Devlet Başkanı adaylarından ve Milli Güvenlik (NDS) eski Müdürü Rahmatullah Nabil, Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, “IŞİD meselesi gittikçe ciddileşiyor... Anonim kuruluşlar ve partiler, bugünlerde pozisyonlarını netleştiriyor. Hizb-ut Tahrir tehdidi, Afganistan’ın çeşitli illerinde artmıştır ve IŞİD’e yönelik eğilimlerinde de artış görülüyor.”ifadelerini kullandı.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, Rahmatullah Nabil’in bu cüretkâr ve asılsız açıklamaları hakkında Afgan medyası ve Müslümanları ile aşağıdaki noktaları paylaşmak ister:

• Bugün samimi âlimler, etkili aşiretler, siyasi liderler ve gençler dâhil Afganistan’ın Müslüman ve mücahit halkı, Afganistan’da Hizb-ut Tahrir’i tanır ve programlarını bilir. Ayrıca Hizb-ut Tahrir üyeleri ile sıkı ilişkilere sahipler. Çünkü Hizb-ut Tahrir, Afganistan’daki mücahitlerin ya oğulları ya da kardeşleridir. Bu nedenle ne bu parti ne de üyeleri gizemli ve anonim değildir!

• Hizb-ut Tahrir, Afganistan’daki mücahitler dâhil olmak üzere İslami ümmetini hem bu dünyada hem de ahirette müreffeh bir hayata ulaştırmak için bıkmadan usanmadan çalışıyor. O yüzden Hizb-ut Tahrir, Afganistan’daki Müslüman halk için hiçbir zaman tehdit teşkil etmemiştir. Aksine yabancı ülkeler ve istihbarat servisleri ile bağlantıları olan, insanların inançlarını, kutsallarını, evlerini ve mülklerini tehlikeye atan plansız ve sığ beyinli politikacılar Afganistan halkı için gerçek bir tehdittir.

• 2014 yılında Ortadoğu’da ortaya çıkışından bu yana esrarengiz IŞİD grubuna yönelik Hizb-ut Tahrir’in pozisyonu nettir. Hizb, IŞİD’in İslam ve Müslümanların düşmanlarının ajandasına göre hareket ettiğini söyledi. Şuan tüm dünya bu gerçeğin farkında, bu yüzden Hizb-ut Tahrir’i IŞİD’e karşı eğilim göstermekle suçlamak, sığ fikirli politikacıların bariz politik cehaletlerini ortaya koyar.

Afganistan’daki mücahitler, Rahmatullah Nabil’in ümmetin birliğini sağlamak ve Afganistan’da Hilafeti yeniden kurmak için Hizb-ut Tahrir’in yaptığı mücadeleleri durdurmak konusunda sürekli başarısız olduğunun tanığıdır. Hatta Ulusal Güvenlik Müdürü olarak görev yaptığı sırada çok sayıda dava taşıyıcısını, özellikle de Hizb-ut Tahrir üyelerini tutuklayıp işkence yaptı. Yozlaşmış demokratik seçimler sonucunda yaşadığı hayal kırıklığına ve politik başarısızlığını gizlemek için uyanık ve samimi Hizb-ut Tahrir’i suçlamayı yeğledi.