- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
İdlib Hapishanelerinde Zorla Alıkonulanlar Önceliklidir, Ey Bakan Hazretleri!
Haber:
Suriye Adalet Bakanlığı, zorla kaybedilen kişiler konusunda kararlı duruşunu yineleyerek, bu konunun ciddi bir eylem gerektiren acil ulusal önceliği temsil ettiğini ifade etti. Bu ise bakanlık tarafından Uluslararası Kayıp ve Zorla Kaybedilenlerle Dayanışma Günü vesilesiyle yayınlanan bir açıklamada geldi.
Adalet Bakanı Mazhar el-Veys, bu meseleyi devrik Beşar Esad rejiminin işlediği en iğrenç suçlardan biri olarak nitelendirerek, meselenin göz ardı edilemeyecek derin insani boyutları olduğunu vurguladı.Ayrıca kayıp kişilerin akıbetini ortaya çıkarmak, ilgili kişileri sorumlu tutmak ve zararların tazmin edilmesi ve mağdurların ailelerinin acılarını hafifletmek için yasal önlemler almak konusunda Bakanlığın kararlılığını vurgulayarak Bakanlığın bu dosyaları hukukun üstünlüğü ve geçiş adaleti çerçevesinde ve başta Kayıp Şahıslar Ulusal Komisyonu olmak üzere ilgili ulusal kurumlarla koordinasyon halinde ele alma kapasitesini güçlendirmek için kurumsal reform çalışmalarının sürdüğü eklemesinde bulundu.
Yorum:
Zorla kaybedilenler dosyası, onlarca yıldır Esad ailesi rejimi için boğucu bir düğüm ve uluslararası platformlarda ve pozisyonlarda en utanç verici konulardan biri olmuştur.Aksine bu durum, on yıldan fazla süren büyük bir devrimi tetikleyen halkın hoşnutsuzluğunun en bariz nedenlerinden biridir. Zira her gösteride devrimciler kayıp evlatlarının isimlerini haykırıyor, her mitingde onların fotoğraflarını göstererek akıbetlerini öğrenmeyi ve onların serbest bırakılmalarını talep ediyorlardı. Ayrıca bu dosya, devrimin alevlerini besleyen ek bir yakıt olmuştur.
Bugün sen ey Bakan hazretleri, hapishanenin acısını tattınız ve zalimlerin yaptıklarını gördünüz, bu yüzden aynı yolu izlemekten veya yeni bir zulüm kapısı açmanın sebebi olmaktan sakının.İdlib'deki düşünce mahkumları dosyası büyük ve tehlikeli bir konudur; zira davetçiler, mücahitler ve gençler ailelerinden ayrılmak için ne tür bir suç işlemiş olabilirler ki?!Sadece siyasi ve askeri karar alma özgürlüğünü talep ettikleri için mi; oysa bu talebi siz de meclislerde defalarca onaylamadınız mı?Yoksa cephelerin açılıp ülkenin kurtarılmasına çağrıda bulundukları için mi?!Peki bu, insanların kendisine karşı ayaklandığı rejimin yaptığı şeylerden farksız olan sahnelerde evlere baskınlar düzenleyip ev sahiplerini tutuklamayı gerektiren ciddi bir suç sayılabilir mi?!
Bugün bu dosyayı dürüp katlamanız ve İdlib'deki zorla kaybedilme politikasına son vermeniz zorunlu bir hale gelmiştir; nitekim evlerinde oturanların suçlarından bahsetmeden önce, Allah'ın onların belini nasıl kırdığını ve onları ibretlik bir hale getirdiğini bizzat kendi gözlerinizle gördünüz.Arabulucular, Yahudilerle bağlantılı olan kişileri çıkarırken, tertemiz özgürlerin parmaklıklar arkasında kalmaya devam ettiklerini görmemiz acı vericidir!Kışkırtıcı olan ise bizi öldüren, evlerimizi yıkan ve namusumuzu kirleten birine, “haydi git, sen serbestsin” denilmesidir! Bu nasıl bir mantık Allah aşkına?!
Daha da kötüsü bazılarının, “uzlaşma yaptıkları” için onlarca istihbarat görevlisini serbest bırakmalarından dolayı övündükleri video kayıtlarını göstermeleri olmuştur! Ne üzerine uzlaştılar ki?!Onlar ile halk arasındaki anlaşmazlık sadece para veya toprak anlaşmazlığı değil miydi?!Bu, din, onur ve kan üzerine olan bir çatışma olup şüpheli uzlaşmalara indirgenemez.
Daha önce “cahilce” olmasından dolayı kaldırıp attığım ifadeler ve terimlere girmeyecek, şunu söylemekle yetineceğim:İdlib hapishanelerinde zorla alıkonulan tertemiz özgürleri, davetçileri ve mücahitleri serbest bırakın, tertemiz bir sayfa açın ve sizden önce kendilerine Allah'ın takdirinin cereyan ettiği kimselerden ibret alın. Şüphesiz bunda bir ibret ve öğüt vardır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye