Çarşamba, 04 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/06
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu

No: AL–BA–2020–MB–TR–01 H. 15 Cumâde’l Ûlâ 1441
M. Cuma, 10 Ocak 2020

Avusturya Halk Partisi ve Yeşiller Partisi’nin Hükümet Programı Hakkında

2 Ocak 2020’de iki aylık müzakerelerin ardından Avusturya Halk Partisi ile Yeşiller Partisi, koalisyon hükümeti programını açıkladı. İki gün sonra da Yeşiller Partisi Genel Federal Kongresi Delegeleri, yüzde 93.18 gibi ezici çoğunlukla hükümet programını kabul etti. 16 kez İslam’ın adının geçtiği bu program, Avusturya’da İslami hayata karşı açıkça savaşın bir ilanıdır. Program, önceki hükümetin baskıcı politikasını aynen sürdürüyor.

Programın girizgahı bile zorla entegrasyon ruhunu taşıyor. Program, toplumun sadece monokültürel bazda var olabileceği ve devam edebileceği varsayımına dayanıyor. Başka bir deyişle, herhangi bir yaşam tarzı ve kültürel düzen, egemen tarz ve sistemden saparsa, ya birleştirilmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiğini öngörüyor. Açıklamada olduğu gibi “Avusturya kimliği”, “sıkı bir göç ve entegrasyon politikası” ile korunmalıdır. Öyle ki “Avusturya ve Avrupa kültür ve hukuk sisteminin kabul edilmesi”, “ dinin devletten ayrılması “ ve “ toplumsal cinsiyet eşitliği “ bunun sağlanması için ön koşullardır.

Yargı sistemindeki değişikliklerden, Nazi döneminin anılması ve iç güvenliğe kadar birçok siyasi alanda ana hat, belirlenip detaylandırılmıştır. Ancak entegrasyon ve eğitim politikasındaki çokça detay göze çarpmaktadır. Örneğin metin, Avusturya’nın “insanlık ve aydınlanma ilkelerine bağlı” “açık, Hıristiyan bir ülke” olduğu ifadesiyle başlıyor. Toplumun uyumu ve “başarılı entegrasyon” için temel koşul, göçmenler de dahil olmak üzere toplumun kabul edip inandığı “ortak değer ve normların” varlığıdır...” Sonra diyor ki: Temel demokratik sistem ve liberal demokratik devlet değerlerindeki ihlaller, kimden gelirse gelsin ya da bahanesi ne olursa olsun kabul edilemez ya da hiçbir şekilde göreceli olarak değerlendirilemez.Bunun için okullardaki din eğitimi, entegrasyonu teşvik edecek şekilde hazırlanmalı ve “milli eğitim mantığıyla yönlendirilmelidir.” İslam dininin öğretim esasına özellikle vurgu yapılmış, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği içinde içeriğin anayasal değerlerle tezat teşkil edip etmediği incelenmelidir denilmiştir. “Çocukların mümkün olduğunca hiç bir zorlama olmadan (örneğin başörtüsü giymek gibi) yetişmelerini sağlamak için öğrencilerin başörtüsü takma yasağının on dört yaşına uzatılmasına karar verildi. Ve anaokulları, özel okullar, öğrenci evleri ve eğitim merkezleri gibi çocuk bakım merkezlerindeki (özellikle İslami olanlar) kontroller sıkılaştırılacak” Tüm bunlar Avusturya eğitim hedeflerinin gerçekleşmesine hizmet ediyor ve koalisyon hükümeti anlaşmasında da belirtildiği üzere dini güdümlü siyasi aşırılık (siyasal İslam) gibi anayasal temellerle çelişen ideolojilerin manipülasyonu ve yayılmasıyla mücadele ediyor.

Tüm bu önlemler, “Alpler Cumhuriyeti” nin monolitik bir toplum yaratma konusundaki otoriter yanılsamalarını ne ölçüde gerçekleştireceğine dair açık bir göstergedir. Hükümetin “yeşil turkuaz” politikası, Müslümanların yaşam gerçeklerine, entelektüel ve duygusal sistemlerine çok etkili ve geniş kapsamlı müdahalelerle karakterize edilecektir. Bu anlaşmada kullanılan formüller: Göçmenler de dâhil olmak üzere toplumun kabul edip inandığı ortak değerler ve kurallar...var olma hakkına sahip tek kimliğin, Avusturya kimliği olduğuna dair hiçbir şüpheye yer bırakmıyor.

Öznel değerler sisteminin mutlaklığı ve benzersiz tek bir tanrılı gerçeklik olarak ele alınması, entegrasyon konusunu hayati bir konu seviyesine yükseltiyor. Tabii ki bu da toplumun tüm gruplarında şiddetli tepkilere yol açacaktır. Ayrıca entegrasyon konusunun tartışıldığı kontekst, bu düşünce biçimini doğruluyor. Siyaset ve güvenliğe sürekli atıfta bulunulması ve bir suç tehdidi havası yaratılması, Avusturya’nın sadece bir kazananının olacağı gerçek bir uygarlık çatışması yaşadığını gösteriyor. Dolayısıyla hükümet programının öngördüğü bu önlemler, farklı toplumsal gruplar arasında bir çıkar dengesi bulmayı amaçlamıyor. Aksine ruhu gereği entegrasyon ve zorla asimilasyon politikasını izliyor. Esasında bu politika diğerini parçalamayı ve çözmeyi amaçlıyor! Şeffaflıkla övünen, aynı zamanda ideolojik dini çatışma yolunu izleyen Yeşiller Partisi, Avusturya siyasetinde İslam karşıtı konsensüsün en önemli göstergesidir. Parti, düşmanca görüntülerin çizdiği ve başkalarını yaftaladığı bir yola girdi ve uygarlık çatışmasını sınıflara ve anaokuluna sokmaya bile hazır. Bu nedenle önceki hükümetin, gerici milliyetçi politikasını benimsiyor ve baş düşmanı olması gereken kişilerin yolunda ilerliyor: Hofer, Strache ve Kickl!

Bu feci gelişmeler karşısında Hizb-ut Tahrir / Almanca Konuşulan Ülkeler, bütün bu ülkelerdeki Müslümanları bu acı gerçekle yüzleşmeye çağırıyor. Özellikle dernekler, camiler ve İslam toplulukları delegeleri, şunun farkında olmalı ki toplumun çıkarlarını benimsemek için mevcut siyasal sistemin belirlediği vekil tayin etme yöntemleri Müslümanlara kapalıdır. On yıllardır süren sistematik ajitasyon, İslam karşıtı nosyonların yayılması ve yönettikleri nefret dolu tartışmalar, toplumdaki tüm gruplara yapılmış, Müslümanların Batılılar gibi varlıklarının zıddını ve tersini kabul edebileceklerine dair genel bir kanaatin oluşmasına yol açmıştır. Bu kanaat, kategorik bir şekilde öncül fikir haline gelene kadar toplumun tüm partilerine ve katmanlarına yayılmıştır. Bu nedenle Müslümanlar, sistematik bir şekilde İslami kimlik ve yaşamın yok edilmesi karşısında dimdik durmalıdır.

Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir sizi bu kısır saldırı karşısında sert ve çarpıcı bir duruş sergilemeye, süregelen toplumsal tartışmalara güçlü bir şekilde katılmaya ve zorla entegrasyon ilkesini reddettiğinizi açıkça beyan etmeye çağırıyor. Ancak bu şekilde bu İslam karşıtı eylemlerin haksız ve yasadışı olduğu ile ilgili toplumda farkındalık yaratabiliriz. Böylece toplumdaki kutuplaşmayla etkili bir şekilde mücadele edebilir ve olası yakın uygarlık çatışmasının tehlikesini önleyebiliriz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allahın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, Onun huzurunda toplanacaksınız.[Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER