Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132014u2013MMBu2013TRu2013014 H. 13 Cumâde’l Ûlâ 1435
M. Cuma, 14 Mart 2014

Basın Açıklaması Yalnız Hilafet Devleti, Sind Çocuklarının Değerli Hayatlarını Koruyabilir

10 Mart 2014 Pazartesi günü Reuters, BBC ve diğer medya, Pakistan'ın Sind eyaletinin Tarparkar bölgesinde yetersiz beslenme ve kuraklığa bağlı kıtlığın neden olduğu hastalıklar sebebiyle son birkaç ay içinde onlarca çocuğun hayatını kaybettiğini bildirdiler. Yerel medyaya göre son üç ay içinde bölgede ölen çocuklarının sayısının 140 ulaştığı ifade edildi. Kuraklık sebebiyle yaklaşık 900 bin kişinin zarar gördüğü ve bunlardan binlercesinin kötü beslenmeden dolayı mustarip oldukları tahmin ediliyor. Pazartesi günü felaket bölgesini ziyarete eden Başbakan Navaz Şerif, ölümlerin önüne geçmek için 10 milyon dolarlık yardım sözü verdi. İnsanların, en yakın zamanda evlerine döneceği ve bu bölgenin gelişimi için her türlü imkânın seferber edileceği taahhüdünde bulundu.

Pakistan'ı yönetmekten aciz kalan laik liderler, doğal afetleri insani krizlere dönüştürdüler. Sind bölgesinde etkili olan kuraklık yanı sıra başarısız kapitalist ekonomik politikaların uygulanması, kaynakların çarçur edilmesi, tarıma gerekli yatırımın yapılmaması, kendi çıkarlarından başka bir şeyi düşünmeyen yozlaşmış yönetici ve hükümetler tarafından Pakistan servetinin yanlış dağıtılması felaketin boyutunu iyice artırdı. Uygulanan sistemin demokrasi ve diktatörlük olması arasındaki hiçbir fark yoktur. Her ikisi de başarısızdır. Aşırı yoksulluk ve bölgede yeterli sağlık hizmetlerinin sunulmasında gösterilen ihmalkârlık, sorunun şiddetlenmesine ve felaketin boyutunun artmasına yol açtı. Daha da kötüsü etkilenen bölgeye yardım dağıtımındaki gecikmelerin faturası, nakliye şirketlerine yıllarca sundukları hizmetin karşılığını ödeyemeyen yerel yönetimlere kesildi. Yerel yöneticiler, nakliye şirketlerine ödenecek borçların toplam tutarının 60 milyon rupiyi geçtiğini kabul ettiler.

Mevcut insani felaket, ülke, vizyon ve öngörü sahibi, halkın işlerinin güdülmesine önem veren yöneticiler tarafından yönetilmiş olsaydı gerekli hazırlıklar, yeterli ve uygun önleyici tedbirler sayesinde felaketin boyutunu telafi etmek mümkün olurdu. Bu nedenle bu çocukların ölümünün sorumluluğu, doğal afetlerle nasıl baş edileceği deneyimine sahip olan laik rejim ve hükümetlere aittir. Buna ek olarak kuraklığın üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen ve kuraklık nedeniyle onlarca insan ölmesine rağmen Pakistan'daki cunta yönetimi, şuana kadar krizin ciddiyetini ve şiddetini fark etmiş değildir. Bu, cezai ihmal gerektiren bir davranıştır. Yetkililer ve devlete bağlı yardım kuruluşları derhal seferber olarak bölgeye akın etmeleri gerekmez miydi? Ancak ne yazık ki ümmet, ülkenin çocukları açlıktan ölürken pahalı gıdalar yiyen, zevki sefa süren, savurganlık yapan ve lüks hayat içinde yaşayan yöneticiler ile imtihan edilmektedir. Her şeyden önce başlıca doğal kaynakları tarımsal arazi ve sular olan bir ülke halkının açlık ve kuraklık içinde kıvranması saçmalık ve komik değil midir? Bu ülke dünyadaki en büyük buğday, pirinç, süt, şeker kamışı ve nohut üreticilerinden biridir. Tüm bunlara rağmen yoksulluk ve yetersiz beslenme trajikomik değil midir?

Sind ve bütün İslam dünyasının çocuklarının değerli hayatlarını koruyabilecek tek mekanizma, Hilafet Devletidir. İslami yönetim altında Hint yarımadası, tarım ürünlerinin deposu idi. İslam'ın ideal ekonomik sisteminin uygulanması ve doğru tarım politikaları sayesinde Hint yarımadası dünyada GSYİH'nın %25'ni üretiyordu. İşte Hilafet Devletin serveti bu boyuta ulaşmıştı. Afetlere maruz kaldıklarında diğer ümmetlere hemen yardım elini uzatıyordu. On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı Hilafet Devleti, kıtlık çektiği dönemlerde gıda yüklü üç büyük gemiyi İrlanda'ya göndermiştir. Bu nedenle Hilafet Devleti, İslami kanunların tam ve kapsamlı şekilde uygulanması ile bilfiil bu ümmetin refahı ve rahatı için çalışır. Verimli, yeterli ve etkin muazzam İslami kaynakları ümmet adına işletir, yönetir ve arazinin sulanmasını sağlar. Özelleştirerek belli bir elitin eline geçmesine ya da atıl bırakılmasına olanak vermez. İşte ikinci Halife Ömer ibnu'l Hattab gibi sadık ve halkına karşı sorumluluk taşıyan bir zihniyet tarafından yönetilecek devletin durumu budur. Ömer RadiyAllahu Anh Arap Yarımadasında kuraklık olduğunda, o dönemin Mısır valisi Amr ibnu'l As'dan, Nil ile Kızıldeniz arasındaki kanaldan gıda ve yardım göndermesini talep etti. Amr RadiyAllahu Anh, Ömer RadiyAllahu Anh'a "... Eğer Medine'deki gıda fiyatlarının, Mısır'daki gibi olmasını istiyorsan, bir nehir kaz ve kanallar inşa et." diye yazdı. Ömer RadiyAllahu Anh da "Vakit kaybetmeksizin hemen yapacağım" cevabını verdi. Ancak Mısır halkı, bu durumun Mısır'ın ekonomisini çökerteceği ve perişan edeceği gerekçesiyle itiraz etti. Bunun üzerine Ömer RadiyAllahu Anh ona "Ne olursa olsun yap. Allah Subhânehu ve Teâlâ Medine'nin imarı ve ıslahı yararına belki de Mısır'ı perişan edecektir." diye cevap yazdı. Ardından Medine'nin fiyatları ile Mısır'ın fiyatları aynı oldu. Mısır'ı perişan edeceğini düşünülen bu önlem, sadece Mısır'ın refahını artırdı. Medine halkı bir daha böyle bir kıtlık ile karşılaşmadı." Hatta Ömer RadiyAllahu Anh'ın, kıtlık döneminde sağlığı bozulmuştu. Dikkat etmesi gerektiği söylendiğinde, "Vallahi! İnsanlar yağ yemedikçe ben de yemeyeceğim." cevabını verdi. Sonra "Tebaanın hissettiğini hissetmedikçe, tebaanın durumunu nasıl anlarım?" dedi. İşte Sind eyaletinin çocuklarının hak ettiği üstün liderlik budur.


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.