Logo
Bu sayfayı yazdır

بسم الله الرحمن الرحيم

- Basın Açıklaması - Carter Görüşmelerinin Muhtevâsı, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Başladığı ve Ulaştığı Noktayı Hatırlatıyor

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلاَ مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً مُّبِينًا "Allah ve Rasulü, bir işe hükmettikleri zaman mü'min bir erkek ve mü'min bir kadına kendi işlerinde artık seçme hakkı yoktur. Her kim Allah'a ve Rasulü'ne isyan ederse apaçık bir sapıklıkla sapıtmış olur." [el-Ahzâb 36]

 

Jimmy Carter'in bölgeye yönelik son ziyâreti, Amerika'nın siyâsî işlerinden bir iştir. Carter, şu anda yönetici olmamasına rağmen, Filistin'e ve taraflarına yaklaşımında Amerikan eğilimini temsil etmektedir. Bunun delili de, Amerikan yönetiminin, ziyareti engellemeye çalıştığı şeklindeki açıklamalarının bizzat Carter tarafından yalanlanmasıdır. Ziyâretinin öncelikleri arasında Hamas hareketinin liderleri ile görüşmesinin olması ise, ne İslâm'ı ve ehlini sevmesinden, ne de mücâhid hareketlere sempati duymasından dolayıdır. Aksine devletlerarası kriterlere ve kanunlara göre tamamen Hamas'ı siyâsî faaliyetlere katılmaya zorlamaya ve sevk etmeye katkıda bulunmaya çalışmasındandır.

Carter'ın ziyâreti, Hamas liderlerinin tehlikeli açıklamalarda bulunmasına yol açmıştır ki bunlar üzerinde durmak, Filistin halkını ve Müslümanların genelini bunlara karşı uyarmak gerekir. Bu bağlamda aşağıdaki hususları vurguluyoruz:

1.   Jimmy Carter, hain Camp David Anlaşması'nın mimarıdır ve Hamas liderleri ile yaptığı görüşmelerde İslâm'a ve ehline karşı hile noktasından hareket etmektedir.

2.   1967 sınırları içerisinde bir devleti kabullenmek, "İsrail'i" tanımak demektir. Zaten Filistin Kurtuluş Örgütü [FKÖ] de "İsrail'i" tanımaya, açıkça tanımaya yakın böylesi ifâdeler ile başlamış ve ardından mesele, açıkça tanımayı ifade eden bir boyuta varmıştır. Nihayet "İsrail'i" açıkça tanımış ve onunla Oslo ve kardeşlerini imzalamıştır.

3.   Hamas'ın Carter'a yaptığı, -ya halk referandumuna, ya da üzerinde vatanî ittifakın oluştuğu organlara göre seçilmiş yeni Filistin Vatanî Meclisine- sunulması şartı ile Mahmud Abbâs'ın Yahudiler ile varacağı bir anlaşmayı kabul edeceği şeklindeki açıklamasına gelince; bu ifâde, aşağıdaki manaları içermektedir:

a.   Birincisi: Hamas, Mahmud Abbâs'ı görevlendirmekte ve Yahudiler ile müzakerelerde elini serbest bırakmaktadır. Soruyoruz: "Müzakerelerde Abbâs'ın görevlendirmesi ile bunu Yahudiler ile doğrudan yapmak arasında ne fark vardır?"

b.   İkincisi: Referandum, tanıma lehine sonuçlanır veya yeni Vatanî Meclis bunu kabul ederse Hamas, "İsrail'i" tanımayı kabul edecektir.

c.   Üçüncüsü: Filistin, Filistinlilerindir manasını içermektedir ki bu, İslâm'a muhâliftir. Zîra Filistin, Dîn Günü'ne kadar tüm Müslümanlarındır, ne Mahmud Abbâs, ne Hamas, ne Filistinliler, ne de tüm Müslümanlar, onun hiçbir şeyinden taviz verme hakkına sahiptir.

4.   İnsanlığın tamamı reddetsin yahut kabul etsin, İslâm Müslümanlara, İslam toprakları üzerinde Kâfirler için herhangi bir otorite bulunmasına rızâ göstermeleri, sessiz kalmalarını kesinlikle haram kılmıştır. Allahu Te'alâ şöyle buyurmuştur:

وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, Kâfirler için Mü'minler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [en-Nîsa 141]

İslâm'ın temel sâbitelerinden olan şu ki egemenlik ancak ve sadece Şeriat'a aittir, asla halka ait değildir ve tüm insanlık, Allah'ın hükümlerine muhâlefette ittifak etse, hiçbir kıymeti yoktur. Binâenaleyh insanlar kabul etsinler yada etmesinler, Yahudi varlığını açıkça veya îmâen tanıyan herhangi bir anlaşmayı kabul etmek, her Müslümana ve her harekete haramdır.

5.   Son olarak diyoruz ki Yahudi varlığını doğrudan tanımak ile halkın tanıması üzerinden tanımak arasında hiçbir fark yoktur, nihâyetinde hepsi de tanımadır. Bu ise arasındaki fark, kelime oyunundan başkası değildir. Üstelik Yahudi varlığını, insanların tanıması üzerinden tanımanın ayrı bir günahı da vardır. Bu da Filistin'in Yahudi'ye satılması hakkındaki referanduma katılmaları halinde insanların tanıması münkerine sessiz kalmaktır.

6.   Hamas'a bu tehlikeli çizgiden dönmesini nasihat ediyor, Filistin Otoritesi'nden ve Yahudi varlığı ile yaptığı müzâkerelerden kesinlikle uzak durmaya, Filistin Otoritesi dâhil, Müslümanların başındaki tüm yöneticiler ile ilişkilerini kopardığını îlân etmeye çağırıyoruz. Allah Subhânehu şöyle buyurmuştur:

وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ "Sakın zulmedenlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra Nusret de görmezsiniz." [Hûd 113]

7.   Filistin meselesinin çözümü, müzakereler ve referandumlar yoluyla değil ancak orduları harekete geçirmek ve kalelerini yerle bir etmekle mümkündür. Madem ki mevcut yöneticilerin orduları harekete geçirmesinden ümit kesilmiştir; o halde Ümmetin onları alaşağı etmesi, orduları harekete geçirecek ve Müslümanların izzetini koruyacak Halîfe'yi nasbetmesi kaçınılmazdır. SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:  إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmâm [Halîfe] ancak bir kalkandır, onun ardında savaşılır ve onunla korunulur."

 

Biz tebliğ ettik, Sen şâhid ol, Ey Allahım!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)


H. 17 Rabi’-ul Âhir 1429
M.  Çarşamba, 23 Nisan 2008

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.