حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
No: AFu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130005 |
H. 29 Cumâde’l Ûlâ 1434 M. Perşembe, 11 Nisan 2013 |
-Basın Açıklaması- Din Adamları [Saray Mollaları], Haçlılara Yardım Ellerini Uzatmak İçin İslamî Hükümleri Çarpıtmaktadırlar
Afganistan din adamları, 08 Nisan 2013 günü ilk defa, 05 Mart 2013 günü İstanbul'da bir araya gelen ve on bir maddelik bir beyan yayınlayan İslam dünyasındaki din adamlarının İstanbul'daki üçüncü oturumda aldıkları kararı destelediklerini açıklamışlardır. Daha sonra din adamları, İstanbul Konferansı'nı destekleyen 14 maddeden oluşan kararlarını açıklamışlardır. Sözde İslam alimi olan bu insanlar, ilk toplantılarını Mart 2011'de, ikinci toplantılarını Temmuz 2012'de ve üçüncü toplantılarını da Mart 2013'de düzenlemişlerdir.
Bundan dolayı Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, sözde İslam alimleri tarafından alınan bu tür eylem ve tutumların açıkça İslam'ı çarpıtmak için olduğunu net bir şekilde ilan eder. Bunun yanı sıra onlar, cürümler işlemeleri ve İslam Ümmetine zulmetmeleri için açık bir şekilde Haçlılar için gerekçeler sunmaktadırlar. Nitekim din adamları, İstanbul'daki üçüncü oturumda yayınlanan kararın birinci maddesinde Afganistan'ın bir Dâr-ul Harb değil bir İslam Devleti olduğunu ilan etmişlerdir. Bundan dolayı bizler de bunun, İslam'a yönelik açık bir saldırı olduğunu ilan ederiz.
Nebimiz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in, Medine-i Münevvera'ya hicret etmesinin ardından (Dâr)'ın doğasını net bir şekilde açıkladığı bilinmektedir. Nitekim Medine-i Münevvera'yı Dâr-ul Muhacirin (Dâr-ul İslam) olarak ilan etmiştir. İslam Devleti'nin egemenliği dışında olan herhangi bir toprağı da Dâr-ul Harb (Dâr-ul Küfür) olarak nitelendirmiş ve Müslümanları da Dâr-ul İslam'a hicret etmeye davet etmiştir. Ayrıca Dâr-ul İslam'a dahil olmaları için de diğer devletlere karşı savaş ilan etmiştir. Bu nitelendirmeye binaen Raşid Halifeler, Emeviler ve Osmanlılar, 1300 küsur yıl cihad farzını yerine getirmişlerdir.
İslam şeriatının nâslarına göre Dâr-ul İslam, sakinlerinin geneli gayrimüslim olsalar bile İslam kanunları ile hükmedilen, emanı İslam'ın, yani sultanın emanında olmasının yanı sıra içeride ve dışarıda Müslümanları koruyan toprak şeklinde tarif edilmektedir. Dâr-ul Küfür de Dâr-ul İslam'ın tam aksi olarak tarif edilmektedir. Peki bugün, dünya çapında bu vasfa intibak eden her hangi bir devlet görebiliyor muyuz? Bilakis Dâr-ul İslam'ın şartlarını barındıran bir devletin (Dâr) bulunmadığı kesinlikle bilinmektedir. O zaman bu tagut ve ajan hükümetlerin yerine İslamî Hilafet gelmedikçe ortada bir Dâr-ul İslam olmayacaktır.
Aslında şu an İslam Ümmeti, üzerlerine Rabbani ideolojilerine tamamen aykırı olan anayasa ve kanunların açıkça tatbik edildiği bu rejimlerin gölgesinde yaşamaktadır. Bu rejimler ise İslam boyası ile boyanmış Batılı, sosyalist, ulusalcı ve kapitalist değerler ile karıştırılmış rejimlerdir. Diğer taraftan ülkemizin emanı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne üye ülkeler ile onun vampir güçlerinin elindedir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Afganistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://hizb-afghanistan.org/ |
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org |