Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD-BA-2025-RS-TR-95 H. 7 Cumâde’s Sânî 1447
M. Cuma, 28 Kasım 2025

Sudan, Tarihin Gördüğü En Büyük Uygarlığa Mensuptur

26 Kasım 2025 tarihinde Amerikan Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir makalesinde El-Burhan, “Sudan, hafızası derin bir ülkedir; tarihinin kökleri Tevrat’taki Kuş Krallığı’na kadar uzanır...” ifadelerine yer verdi.

Biz de kendisine diyoruz ki: Sudan, tarihin gördüğü en büyük uygarlığa mensup bir İslam ülkesidir. Sudan halkı, kendilerini küfrün ve putperestliğin karanlıklarından İslam’ın ve Allah Azze ve Celle’nin tevhidinin nuruna çıkaran İslam ile gurur duyar. Sudan’da İslam’ın gölgesinde; Kabe-i Şerif’i giydiren, hacıların su ihtiyacını karşılamak için kuyular kazdıran ve eserlerinin izleri hala ismini taşıyan Sultan Ali Dinar gibi büyük liderler yetişmiştir. Medine-i Münevvere’den Mekke-i Mükerreme’ye giden yoldaki “Ali Kuyuları” (Abyar Ali), bu adamın büyüklüğüne ve amellerinin yüceliğine en güzel şahittir. Ancak El Burhan, Amerika’ya, Trump’a ve beslemesi Yahudi varlığına yaranmak uğruna onları göklere çıkardığı makalesinde İslam’ı görmezden gelmiştir! Aynı makaledeki şu sözleri de bunu teyit etmektedir: “Sudan 2021 yılında Abraham Anlaşmalarına katılarak tarihi bir adım atmıştır.” Sanmıyorum ki hiçbir Müslüman; Trump’ı memnun etmek ve Yahudi varlığıyla normalleşmek adına bazı Arap devletlerinin imzaladığı bu utanç, zillet ve ar anlaşmalarıyla övünsün. Bunlar ihanet anlaşmalarıdır. Onları imzalayanlar Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanet etmişlerdir. Oysa asıl yapmaları gereken, bu ucube varlığı ortadan kaldırmak, Mescid-i Aksa’yı ve bütün Filistin’i asıl statüsüyle, yani haraç arazisi olarak geri almaktır. Ondan bir karış dahi kimsenin feragat etmeye hakkı yoktur. Fakat onlar, ümmetin yetiştirdiği büyük liderlere benzemeyen küçük ruhlu yöneticilerdir, Ruveybidalardır. Selahaddin Eyyubi gibi Aksa’yı Haçlılardan kurtaran o büyük liderleri yetiştiren bu Ümmete benzememektedirler. Sultan Abdülhamid ki; Hilafet’in mala ve altına en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Yahudilerin tüm tekliflerine rağmen, Ömer Emannamesi’ne (El-Uhde el-Ömeriyye) binaen Yahudilerin Kutsal Topraklara yerleşmesi fikrini dahi reddetmiştir! Bırakın orada Müslümanların kutsallarını kirletecek, çocuklarını ve kadınlarını katledecek, ekini ve nesli helak edecek bir devlet kurmalarını... Sultan Abdülhamid o meşhur sözünü söylemiştir: “Bir gün Hilafet Devleti parçalanırsa, işte o zaman Filistin’i bedelsiz alabilirler. Ancak ben sağ olduğum müddetçe, vücuduma bir neşterin saplanması, Filistin’in İslam Devleti’nin gövdesinden koparıldığını görmekten bana daha hafif gelir. Bu asla olamaz! Biz daha ölmedik, vücudumuzun teşrih edilmesine (parçalanmasına) asla izin vermem.” Bu söz, Sultan Abdülhamid’in Filistin’i Hilafet Devleti’nin ayrılmaz bir parçası sayarak, ondan vazgeçmeyi reddettiğini göstermektedir. Zira Hilafet yıkılıp Müslümanların beldeleri bölündükten sonra Filistin bedelsiz alınmıştır!!

El-Burhan’ın makalesinde ayrıca şu ifadeler geçmektedir: Savaş; doğuda Kızıldeniz’in, batıda ise kırılgan Sahel bölgesinin istikrarını tehdit ettiği gibi, Amerikan çıkarları için de bir tehlike oluşturmaktadır.” Görülen o ki El-Burhan, aslen bölgeyi servetleri uğruna kontrol etmeyi amaçlayan sömürgeci Amerikan çıkarları konusunda oldukça hırslı. Amerika’nın Sudan’daki çıkarı onu parçalamaktır. Nitekim güneyinin ayrılmasında başarılı olmuştur ve şimdi de Darfur’u ayırarak bu suç planını tamamlamak istemektedir. Nitekim devrik başkan Ömer el-Beşir, Rusya’nın Sputnik ajansına verdiği bir röportajda şöyle demiştir: “Sudan üzerindeki Amerikan baskı ve komplosu çok büyüktür. Amerika’nın baskılarıyla Güney Sudan ayrıldı. Elimizde ayrıca Amerika’nın Sudan’ı beş devlete bölmek istediğine dair bilgiler de var.” (25.11.2017 El Cezire.net) Eğer El-Burhan bu planı biliyor ve buna rağmen Amerikan çıkarlarını gözetiyorsa bu bir felakettir; şayet bilmiyorsa o zaman felaket daha da büyüktür!

Her Müslümanın bildiği bir hakikat vardır ki, sömürgeci kâfirler İslam ve Müslümanların düşmanıdır. Bu, Kur’an’ın açık hükmüdür. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُواْ لَكُمْ عَدُوّاً مُّبِيناً“Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.” [Nisa 101] Ve Müslümanlara kâfirlerin düşmanlığını açıkça ortaya koyan daha nice ayetler vardır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.