17 Aralık 2013 tarihinde, ABD Kongresi tarafından finanse edilen Amerikan özgürlük Radyosu son raporunda Afganistan hükümetini Hizb-ut Tahrir faaliyetlerinin yükselişi hakkında uyardı. Bu rapor, sözde bir gençlik forumu olan "Samon'u ao Badloon"a bir gönderme yaptı. Eğer Afganistan hükümeti, Hizb-ut Tahrir'e karşı eyleme geçmezse, Taliban gibi mevcut sisteme büyük bir tehlike olacağını söyledi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, bu raporu devam eden terör savaşında işgalci haçlıların genel propagandasının bir parçası olarak kabul eder. İslami siyasete dayalı olarak tüm medya ve Müslüman ümmete şu noktaları aydınlatmak ister:

1- Radyo Azadî'nin raporunda hiçbir profesyonel denge yoktur. Onlar sadece gençlik forumunun zikrettiklerini ve Afgan istihbarat teşkilatının kendilerine sızdırdıkları bilgileri yayınladılar. Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu ile irtibata geçme ve görüşümüzü alma zahmet ve lütfunda bulunmadılar. Hâlbuki Hizb-ut Tahrir üyelerinin şuan Afgan toplumunun her alanlarında mevcut oldukları, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu takip ederek yeniden İslam Hilâfeti kurmak için aktif olarak çalıştıkları biliniyor.

2- Afganistan'daki her Müslüman, Radyo Azadi'nin her zaman İslam ve Afganistan hakkında gerçekleri aktif olarak çarpıttığını iyi biliyor. Dolayısıyla bu raporda da aynı yöntemi takip ettiler. Küresel Müslüman ümmetin işlerini yürütme sorumluluğunu üzerine alan ve İslami Hilafeti kurmaya çok yaklaşmış bir kitle hakkında doğru araştırma zahmetine girmediler. Bu derme çatma rapor, Hizb-ut Tahrir'in 1957 yılında kurulduğunu belirtti. Ancak basitçe bir araştırma ile Hizb-ut Tahrir'in 1953 yılında kurulduğu görülebilirdi. Aynı şekilde onlar, Hizbin fikirleri hakkında kamuoyunu yanıltmak amacıyla Hizb-ut Tahrir ile ilgili pek çok belirsiz ve kapalı ifadeler kullandılar.

3- Aynı Radyo, Afgan ulusal güvenlik müdürlüğünün bilinmeyen bir çalışanına atıfta bulunarak neden Hizb-ut Tahrir üyelerinin tutuklanmadıklarını sordu? O anonim kişi "Afgan istihbarat teşkilatının Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerini ve üyelerini yakından takip ettiğini, eğer hükümet yetkilileri, kendilerine bir direktif verirlerse, Hizb-ut Tahrir'e yönelik operasyonlara start verebilecekleri" cevabını verdi. Ne yazık ki onlar herhalde 2009 yılından beri Afganistan hükümetinin acımasızca üyelerimizi tutukladığını ve bugüne kadar onlarca üyemizin tutuklandığı gerçeğini görmezden geliyorlar. Aslında emniyet müdürlüğü, Afganistan halkına hiç bir şeyi fark ettirmeksizin zaten bu mücrim işini yapıyor. Böylece Afganistan halkı karanlık ve kafa karışıklığı içinde kalıyor. Burada şunu belirtmekte yarar vardır, sadece birkaç gün önce Kapisa eyaleti istihbarat yetkilileri birçok üyemizi tutukladı ve hâlâ tutuklulukları da devam ediyor.

4- Ayrıca raporda hedefine ulaşmak için Hizb-ut Tahrir'in askeri mücadeleyi kabul etmediği, ancak devlet ve diğer uluslararası örgütlere karşı askeri eylemleri desteklediğinden bahsedildi. Bu nedenle bazı gözlemciler, onları ulusal güvenliğe bir tehdit olarak görüyor.

Oysa ulusal güvenlik için tek tehdit, işgalci ABD ve NATO'dur, başarısız demokratik sistemidir, finanse ettikleri örgütlerdir, kukla yöneticilerdir, onların şeytani istihbarat teşkilatlarıdır, bombalı saldırı yapan Paramiliter şirketleridir. Bu paramiliter şirketler, bu ve benzeri eylemleri Afganistan ve diğer Müslüman dünyasında kaos yaratmak için yapıyorlar sonra da Müslümanları suçluyorlar. Böylece Afganistan'da uzun vadeli varlıklarının yolunu açıyorlar.

Son olarak biz, hem gençlik forumu Samon'u ao Badlon'a hem de benzeri gruplara deriz ki, Müslüman olmak göreviniz olduğu gibi kapsamlı bir İslami yönetime davet etmek de görevinizdir. Nübüvvet metodu üzere yeniden Hilafetin kurulacağı Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın vaadi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesidir. Afganistan Müslümanlarının ve diğer İslam dünyasının çoğunluğu, buna inanıyor ve bunu ölüm kalım meselesi olarak kabul ediyor.