Cuma, 24 Rebiu’l Evvel 1446 | 2024/09/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu

No: AF-BA-2024-MB-TR-31 H. 18 Rabi-ul Evve 1446
M. Cumartesi, 21 Eylül 2024

Milli Marş, Modern Cehaletin Ateşini Harlayan Bir Milliyetçilik İlahisidir

Geçtiğimiz günlerde Pakistan’ın Peşaver kentindeki Afganistan Başkonsolosu ve İran’daki uluslararası bir konferansta bulunan Afgan diplomatik temsilcisi bu iki ülkenin milli marşlarına saygı duruşunda bulunmayı reddetti. Bu cesur eylemleri, bu davranışı diplomatik normlara ve uluslararası hukuka aykırı olarak değerlendiren Pakistanlı ve İranlı yetkililerin ağır eleştirisine maruz kaldı ve öfkeyle karşılandı.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, İslami inanç ve kararlılığın gerçek ruhunu temsil etmesi nedeniyle onların bu cesur eylemlerini yürekten takdir etmektedir. Özü itibariyle milli marş, milliyetçiliği yücelten, modern cehaletin ve köleliğin alevlerini körükleyen bir ilahiden başka bir şey değildir. Günümüz dünyasında ‘halk’, neyin doğru neyin yanlış olduğunu dikte eden nihai otorite kaynağı olarak görülmektedir. ‘Helal ve Haram’ kavramlarının yerini ulusal çıkarlar aldı. Ulusal devletler, artık ümmetin birliğinin önünde bir engel olarak durmakta ve İslam Devleti’nin (Hilafet) alternatifi gibi hareket etmektedirler. Ulusal sınırlar, Müslümanlar arasını bölmek için çizilmiştir. Ulusal bayraklar ise ümmetin parçalanmış bedeni üzerinde cehaletin sembolleri olarak dalgalanmaktadır.

İşte bu milliyetçilik, ümmetin hayati meselelerini (örneğin, Gazze’deki masum sivillerin çektiği acılar) sadece Filistin’in iç sorunlarına indirgemiş, çocuk katili Yahudi varlığına ve onun küresel müttefiklerine, sonuçlarından korkmadan soykırım yapma cesaretini aşılamıştır. Bu nedenle, ulusal değerler herhangi bir kutsallıktan yoksun olduğu gibi reddedilmeleri de asla bir hakaret olarak görülmemelidir. Ne yazık ki, günümüz dünyasında, ulus-devlet ve milliyetçilik fikirleri, bir zamanlar putların tapıldığı gibi tapınılan idoller haline gelmişlerdir. Uğruna fedakarlıklar yapılmakta ve savunmaları için savaşlara girişilmektedir. Dolayısıyla, bu çağdaş ‘putları’ onurlandırmak yanlış olduğu gibi, onları kırmak ve yeryüzünden kaldırmak da bir görevdir.

أَتَتَّخِذُ أَصْنَاماً آلِهَةً إِنِّي أَرَاكَ وَقَوْمَكَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ  “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.” [Enam 74]

Biz Müslümanlar olarak uluslararası örflere karşı değiliz, ancak bu örfler seküler ve İslam karşıtı fikirlerle kirletildiği için onları takip edemeyiz ve etmeyeceğiz. Mevcut uluslararası hukukun, İslam’ın özüne karşı çıkan seküler ideolojilerden doğduğunu düşünüyoruz.

Ne yazık ki, bazı Afgan temsilciler daha sonra özür dileyerek ev sahibi ülkenin milli marşına saygısızlık etmek istemediklerini belirttiler. İslam’ın garip bir fikir olarak görüldüğü bu çağda, dünyanın baskılarına boyun eğmemelisiniz. ‘Maslahat’ bahanesiyle Şeriattan taviz vermeye hazır olanlara sakın kulak asmayın. İslam, tüm asalet ve yüceliğiyle, her ne durumda olursak olalım sarsılmaz bir şekilde hakkın yanında yer almamızı emreder. İslam’ın garip görüldüğü bu zorlu ve sıkıntılı zamanlarda, sabır ve direnç çağrısı her zamankinden daha acil bir hal almıştır. Ahir zamanın imtihanları karşısında, gerçek bir mümin hiçbir güç, hiçbir siyasi iklim, hiçbir dünyevi çıkar veya herhangi bir talimata aldırış etmeden adeta ateşten bir koru tutuyormuş gibi İslam’a sıkı sıkıya sarılır.

Şu bir gerçektir ki, seküler dünya düzenine ne kadar derinlemesine dalarsanız, İslami kimliğiniz o kadar aşınacak ve sonunda geri çekilmek zorunda kalacaksınız. Bu yüzden ulus devlete “HAYIR” demeliyiz ve ulusal sınırları yıkmalıyız, çünkü putları kırmak, bu ümmetin temel görevlerinden biridir. İslam Peygamberi SallAllahu Aleyhi ve Sellem, zamanının putları ve cahil inançlarıyla kararlı bir şekilde mücadele etmiş, asla geri adım atmamıştır. Kureyş’in müşrik liderleri, ondan tanrılarına hakaret etmeyi bırakmasını ve misyonundan vazgeçmesini istediklerinde, Peygamberi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu meşhur sözünü söylemiştir:

والله لو وضعوا الشمس في يميني والقمر في يساري على أن أترك هذا الأمر، ما تركته حتى يظهره الله أو أهلك دونه  Vallahi Allah’ın dinini tebliğden vazgeçmem için, güneşi sağ elime, ayı da sol elime koyacak olsalar, ben yine de bu davadan vazgeçmem! Ya yüce Allah, onu bütün cihana yayar, vazifem tamam olur yahut da bu yolda ölür giderim!”

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://hizb-afghanistan.org/
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER