fikirleri insanların erişimini kolaylaştırmak için ortam sağlanmaktadır. Bu sayede sosyal medya platformlarının kullanıcıları özgürce fikirlerini aktarabilme imkanı bulmaktadır. Bu durum, kişilerin internette öne sürdükleri düşüncelere, paylaşımlara, tanıdıkları olsun olmasın, diğer kişilerin yaptıkları yorumlar ve geribildirimlerle bir sosyal etkileşim ortamı ve giderek sanal cemiyetler oluşturmaktadır. Batı dünyasının sürekli olarak teknolojik ürünlerin gelişmelerini demokrasiyi başka bir ifade ile batı hadaratını yaymak için geniş bir yelpaze olarak kullanmaktadır.

Kullanıcının olusturdugu içerik, sosyal medyada yayınlanan her içeriğin eninde sonunda halka mal olması ve çıkar grupları tarafından kullanılabilir hale gelmesi sosyal medyanın tartışmalı konularından biri hale gelmektedir. Bunun farkında olmayan insanlar özel hayatlarını sosyal medyada yayınlamaya devam ettikçe “özel hayatın röntgenlenmesinin” sıradan ve kabul edilebilir bir hal alması ve iletişimin bu yeni halinin “kimliksiz kişilikler”i oluşturmakta olduğu sosyal medya kullanımına yönelik en büyük eleştirilerden bazılarıdır.

Medyaya Ideolojik bakış

Dünya'da devlet ve ideolojilerin dördüncü kuvvet olarak gördükleri bir kitle iletişim aracı; medya. Belki de medyayı birinci çok önemli kuvvet olarak göstereceklerdi. Lakin demokratik rejim ve devletlerin kutsal değerleri olan yasama-yürütme-yargı dediğimiz üç kuvvetin önüne geçmesi demokratik değer ve teamüllere aykırı olduğu için medya dördüncü kuvvet oldu.

Günümüzde daha çok ideolojik olmayan devletlerde iktidarları devirme ve yeni iktidarlar belirleme gücüne sahip medya. Yaygın ve savurgan tüketim kültürünü reklamlar ile topluma kazandıran bir finans sektörü medya. Gerektiğinde kişileri vezir, gerektiğinde de rezil yapabilen bir acımasızlığa ve tahammülsüzlüğe sahip medya. Kadınlardan, çocuklar ve yaşlılara kadar toplumun geneline alternatif endüstriyel görsel hizmet sunarak gözleri kör ve kulakları sağır edebilecek alışkanlıklar oluşturan bir bağımlılık aracı medya.

Evet, işte medya kısacası hayatın hemen hemen her alanını etkileyen ve bütün dünyayı köy haline getiren bir kitle iletişim aracıdır. Medya, İnsanların ve toplumların fikirlerini, zihinsel eğilimlerini, olayları değerlendirmelerini, haber ve bilgi toplamada, şekillendirmede ve yönlendirmede rakipsiz, keskin ve manevi bir güçtür. Aynı zamanda medya, İnsanın düşünsel yapısına egemen olan yargılayıcı ve belirleyici bilgi ve haber mekanizmasıdır.

Medya aslında bir iletişim aracıdır. Sadece günümüzde medyanın endüstriyel bir sektör olduğunu hatırlatmak yeterli olur. Yoksa sadece insanın diğer bir insanla veya toplumla iletişim kurmasını sağlayan araçlar geçmişten günümüze farklılık göstermiştir.

İnsan diğer bir insanı, önce etkilemek ve sonra da ikna ederek düşüncesine inandırmak için iletişim kurar. Bu insan ile toplum arasındaki iletişim için de geçerlidir. Bugün medya da aynı şeyi yapmaktadır.

Bunun için daha eskilere giderek Osmanlı Hilafet Devletinin yıkılmasının öncesinde (17. ve 18.yüzyıl) batının bu iletişim aracını nasıl kullandığına bakabiliriz. Bilindiği üzere batı İslam ile mücadelesinde meydanda hiç bir zaman süreklilik arz eden bir başarı elde edememişti. Ta ki, müslümanlarla fikrî ve kültürel mücadeleyi başlatana kadar. Bu fikrî ve kültürel savaş için Batı İslam dünyası ile iletişim kurmayı kaçınılmaz görmüş ve İslam dünyasından düşüncesi bozuk aydınlar ve müsteşrikler vasıtası ile kendi fikir ve kanunlarını İslam dünyasına sunmuştu. Bu kültürel savaşta müslümanlar mağlup olmuşlardı. Bu galibiyeti fırsat bilen batı İslam dünyasının liderliği olan Hilafet'i de kaldırınca artık kirli ve zehirli fikirlerini Müslümanlara pazarlamakta hiç ihtimamsızlık göstermemişti.

Batı'da Bilginin Kaynağı:

Batı'nın Müslüman insanının zihnine, fikrine ve yaşayış tarzına egemen olmak için izlediği en tehlikeli ve etkili metot; kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde Müslümanların düşünüşlerini programlama metodudur. Böylece Batı'nın dünya ile ilgili siyasetini, hedefini ve çıkarlarını sağlama hususunda engel ve rakip olabilecek olan Müslümanların önü kesilmiş olacak ve İslam ümmetinin doğru olarak kalkınması için karşılarında büyük bir engel çıkmış olacaktı. Bu nedenle Müslümanların düşünüşlerini programlama metodunda Batı'nın yöntemi; dünyada cereyan eden olaylar ve haberler ile ilgili bilginin kaynağı Batı merkezli olmasıdır. Bu bilgi ve haber kaynaklarından bir kaç örnek verelim:

1) İslam ve Müslümanlar hakkında inceleme ve araştırma yapan, bilgi toplayan ve Batılı ülkelerde bulunan yüzlerce üniversiteler ve enstitülerdir.

2) (İsrail varlığı) istihbarat teşkilatına bağlı Uneal Denkmann enstitüsü. Bu enstitüye Camp David'ten sonra Mısır’da katıldı.

3) Stratejik araştırmalar merkezi Rockflear kurumu.

4) Bilgi merkezi For Vaundeash.

5) İslami ve Arapça araştırmalar Rand kurumu.

6) Uzak ve Orta Doğu'nun sosyal araştırmalar konseyi.

7) Orta Doğu araştırmalar grubu.

8) Alman Friesisch Ebert Kurumu.

9) Barty uluslararası araştırmalar enstitüsü.

10) Shikagow dış ve askeri araştırmalar merkezi.

11) Brettiston uluslararası araştırmalar merkezi.

12) Harford uluslararası işler merkezi.

13) Amerikan kalkınma örgütü

Bu merkezlerin tek kuruluş amacı; Müslüman insanının zihinsel yapısı, yaşayış tarzı, yöneliş ve tutumu hakkında araştırmak ve bu doğrultuda Müslümanları etkilemek için teşhisler koymaktır. Zira bu bilgi kaynaklı araştırma merkezleri İslam ve Müslümanlarla alakalı bilgileri toplamada ve gerçekleri öğrenmede çok sayıda uzman ve profesyonel kişileri görevlendirmektedir. Bütün bu gerçekler karşısında şu kesin olarak bilinmelidir ki; Batı'nın İslam ve Müslümanlarla ilgili tutumunu ve siyasetini belirleyen ve yönlendiren bu araştırma merkezleridir. Bu belirleme ve yönlendirme sadece askerî, sosyal ve ekonomik değil medya ve psikolojik boyutlarını da içine alır.

Dünya çapında haber ve medya kaynağına egemen ülkeler ABD, Fransa, İngiltere, Almanya ve Rusya'dır. Bu devletler dünya medyasının kullandığı bilginin ve kaynağının %90'ına egemendir. Rakamsal olarak bu devletler dünya çapında 70.000 yayın yapan istasyon ve radyolara sahip iken, İslam âleminde 7.000'i geçmeyecek şekilde yayın istasyonu vardır. Aynı zamanda bu devletler 50.000 televizyon ve uydu bağlantılı kanala sahip iken, üçüncü dünya ülkeleri 3.000'i aşmayacak şekilde kanala sahiptir. Aradaki farkın ne denli korkunç olduğu gözler önünde açıktır. Haberciliğin, gazeteciliğin ve haber ajanslarının dünya trafiğindeki akışının %90'ını düzenleyen sadece 5 ajanstır. Bu ajanslar içerisinde ne Anadolu Ajansı ne de herhangi başka özel bir haber ajansı bulunmamaktadır.

1) Reuters haber ajansı; İngiltere. 2) The Associated Press (AP) - ABD. 3) Yourat TV Bras; ABD. 4) Fransız haber ajansı. 5) Alman haber ajansı.

Bu ajanslar dünya haberlerinin %90'ına, sadece Amerika ise %50'sine egemendirler. Günlük olarak da dünya haber merkezlerine ve gazetelerine 40 milyon kelime ve kavram dağıtılmaktadır. Üçüncü dünya ülkelerinin medyasına gelince o; günlük olarak sadece 30.000 kelime dağıtmaktadır. Diğer bir ifadeyle Batılı devletlere bağlı ajansların yayınladığı haberlerin %90'ını bütün dünyaya verirken, üçüncü dünya ülkelerininki sadece %1'idir. Kısacası; dünya medyasını teşkil eden habercilik bu beş ajans şirketlerin dışına çıkmamaktadır. Buna 'Haber Stokçuluğu' denilmektedir. Dünyadaki olayların ve haberlerin süzgeci bu ajanslardır. Bilginin ve dünyada gelişen olayların haberlerinin tek kaynağı Batı iken, bu beş haber ajansının hem kendi çıkarlarına hem de tâbi oldukları devletlerin çıkarlarına uygun olarak bir olayı ve haberi şekillendireceği ve bu istikamette dünya izleyicilerini (özellikle Müslümanları) etkilemek için yönlendireceği kesindir.

Dünya medyasının haber sunuş şkillerine bakıldığı zaman şu sonuç ortaya çıkıyor:

Medya önce cereyan eden olaya el koyuyor, haber endüstrisi, yani haber üretme fabrikasında haber üzerine köklü bir operasyon yapılarak ona istenilen şekil veriliyor, son aşama olarak haber bülteninde bütün dünyaya duyuruluyor. Yani salt habercilik diye bir şey yoktur. Bu söz sadece insanları kandırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu gerçeğin fotoğrafını çizmek için güncel gelişmelerden bir kaç örnek verelim:

Hatırlanacağı üzere 11.09.2001'de ABD'nin güç sembolünü temsil eden ve dünya ticaret merkezi adlandırılan ikiz kule uçaklarla yerle bir edilmişti. Şimdi sizler bu satırları okurken bu hadisenin 11 Eylül hadisesi olduğunu hemen hatırladınız. Niye çünkü Batı bu olayların ismini 11 Eylül hadisesi olarak verdi. Acaba medya neden tarihe endekslenerek bir başlık seçmiş ve ikiz kule, ticaret merkezi veya Newyork olayı dememiştir? Bunun sebebi nedir? Neden özellikle herkesin dilinde 11 Eylül denilmektedir? Neden medya uçak ve bina fotoğrafları es geçilerek en çok tarih üzerine duruyor? Oysa gerçek hadise sıkı güvenlik önlemleriyle kuşatılan Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon binalarının uçaklarla vurulmasıdır. Bunun tek anlamı; eğer medya fotoğraflar üzerine sık sık durursa insanların zihinlerinde güçlü bir kanaat oluşacak, o da şöyledir: Demek ki Amerika'nın askerî gücü abartıldığı kadar değildir. Fakat Amerikan medyası sürekli acındırma duygusunu aşılayarak, 3000 kişinin öldüğü bu olayı zikrederken zihinlerde hep 11 Eylül, Usame B. Ladin, el-Kaide, terörizm gibi kavramların kazınması sağladı. Tüm bu yönlendirmeyi medya aracılığı ile yaptı.

Şimdi bir de günümüzden daha sıcak bir gelişme ile ilgili medya'nın yönlendirme taktiğini ortaya koyan bir örnek verelim. Hem de Türkiye'den... Biliyorsunuz Türkiye son haftalarda Hükümet-Cemaat kavgası ile çalkalanıyor. 17 Aralık’ta büyük bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapıldı ve bazı bakanların oğlunun da içinde olduğu iş adamları ve bürokratlar tutuklandı. Peki, medya bunu nasıl haberleştirdi ve gündem yaptı. Hükümete yakın bir kısım medya ve devlet kanalları konuyu Türkiye Cumhuriyetine dış güçlerin operasyonu olarak verdiler. Hükümetin karşısında olan medya ise yolsuzluk operasyonu olarak verdi. Burada hangi taraf medya gücünü etkin kullanarak propagandasını yayabilmiş ise toplumda o nebzede zihin yönlendirmesi yapabilmiştir.

Kapitalist devletler medyayı iki amaç için kullanmaktadırlar:

1) Kendi toplumlarını medya'nın aktüel ve eğlence kültürü ile oyalamak.

ABD ve İngiltere'de toplum öyle bir şekilde medya bağımlısı olmuş ki neredeyse her bir kişiye bir televizyon düşüyor.

2) Diğer toplumlara kendi kültür, fikir ve siyasetlerini baskın bir şekilde pazarlamak.

ABD'nin devlet televizyon ve radyo kanalları daha Haziran 2013'e kadar ABD içinde yayın yapma yasağı ile karşı karşıyaydılar. ABD kendi kültür ve siyasetini yaymak için kurduğu medya araçlarının kendi halkı tarafından izlenmesini yasaklamış. Ta ki, 2001'de İkiz Kulelerin vurulması döneminden sonra bu yasağın kaldırılması konuşulmuş. Bu da sömürgeciliğin bir üslubu olsa gerek.

Hülasa medya bireylerin ve toplumların zihinlerinin yönlendirilmesi, algılarının oluşturulması, olayların değerlendirilmesi noktasında dördüncü kuvvet ve güç olarak işlev görmektedir.

Hilafet Devleti'nde Medya

İçinde yaşadığımız çağ medya ve iletişim çağı olarak tanımlanmaktadır. İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde iletişim bu gün olduğu kadar önemli, önemli olduğu kadar da tehlikeli olmamıştır. Özellikle de iletişim teknolojisinin hızla geliştiği, uydu kanalları ve internet başta olmak üzere iletişimin araçlarının yayın araçlarına dönüştüğü son yıllarda iletişim çok önemli bir mesele olarak insanlığın gündemindedir.

İslam ümmeti iyiliği emretme ve kötülükten nehyetme misyonuna sahip bir ümmet olduğuna göre medya araçlarını en çok kullanan ümmet olması gerekir. Zira İslam’a davet ve iyiliği emretmek; artık bütün yerkürede her eve girmiş olan yazılı veya görsel medya araçlarını kullanmayı gerektirmektedir. İslam ümmeti iletişim araçlarını: İslam’ın dünyamız için en ideal uygarlık olduğunu delilleri ile ortaya koymak, İslam devletinin İslam nizamını benimseme ve İslam risaletini âleme, bütün insanlığa taşıma noktasında izleyeceği politikalarının doğruluğu, gerek bölgesel gerekse devletlerarası düzeyde düşman devletlere karşı belirlediği siyasetin tutarlı bir siyaset olduğu konusunda gerekli kamuoyunu oluşturmak, iktisadi, toplumsal, kültürel ve ahlaki manada insanların iyiliğine, dünya halklarının yararına olan şeyler noktasında insanları yönlendirmek ve devletlerarası gündemi oluşturmak için kullanması gerekmektedir.

Buna mukabil olarak kötülükten nehyetmek için de iletişim araçlarını kullanmak elzemdir. Beşeri ideoloji ve felsefelerin batıllığını, insan kaynaklı düzen ve uygarlıkların çözümsüzlüğünü, kokuşmuşluğunu ve insanlığı büyük bir krizin eşiğine getirdiği noktasında kamuoyunu aydınlatmak için medya önemli bir aygıttır. Aynı şekilde İslam beldelerinde iktidarları gasp etmiş olan sömürgeci devletlerin siyasetlerini deşifre etmek, onların çirkin emellerini gün yüzüne çıkartmak için de önemli bir boşluğu dolduracaktır.

Hilafet Devleti'nde medya devletin üzerine kurulu olduğu 13 cihazdan biridir. Bu yönü ile medya diğer 12 cihazdan daha az mühim değildir. Hilafet Devlet'inde medyanın varlık sebebi Hizb-ut Tahrir'in Anayasa tasarısında 103. maddede belirtilmiştir.

Madde 103: Medya organı, dâhilde kötülüğü uzaklaştıran ve güzelliği barizleştiren kaynaşmış ve güçlü bir toplum inşa etmek için, hariçte ise İslam’ın azametini ve adlini, ordusunun kuvvetini, beşeri nizamın fesadını zulmünü ve ordularının vehnini gösterir bir şekilde İslam’ı barışta ve savaşta öne çıkarmak ve İslam’ın ve Müslümanların maslahatına hizmet etmek üzere, devletin medya siyasetini belirleyip infaz etmekten mesul olan bir dairedir. (Bakınız: Anayasa mukaddimesi. Esbabı Mucibe 440-445)

Ayrıca Hilafet Devleti'nde medya nasıl olacak diye merak edenler, İslam Devleti için Medya Kanun Tasarısıİsmi ile hazırlanmış tasarı metninden de istifade edilebilirler.

Kaynak: Genel araştırma

 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına

Kamil Yüksektepe

 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER