Logo
Bu sayfayı yazdır
Yahudi Varlığıyla Müzakere Etmek, Onu Tanımak Demektir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yahudi Varlığıyla Müzakere Etmek, Onu Tanımak Demektir!

Haber:

Son zamanlarda Lübnan'da, siyasi ve medya ortamında, mübarek Filistin'i gasp eden ve Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır'ın bazı bölgelerini işgal eden Yahudi varlığıyla doğrudan veya dolaylı müzakereler hakkındaki birçok konuşma yapılmakta ancak onlardan bazıları bu varlığı tanımış ve onunla “barış” anlaşmaları imzalamıştır.

Yorum:

Lübnan medyasında yer alan neredeyse her siyasi haber veya yorum, yalnızca Lübnan'da değil, aksine Suriye, Filistin ve hatta Katar'da Müslümanları katleden ve yöneticileri dünyanın neresinde olursa olsun güvenliklerini tehdit eden herkesi öldüreceklerini açıkça ilan eden Yahudi varlığıyla doğrudan veya dolaylı olarak yapılan müzakereler konusuna değinmektedir.

Yahudiler, Batı ülkelerinin, özellikle de Amerika'nın bölgedeki sorunlarını kendi çıkarlarına göre sonlandırmak için önerdiği çözümleri reddetmelerine rağmen, Lübnan'ın yöneticileri ve politikacıları Yahudilerle müzakereye girmek için acele ediyorlar ve insanları, dolaylı mı yoksa doğrudan mı müzakere etmenin daha iyi olduğu konusunda tartışmaya sevk ediyorlar? Hem de hiçbir kanuna bağlı kalmayan, bizzat Batı tarafından desteklenen bu gaspçı ve katil düşmanla yapılan bu müzakerenin hedefine hiç değinmeden.

İslam ümmetinin düşmanı Amerika'nın, aynı zamanda planlayıcı ve yılanın başı olduğu aşikardır; o halde aslen müzakere edilmesi caiz olmayan, aksine tüm Filistin ve işgal ettiği diğer topraklar kurtarılıncaya kadar onunla savaşılması vacip olan varlıkla yapılan müzakerelerde nasıl olur da Amerika’yı arabulucu yapabiliriz?!

Lübnanlı bir siyasetçi dün şöyle dedi: "Güç mantığı başarısızlığını kanıtladı, şimdi mantığın gücünün kullanılması gerekir!"

Ona ve aynı şeyi söyleyen herkese diyoruz ki: Trump'ın ve onunla birlikte Yahudi varlığının yöneticilerinin defalarca söyleyip tekrarladığı "Barışı zorla dayatacağız" sözüne ne diyorsunuz? Peki burada mantık nerede Allah aşkına?!

Güç kullanımına gelince; Müslümanların bu varlığa karşı gerçek ve etkili bir şekilde hiçbir zaman güç kullanmadığını söylüyoruz; zira onun Filistin'i gasp etmesinden bu yana en azından Arap yöneticilerle anlaşma halindeydi ki bunun nedenleri şunlardır:

Ya Yahudi varlığına 425 sayılı karar gibi Amerika'nın istediği bir kararı kabul etmesi için baskı yapılacak ya da Müslümanların başındaki yöneticilerin teslim olduğu ve bu varlığın direndiği Amerikan çözümünü kabul etmesi için daha fazla baskı yapılacaktır. Nitekim bu, bir çözüm girişimi olan 1973 savaşında yaşanmış olup aslında Sedat'ın işgal altındaki Kudüs'te vardığı anlaşmanın ve Yahudi varlığının tanınmasının ardından yaşananlar da bizzat aynıydı.

Dolayısıyla bizler, Yahudi varlığıyla yapılacak her türlü müzakerenin, resmi bir tanıma olmasa bile, onun Filistin'i ve işgal ettiği tüm toprakları gasp etmesinin kabul edildiği anlamına geldiğini söylüyoruz.

Güç mantığına ve mantığın gücüne gelince; bunu söyleyen, duyan ve gören herkese diyoruz ki: Müslümanlar olarak bizler, güç için kendimizi hazırlamamız ve bunu bu gaspçı varlığı kökünden sökmek için kullanmamız gerekir ve bizim için yol haritası açıktır:

1- Bizim gücümüz ümmetin vahdetiyle başlar; bu nedenle ümmet için birleşik siyasi bir varlık kurmak gerekir; çünkü asıl güç ondadır.

2- Bizim gücümüz, bir ideoloji olmasının yanı sıra bizim, fikrimiz ve tüm amellerimiz itici bir güç olduğu gibi her şey için de bir ölçü olan İslam'dadır.

3- Kurtuluş ve özgürlük projesi için ümmetin yeteneklerini bir araya getirmek, onun hakkında araştırmak ve onu harekete geçirmek için çalışmak.

4- Bütün bunlar, ümmetin liderliğini almak ve ilk üç maddeyi uygulamaya koymak için bilinçli ve samimi bir siyasi liderliğin kapıyı çalmasını, ümmetin insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet haline geri dönmesini, kendisini ve tüm insanlığı Batı'nın ve onun yıkıcı medeniyetinin şerrinden kurtarmasını gerektirir.

Mantık ve kuvvet felsefesiyle konuşanlara diyoruz ki:Birleşik devlet kurulduğunda ve gasp edilmiş topraklar kurtarıldığında size, güç mantığını ve alemlerin Rabbine dayanan mantığın gücünün yeni birleşik denklemini uygulayacağız ki böylece bölgede yapay varlıklar olmadan gerçek barış hakim olacak ve işte o zaman sadece selim mantık, yani sadece İslam'ın mantığı hakim olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Cabir - Lübnan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.