Logo
Bu sayfayı yazdır

بسم الله الرحمن الرحيم

Yetkililerin Komplosu ve Yozlaşmışlığı Arasındaki Göçmen Botu Trajedisi

Allah Subhânehu ve Teâlâ, İslam davetinden yüz çeviren Mekkelilere yiyecek ve güvenlik nimetlerini hatırlattı.

الَّذِي أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍ وَآمَنَهُم مِّنْ خَوْفٍÖyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev’in (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler.[Kureyş 4] Tirmizî’nin Ubeydullah bin Muhsin’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ أَصْبَحَ مِنْكُمْ آمِناً فِي سِرْبِهِ ، مُعَافًى فِي جَسَدِهِ ، عِنْدَهُ قُوتُ يَوْمِهِ ، فَكَأَنَّمَا حِيزَتْ لَهُ الدُّنْيَا Sizlerden her kim vücutça sağlıklı, nefsinden, malından korkusuz ve huzurlu, günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlarsa, sanki dünyanın bütün nimetleri kendisinde toplanmış gibi olur.

2019’un sonlarında Lübnan’da kademeli bir çöküş başladı. Çöküşle birlikte insanlar, geçim kaynaklarını yitirdiler. Gelirleri, bir kâğıt yığını haline geldi, zar zor beslenmeye başladılar. Yaklaşık günlük bir dolarla Lübnanlı çalışan birinin aylık geliri, dünyanın en düşük gelirlileri arasındadır.

Son zamanlarda insanlar, güvenliklerini de yitirdiler. Neredeyse her gün cinayet, hırsızlık, saldırı ve ceviz kabuğunu doldurmaz sebeplerden ötürü silahlı kavgalar yaşandığını duyuyoruz. Kayıtlara göre Lübnan, bireysel silahlarda yüksek bir orana sahip. Herkes, kendi güvenliğini kendi sağlar hale geldi! Bireysel silahların dünya çapında yayılmasını izlemek ve bunlarla mücadele etmek konusunda uzmanlaşmış bir İsviçre sitesine göre, “Yaklaşık 6 milyonluk Lübnan’da, 1.927 milyon silah var. Nüfus sayısına göre Arap dünyasında Yemen’den sonra ikinci, silah sayısında ise dünya çapında dokuzuncu sırada yer alıyor. Yaklaşık 20 yıldır siyasi güvenlik ve kaos yaşayan Irak’ı bile geride bırakmış durumda.”

Lübnan’daki açlık ve güvensizlik, aylardır süren trajik bir fenomendir. Bu yüzden insanlar, güvenli olmayan yollarla, özellikle de deniz yoluyla Avrupa ülkelerine ulaşmak için ülke dışına çıkmaya çalışıyorlar. İşte bu nedenle geçtiğimiz günlerde yüzlerce insan hayatını yitirdi.

Bu tür yolculuklara elverişli olmayan bu botlar, mallarını ve sahip oldukları her şeyi satan insanlarla dolu olarak Lübnan kıyılarından ayrılıyorlar. Lübnan, Filistin ve Suriye halkından kadınlar, çocuklar ve hatta bebekler, bu teknelerle denizde boğuluyorlar. Çocukların, kadınların ve erkeklerin çığlıkları, yürekleri burkuyor. Kim, açlık ve susuzluktan ölen oğlunun cesedinden ya da yüzen bir bebeğin cesedinden kurtulur? Ya da yüzme bilmeyen arkadaşını kurtaramadığı için yüreği alev alev yanar? Ya da kim, ey Allah’ım diyerek evladının arta kalan mallarını denize atar?

Bugün yaşanan açlık ve güvensizliğin sorumlusu kim? Yaşananlardan insanları sorumlu tutmak doğru mu?

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, tüm bu yaşananlardan ve ortaya çıkan durumdan tamamen Lübnan otoritesini ve kurumlarını sorumlu tutuyoruz. Çünkü birincisi egemen siyasi sınıftaki yaygın yozlaşma nedeniyle ortada devlet ve kurumları yok. İkincisi, mevcut herhangi bir çözümde gerçek ilerleme yok.

Otorite ve aparatları, Lübnan kıyılarından ayrılan bu tür teknelerden haberdardır. Dahası bazı insan kaçakçıları, göçmenleri konvoylar halinde sahillere götürüyorlar. Yetkililer, bu insan kaçakçılarının çoğunu biliyorlar. Peki, güvenlik güçleri ve gemilerin hareketini izlemek için sahip olduğu teknolojiler nerede? Politikacıların ve otoritenin iradesiyle bir köşeden diğerine koşan farklı isim ve özellikler altında faaliyet yürüten güvenlik servisleri nerede?

Mesele şu ki, bu otorite Lübnan, Filistin ve Suriye halkından olan bu insanların hayatları ile ticaret yapıyor. Bağışçı ülkelerden yardım koparabilmek için o insanları bir koz olarak kullanıyor. Yoksa Lübnan Çevre Bakanı Nasır Yasin’in 24 Eylül 2022’de El Cezire kanalında, Avrupa ülkelerinin göçmenlere düzenli göçün kapısını açmaları gerektiğini söylemesinin anlamı ne? Sosyal İşler Bakanı Hector El Haccar’ın aynı gün El Cezire’ye verdiği röportajda, uluslararası toplumu Lübnan’ın çok sayıda Suriyeli mülteciyi kaldıramayacağı konusunda uyarması ne anlama geliyor? Ayrıca Başbakan adayı Necip Mikati’nin de mültecilerle ilgili benzer açıklamaları var. Hatta Patrik, savaşın mülteciler nedeniyle çıktığını bile söylemiştir!

Bunlar, devletin ve otoritenin görev ve yetkisini aşan açıklamalardır. Otorite ve kurumlarının, insanların acılarıyla ticaret yapanlara göz yumması, tek bir anlama gelmektedir: Ey bağışçı ülkeler! Ya bize para ödersiniz ya da bu mülteciler size yollarız!

Özetle, Lübnan’da küçük bir kesim iktidar ve hortumladıkları parayı çocuklarına miras bırakırken halkı yiyecek ve güvenlik sıkıntısı çekiyor! Bu zengin iktidar ağaları, insanları geçim derdi ve mücadelesiyle oyalarken hatta mezhep çatışmasıyla uğraştırırken kendileri kulüp ve para topluyorlar! İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar. Otorite ve aygıtının güvensizliği ve çaresizliği nedeniyle ülkeyi terk etmek için kendilerini tehlikeye atıyorlar.

Ey Lübnan halkı! Bu kötüleşen durumdan siz sorumlu değilsiniz. Siz sadece ateşiyle ısınıyorsunuz. Ama diyoruz ki: Bize ve size düşen, bu yozlaşmış insanları değiştirmek, sokaklarda ve denizlerde günlük ölüm ve hatta intihar sahnelerine sessiz kalmamaktır. Değişim sürecinde yürümek ve bu yozlaşmış siyasi sınıfı reddetmek, genel olarak Lübnan’daki her onurlu insanın sorumluluğundadır.

Burada insanlara, temsilcileri olarak dün Lübnan Meclis’ine seçtikleri kişileri hatırlatıyoruz. Peki, sonuç ne? Milletvekilleri oldular ve sadece milletvekili sayısı arttı! İşte bu milletvekillerinin temsilcileri olduklarını iddia ettikleri Akdeniz ve Şam kıyılarındaki metropoller olan Sura, Sayda, Beyrut ve Trablus, karanlık, susuzluk ve yoksulluk içinde. Evlatları denizde boğuluyor! Pekâlâ, bu düzende dünün değişim vaatleri nerede?

Bu kişiler, sadece bu sistem cinsinden bir çözüme sahipler. Özünde yıkım taşıyan yozlaşmış sistemden çözüm beklemek beyhudedir. Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, 2022 Mayıs seçimleri sırasında yayınladığı yazılı ve görsel bildirilerinde açıkça uyarmıştır. O zaman, Milletvekili Seçimlerinde Aday Olmak Veya Oy Kullanmak Caiz Değildir ve Seçimler Yaklaşırken Günahına Ortak Olunması İçin Yapılan Çağrılar” başlıklı bildirilerinde seçim sürecine katılıma karşı uyarmıştı.

Yine sadece Müslümanlara değil, tüm Lübnan halkına hak sözle sesleniyoruz. Aklı başında ve yetenekli her özgür kişi, bu hak sözü anlamalı, kabul etmeli ve ona göre hareket etmelidir. Ayrıca, gücü yeten her Müslümana Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyruğuna uyması farzdır. Tirmizî’nin, Huzeyfe’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

والَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بالْمَعْرُوفِ، ولَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّه أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْهُ، ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجابُ لَكُمْ Vallahi! Ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmezEbu Davud ve Tirmizi’nin İbn Mesut’tan rivayet ettiklerine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

واللَّه لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، ولتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، ولَتَأْطرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً، ولَتَقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّه بقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ ليَلْعَنكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ - أي بني إسرائيل Hayır, Allaha yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.”

İşlerle ilgilenmek devletin ve otoritenin görevidir. Adaletsiz ve yozlaşmış yöneticiden hesap sormak da halkın görevidir. En Nesai’nin Ebu Bekir es Sıddık’tan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ النَّاسَ إِذَا رَأَوا الظَّالِمَ فَلَمْ يَأْخُذُوا عَلَى يَدَيْهِ أَوْشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللَّه بِعِقَابٍ مِنْهُ Ben, Rasûlullah şöyle buyururken işittim: İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, devleti kurmak için kendi izlediği değişim yöntemine göre sizi çalışmaya davet ediyor. O devlet, herhangi bir devlet değildir. O, Âlim ve Hâkim olan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın istediği devlettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için istediği ve yeryüzünde halife kılma gerçeğini ifade eden devlet, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 30 Safer 1444
M.  Pazartesi, 26 Eylül 2022

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.