Logo
Bu sayfayı yazdır
Taliban Bir Kez Daha Uluslararası Toplumu Afganistan Yönetimini Tanımaya mı Çağırıyor?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Taliban Bir Kez Daha Uluslararası Toplumu Afganistan Yönetimini Tanımaya mı Çağırıyor?!

Haber:

Üst düzey bir Taliban lideri, uluslararası toplumu Afgan hükümetini resmi olarak tanımaya çağırdı. Geçen yıl tekrar iktidarı ele geçirmesinden bu yana rejimi, hala dünyadaki hiçbir ülke tarafından tanınmadığı için Hareketin hayal kırıklığı büyüyor. Host ilinde bir kalabalığa konuşan Taliban İçişleri Bakanı Siraceddin Hakkani şunları söyledi: “Uluslararası toplumun Afganistan ile diplomatik ilişkiler kurması iyi bir şey, onların bana, benim de onlara ihtiyacım var.” Ve şöyle dedi: “Yarın bir konuda bana ihtiyaçları olursa, benimle konuşmalarını hangi ilke ve duruma dayandıracaklar acaba?!” (AFP)

Yorum:

Herhangi bir devletin uluslararası toplum tarafından tanınması, bu devletin devletler tarafından tanınması ve uluslararası toplumun bir üyesi olarak kabul edilmesi anlamına gelir. Bu, devletin kuruluşundan bağımsız bir işlemdir. Bu tanımanın önemi, devletin, diğer devletler arenasında egemenliğini kullanamayacağı ve bu grup onun varlığını tanımadığı sürece uluslararası toplum içinde doğrudan haklarını kullanamayacağı gerçeğinde yatmaktadır. Nitekim Uluslararası Hukuk Enstitüsü bunu şu şekilde tanımlamıştır: “…Bir devletin veya devletler grubunun, belirli bir bölgede, uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirebilecek siyasi bir örgütü tanıdığını gösteren bir eylemdir.”Bu, uluslararası hukukun genel hükümleri ve kuralları uyarınca genel olarak tanınma statüsü ile ilgilidir.

Taliban’ın varlığının, uluslararası toplum tarafından siyasi olarak tanınmasına gelince; bu, Taliban’ın dünyadaki sömürgeci ülkelerin, özellikle de Amerika’nın çıkarlarına ne ölçüde uyduğuna bağlıdır. Dolayısıyla Hareket, uluslararası topluma, onun çıkarlarına hizmet etmeye tam olarak hazır olduğuna dair güvence vereceği garantiler ve hazırlıklar aramadıkça ve sağlamadıkça, bu tek milim sapmaz; bu yüzden onu kabul etmeyecek. Yani Hareketin Batılı seküler kapitalizmi bütünüyle benimsemesi ve kıyafetlerin inceltilmesi ve sakalların tıraş edilmesi gibi İslam’ı biçim ve içerik olarak reddetmesi gerekiyor… Hatta bu, Allah’ın indirdikleri ile hükmetmeme, İslam’a ve Müslümanlara yönelik savaşları ve Amerika adına veya ona vekaleten onlara savaş açmaları hususunda diğer İslam beldelerindeki ajan yöneticilerin geldiği noktaya kadar ulaşacaktır. Tıpkı Pakistan’da birbirini takip eden hükümetlerin yaptıkları gibi. Belki de Hakkani’nin, Batı’nın kendisine olan ihtiyacına atıfta bulunma maksadı budur. Ama gizli ve en gizli olanları bildiği gibi kafirlerin kalplerinde gizlediklerini de bilen el-Hak Subhanehu ve Teala’nun şu kavlini unutmaktadır: وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜSen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar…” [Bakara 120] Dolayısıyla Hareket tüm bu tavizleri vermedikçe uluslararası bir parya olarak kalmaya devam edeceği gibi ne zalim uluslararası çetenin bir parçası ne de insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet ile olacaktır.

Taliban hareketinin Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinden ve Amerika’nın, -formaliteden bile olsa- Hareketi tanıma veya insanların el koyduğu paralarını serbest bırakması gibi Hareket ile yapmış olduğu anlaşmada geçen hususların çok az kısmını bile yerine getirmekte gevşek davranmasının üzerinden geçen aylar, evet bu aylar, küfür milletinin bir ahdi olmadığının kesinliğini teyit etmek için yeterlidir. Zira Allahu Teala, onlar hakkında şöyle buyurmuştur: أَوَكُلَّمَا عَاهَدُوا عَهْداً نَبَذَهُ فَرِيقٌ مِنْهُمْ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يُؤْمِنُونَNe zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.” [Bakara 100] Dolayısıyla Hareket, onlarla herhangi bir müzakereye girmemeli veya herhangi bir anlaşma yapmamalıdır. Zira tanınmak için sömürgeci ülkelere yalvarması, ona zillet ve aşağılanmadan başka bir şey kazandırmayacaktır. Bu yüzden Allah Azze ve Celle’nin bizi uyardığı şeylere kulak vermeli ve bir serabın peşinden koşmamalıdır: يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئاًSusayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamaz.” [Nur 39] Dolayısıyla Hareket, Afganistan ve Pakistan’dan başlayarak ümmete yönelmeli ve iki kardeş ülke kardeşler olarak birleşmeli ve Allah’ın Kitabı ve Nebisi’nin sünneti ile hükmedecek İslam Devleti’ni kurmalıdırlar. İşte o zaman Hareketin ve onunla birlikte iki milyarlık ümmetin, uluslararası Haçlı topluluğunun tanımasına ihtiyacı olmayacaktır. Dahası uluslararası Haçlı topluluğu, kaleleri yıkılmadan, tahtları devrilmeden ve bu mesele onların makamlarına ulaşmadan önce gönülsüz de olsa onun rızasını kazanmak için uğraşacaktır. Peki Taliban, kaçırmış olduklarını telafi etmek için otoriteyi, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’ni kurmak için gerekli hazırlığı yapmış olan Hizb-ut Tahrir’e teslim edip uluslararası Haçlı topluluğunun iki yüzlülüğü, bukalemunluğu ve aldatmacasıyla uğraşmaktan vazgeçecek mi?! يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ * وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِEy iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız. Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.” [Enfal 24-25] 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Muhacir – Pakistan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.