Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SR–BA–2025–MB–TR–10 H. 14 Zilka’de 1446
M. Pazartesi, 12 May 2025

Yahudi Varlığı ile İletişim Kanalları Açmak, Barışmak ve Normalleşmek Kaygan Bir Zemindir ve Ne Dinimiz Ne de Dürüst Kardeşlerimizin Kabul Ettiği Büyük Bir Kötülüktür

Üç güvenilir kaynak, 7 Mayıs 2025 Çarşamba günü Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (İsrail) ile Suriye arasında güvenlik ve istihbarat konularına odaklanan gizli bir iletişim kanalı açtığını söyledi. Aralarında bir Suriyeli güvenlik yetkilisinin ve bölgesel bir istihbarat görevlisinin de bulunduğu kaynaklar, Reuters’a yaptıkları açıklamada, örtülü diyaloğun güvenlik, istihbarat konuları ve ‘güven inşası’ kisvesi altında yürütüldüğünü ifade ettiler. Konuya yakın bir kaynak, girişimin, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Eş-Şar’a’nın 13 Nisan’da Abu Dabi’ye gerçekleştirdiği ziyaretin ardından başladığını belirtti. Reuters’a konuşan güvenilir kaynaklar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Eş-Şar’a’nın, Körfez bölgesindeki mevcut ziyareti sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile görüşebilmek amacıyla Şam’da Trump Kulesi inşa edilmesi, (İsrail) ile barış sürecine girilmesi ve ABD’ye Suriye’nin enerji kaynaklarına doğrudan erişim sağlanması gibi teklifleri içeren bir strateji geliştirdiğini kaydettiler. (France 24)

Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile ortak basın toplantısı düzenleyen Suriye Devlet Başkanı Eş-Şar’a, arabulucular aracılığıyla (İsrail) ile dolaylı görüşmeler yapıldığını belirtti. Eş Şara, “Arabulucularla birlikte bölgedeki durumun sakinleşmesi ve gerginliğin azaltılması için çabalar sürüyor. Böylece olaylar, her iki tarafın da kontrolünü kaybetmesine neden olacak bir noktaya gelmeden önce önlenebilir” dedi. “İsrail”in Suriye’ye müdahalesinin rastgele ve düzensiz olduğunu belirten eş Şara, “Ayrıca “İsrail”, 1974 tarihli anlaşmayı ihlal etmiştir. Şam’a ulaşmamızdan itibaren, ilgili tüm taraflara Suriye’nin 1974 anlaşmasına bağlı olduğunu ve UNDOF güçlerinin (Birleşmiş Milletler’in Golan Tepeleri’ndeki Ateşkes Gözlem Gücü) mavi hatta geri dönmeleri gerektiğini bildirdik.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, güvenlik konusunda “İsrail”le görüşmeler yapılmasını istediğini söyledi. “İsrail”in şu anki tutumunun kabul edilemez olduğunu ve daha fazla işbirliğine dayalı yeni bir yol izlenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, müzakereler için bir kapı aralamak gerektiğini ve Suriye’nin bölge için çok önemli bir ülke olduğunu vurguladı.

Kahrolası eski rejimin düşüşünden bu yana Yahudi varlığı, Suriye’de pervasızca hareket etmekte; topraklarını ve hava sahasını ihlal ederek kaynaklarını, silahlarını, askeri üslerini ve havalimanlarını açıkça hedef almaktadır. Suriye’nin bazı bölgelerini işgal eden Yahudi varlığı, ‘azınlıkları koruma’ bahanesiyle çeşitli taraflara destek vermekte ve bu grupları kendi çıkarları doğrultusunda bir araç olarak kullanmaktadır. Yahudi varlığının bu pervasız saldırganlığa karşı ise Yahudiler ve arkasındaki güçlere haddini bildirecek, ideolojik ve kararlı bir yanıt verilmemiştir. Oysa Allah’ın yardımıyla, İslam düşmanlarının arkasında durduğu despot bir zalimi devirme onuruna nail olan bir halk, (savaşta ve karşılaşmada Allah’ın en korkak varlıklarıdır) Yahudi varlığına şeytanın vesveselerini unutturabilecek güçtedir. Kararlı ve ideolojik bir yanıt verilmesi yerine, bu saldırganlığın durdurulması için uluslararası toplumdan yardım dilenme politikası izlenmiştir. Halbuki Filistin topraklarında bu kanser hücresini oluşturan, onu koruyup kollayan, İslam devletinin, yönetiminin ve egemenliğinin geri dönmesinden korkulduğundan dolayı İslam’a ve Müslümanlara karşı savaş açması için o habis ura yeşil ışık yakan uluslararası toplumun ta kendisidir. Bu uluslararası toplumun başında ise, Gazze’de bir avuç mümin mücahide karşı, kanserli varlığı ve ordusunu desteklemek için ona her türlü silah yardımı yapan Amerika gelmektedir. Tüm bu desteklere rağmen, Gazze’deki samimi bir avuç mücahit, az sayıdaki imkânlarıyla ve her türlü ihanet ve yalnızlığa rağmen, Yahudi varlığını ordusunun ve askerlerinin burnunu yere sürtmeyi başarmışlardır.

Allah’ın yardımıyla eski rejimi deviren ve ihanetin acısını tatmış olan Şam devrimi, ümmetin tüm potansiyelini seferber etmeli, İslam’ın yönetimini ve devletini kurmak üzere ümmetin gücünü birleştirmeli, başta Filistin halkına yardım etmek olmak üzere ümmetin varlık yokluk meselesini benimsemeli ve Filistin’i Yahudilerin pisliğinden temizlemek için çalışmalıdır. Gazze halkı, esir Kudüs ve hüzünlü Mescid-i Aksa dâhil olmak üzere tüm Filistin’in bizden beklediği şey budur. Şam halkı, topraklarımızı ve kutsallarımızı işgal eden o ucube varlığın onlarca yıldır süren zalim ve karanlık dönemini sona erdirmek için hemen harekete geçmelidir. Ancak ne var ki zararlı yöneticiler, kendi iktidarlarını güvence altına almak amacıyla orduların stratejik rolünü küçültme politikası izlemişler, Yahudi varlığını birinci savunma hattı haline getirmişlerdir. Halbuki bu ordular, ümmetin toplumsal ve siyasi iradesi harekete geçtiğinde mevcut düşman güçlerinin tek bir çatışma turunu dahi sürdüremeyeceği kapasitededir. Tekbir ve tahlillerle harekete geçtiklerinde, Yahudi varlığı tarih olacaktır.

İşte olması gereken şeri ve ideolojik tutum budur. Filistin davasına sahip çıkmak ve Yahudi varlığının pervasız saldırılarına karşı koymak böylesine bir duruş gerektirir. Güç ve pazı gösterisine rağmen Yahudi siyasetçileri korkaktır. Yahudi varlığının üstünlüğü, tamamen yanılsamadır ve kırılgandır; Allah’ın izniyle eninde sonunda yıkılacaktır, yıkılmaya mahkûmdur! Bu ucube varlığı kökünden söküp atmaktan başka çare yoktur!

Hep söyledik, yine söylüyoruz, bu varlığa karşı barış söylemleri ve nutukları atmak boşunadır, ona dalkavukluk yapmak ve yumuşaklık göstermek beyhudedir. Yahudiler için tek çözüm vardır, o da Kurân’da İsra süresinde geçen çözümdür:

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً“İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7]

Suriye halkı, Rabbimizin vaadini gerçekleştirmeye ve kardeşlerine yardım etmeye en layık halktır. Zira Amerika’nın perde arkasından piyonları, ajanları ve maşaları aracılığıyla desteklediği eski Esed rejiminin 14 yıllık zulüm ve zorbalık deneyiminden sonra hakkın yanında yer almanın ve hakka yardım etmenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar.

İşbirlikçilerin ‘komşularla barış’ maskesi altında yürüttüğü bu kalleşçe plan, Suriye devriminin ruhuna ihanettir! Milyonlarca şehidin kanı üzerine inşa edilen ‘sözde cesurların barışı’, emperyalistlerin bölgeyi teslim alma projesidir! Bu adım, halkın direnişini bitirmek ve devrimi katletmek için atılmış bir hançerdir!

Yahudi varlığıyla iletişim kurma düşüncesi ve girişimi, gerekçesi ne olursa olsun büyük bir suçtur, kaygan bir zemindir ve utanç lekesidir. Çok büyük fedakârlıklar veren bir devrimin çocuklarının bu cürümlere suskun kalması caiz değildir.

Pragmatik tutumları ne dinimiz kabul eder ne de erkeklerimizin onuru! Suriyeli Müslümanlar bu pragmatik tutumları asla kabul etmez, hatta en ağır günahtan sayar. Çünkü pragmatizm, yaptırımların kaldırılması ve yıkılmaya yüz tutmuş bir iktidarın ayakta tutulması umuduyla taviz bataklığına sürüklenmenin başlangıcıdır.

İslam akidesine dayanmayan ve samimi insanların desteğini almayan bir yönetim, komplocu devletlerin çıkarlarına hizmet ettikten sonra yıkılmaya mahkûmdur.

Şam ve çevresi İslam ülkelerindeki İslam’ın yiğitleri, devrim ve fedakarlıklarının gerçek temsilcisi olan, onları izzet ve yüceliğine taşıyacak olan dürüst bir liderliğin ardında cihat ve zafer gününe tamamen hazırdır. Zafer ancak, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in dönüşünü müjdelediği İslam Devleti’nin yeniden kurulması ve Allah’ın şeriatının eksiksiz bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” Şam’ın, İslam’ın merkezi ve kalesi olması için Allah’a dua ediyoruz! Bunun dışındaki her yol, yabancı ülkelerin, Batıyı memnun edip bizi mutsuz eden politikaların, kararların ve yasaların peşinden gitmek demektir.

Yahudilerle olan mücadelemiz, bir sınır mücadelesi değil, bir varoluş mücadelesidir! Bu mücadele Allah’ın İsra Suresi’ndeki ilahi hükmü gerçekleşinceye kadar ölüm-kalım meselesi olarak görülmelidir! Allah’ın izniyle bu kesinlikle gerçekleşecektir. Biz Allah’tan bunun yakın zamanda gerçekleşmesini niyaz ediyoruz.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria
www.tahrir-syria.info
E-Mail: media@tahrir-syria.info

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.