Logo
Bu sayfayı yazdır
Dünya İslam Birliği’nin İftirası!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Dünya İslam Birliği’nin İftirası!

Haber:

Dünya İslam Birliği, Avustralya'nın Sidney kentinde meydana gelen "terörist" saldırıyı şiddetle kınadığını ve eleştirdiğini ifade ederek, Genel Sekreterliği tarafından yayınlanan resmi bir açıklamada, dürtüleri ve gerekçeleri ne olursa olsun her türlü şiddet, terörizm ve aşırıcılığı reddetme konusundaki kararlı ve sarsılmaz tutumunu teyit etti. (Ajanslar)

Yorum:

Bahsi geçen açıklama, olay hakkında hüküm vermede hikmetli ve dengeli bir konuşma kullanarak okuyucuyu yanıltmaya çalışmakta ve Birlik içindeki her şeyhin bildiği şerî gerçekler göz ardı edilmekte ve olayla ilgili açık siyasi gerçekler inkar edilmektedir. Oysa iki husus için de (şerî gerekçeler ve siyasi gerçekler) şerî hükmün menatının tahkiki gereklidir. Zira bunlar, bir Müslümanın üzerine tutumunu inşa ettiği bir temeldir. Oysa Birlik açıklamasında, “bu eylemler suç teşkil ettiğini, masum insanları hedef aldığını, güven içinde olanları korkuttuğunu, dolayısıyla tüm dini değerlere, insani normlara ve uluslararası kanunlara aykırı davrandığını” vurgularken, hedef alınanların Yahudiler olduğunu, Yahudi varlığına mensup olup onun dinini benimsediklerini, onların çoğunun Yahudi varlığının dinsizleri olduğunu, onun vatandaşlığını taşıdıklarını ve ona para, silah ve askerlerle destek verdiklerini göz ardı etmiştir. Ayrıca Yahudiler, mübarek Filistin topraklarında sabah akşam Müslümanları soğukkanlılıkla öldürüyorlar, elleri Suriye, Lübnan, İran ve Yemen gibi birçok İslam ülkesine uzanarak öldürme, bombalama ve yıkım faaliyetlerinde bulunmalarının yanı sıra onların devletleri dünyanın çeşitli ülkelerinde hiç durmadan suikastlar düzenlemektedir ki bu suikastların en sonuncusu Kinane Mısır'daki bir Mısırlı mühendise yönelik suikasttır. Peki bu suçluların, varlıklarının gerçekleştirdiği bombalama alanlarından uzak Sidney sahillerinde güzel vakit geçirmek, dinlenmek ve çok tanrılı ritüellerini gerçekleştirmek için gitmeleri, iddia edildiği gibi onları masum ve güvende mi kılmaktadır?! 

El Hak Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur:وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِهِ Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misli ile ceza verin.” [Nahl 126] Ve şöyle buyurmuştur: وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ Ey akıl sahipleri! Sizin için kısasta hayat vardır.” [Bakara 179] Ve Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: الشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ فَمَنِ اعْتَدَىٰ عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُوا عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَىٰ عَلَيْكُمْHaram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. Kim size saldırırsa siz de onun size saldırısının misli ile ona saldırın.” [Bakara 194]Bütün bu nasslar ve diğerleri, bir Müslüman için asıl olanın zulüm altında gecelememesi olduğunu, kanının, malının ve şerefinin intikamını alma konusunda tüm hakka sahip olduğunu ve düşmanlarına, onların Müslümanlara davrandıkları gibi davranma hakkına sahip olduğunu teyit etmektedir. Yani eğer onlar bizim kadınlarımızı öldürürlerse, biz de onların kadınlarını öldürürüz. Eğer onlar bizim çocuklarımızı öldürürlerse, biz de onların çocuklarını öldürürüz. Yani onların kadınları ve çocukları, eğer bizim kadınlarımızı ve çocuklarımızı öldürürlerse onların kanı masum değildir. Bu, şerî ilim talebesi olan herkesin bildiği fıkhi bir kaidedir. Bu kaide, Birliğin şeyhlerinden ve diğerlerinden ilim aldığını iddia eden herkes tarafından da açıkça bilinmektedir. Ayrıca bu, uluslararası örfü referans gösteren Birlik de dahil olmak üzere uluslararası ve küresel bir örftür.

İnsanları dinleri konusunda aldatan saray mollaları, Yahudiler de dahil olmak üzere Batı toplumlarının güvenliğini ve emniyetini sağlamak için koşturan Müslümanların başındaki ajan yöneticilerle aynıdır.Zira bu alimler, şeriata aykırı fetvalar vermek için koşturuyorlar ve kafirlere Müslümanlar aleyhine yol veren ve kafirlerin kanını Müslümanların kanından daha değerli ve daha üstün gören utanç verici bir tutum sergiliyorlar, kâfirlerin güvenliğini ve emniyetini kutsal sayıyorlar, çocuklarımızı ve kadınlarımızı bundan mahrum bırakıyorlar. Böylece onların hali, Firavun'un Haman’ının hali gibi olmuştur!Ayrıca onlar, mübarek Filistin topraklarındaki mazlum Müslümanları, efendileri yöneticilerinin ve korkak ordu komutanlarının yüzüstü bıraktıkları gibi yüzüstü bırakmakla yetinmediler; aksine daha da ileri giderek, Haçlı ülkelerin ve askerlerinin güvenliğini ve emniyetini korumak için fetvalar yayınlayarak Allah'ın dinini iftira attılar ve Haçlı ittifakını oluşturan bu devletlerin, dünyanın çeşitli ülkelerindeki Müslümanları öldüren, yakan, yok eden ve yağmalayan kimseler olduklarını görmezden geldiler.Tüm bu suçları Müslümanların ülkelerinde işlemek caiz oluyor da, kendi ülkelerinde işlemek haram mı oluyor?!Eğer güvenlik ve emniyet şeriatın maksatlarındansa ki öyledir, o zaman bunlar herkes için olmalıdır; eğer öldürmek ve yok etmek Haçlı ittifakının diniyse, o zaman yaptıklarının bir kısmını tatsınlar ki belki bu onları caydırır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.