Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu

No: DEu2013BAu20132010u2013MBu2013TRu20130002 H. 28 Şevvâl 1431
M. Perşembe, 07 Ekim 2010

-Basın Açıklaması- Almanya'da İslam Tartışması

Almanya Devlet Başkanı Christian Wolf, geçen pazar günü Alman Birliğinin Yirminci Yıldönümünde yaptığı konuşmada, İslam'ın Almanya'nın bir parçası haline geldiğini söyledi. Bu söz başkana, 'Şayet başkan, Almanya'da İslam'ın, Nasranilik ve Yahudilikle eşit olmasını istiyorsa bu hatadır' şeklinde eleştiriler yönelten bazı siyasileri hiç de şaşırtmadı: Binaenaleyh Almanya Şansölyesi "Angela Merkel", 'Almanya'nın Nasranilik-Yahudilik köklerinin binlerce yıl olmasa da yüzyıllara uzandığını' vurgulayarak devlet başkanının sözlerini bağlamına oturtarak onun bu söylemini savundu. Dolayısıyla Şansölye, kendi konumunu, diğer bir ifadeyle Almanya'da şeraitin değil anayasasının egemen olduğunu teyit etmeyi unutmadı.

Bizler; Almanya'daki siyasilerin, Nasranilik-Yahudilik geleneğinin geçmişine ve köklerinin boyutuna vurgu yapmalarının ne anlama geldiğini anlamıyoruz.

Yani siyasiler, Alman modernist kültürünün, Nasrani-Yahudi aydınlanmasının bir ürünü olduğunu mu kastetmekteler?

Ancak bu nasıl olur? Oysa bütün herkes, aydınlanma ve modernite hareketinin Nasrani-Yahudi dinsel fikrinin yıkım enkazlarının üzerine bina edildiğini bilmektedir. Ayrıca Batı, Nasrani fikrinden kurtulduktan sonra kalkınmadı mı?

Yoksa siyasiler, Nasraniler ile Yahudiler arasındaki kardeşlik bağının, köklü bir sevgi bağı olduğunu ve binlerce yıl olmasa da yüzyıllara dayandığını mı kastetmektedirler?

Ancak bu nasıl olur? Oysa bütün herkes, bu ikisi arasındaki tarihsel ilişkiyi bilmektedir. Bununla ise Almanya'daki Yahudilerin binlerce yıl değilse bile yüzyıllarca maruz kaldığı kovulmayı, sürgünü ve katliamı kastediyoruz.

Yoksa siyasiler, Almanya'nın Nasrani-Yahudi dinini tanıma üzerine kurulu olduğunu mu kastetmektedirler?

Ancak bu nasıl olur? Oysa bütün herkes, Almanya'nın dini devletten ayıran laik bir devlet olduğunu iddia etmektedir.

Sonra, şayet Alman kimliği Nasranilik-Yahudilik geleneklerinde temeyyüz ediyorsa o halde Almanya'ya entegre olmanın ve sadık kalmanın gerekliliğine vurgu yapmanın ne anlamı vardır? Yoksa bunun manası; siyasiler, Müslümanlardan Nasranilik-Yahudilik kültürlerine bağlı kalmalarını mı istemektedirler? Yani Müslümanlardan, İslami kimliklerinden vazgeçip Nasranilik-Yahudilik gelenekleri anlamına gelen Alman kimliğini benimsemelerini mi istemektedirler?

Bizler, kesinlikle İslam'ın Almanya'nın, onun kültürünün ve kimliğinin bir parçası olduğunu söylemiyor ve bu hususun araştırılmasını da istemiyoruz. Çünkü mesele, İslam'ın Alman kültür sistemine entegrasyonu meselesi olmadığı gibi Müslümanların, kendi dinlerinden vazgeçip Almanya'nın Nasranilik-Yahudilik kimliğini benimseyerek Alman toplumuna entegrasyonu meselesi de değildir. Ancak mesele; sizlerin hadaratınızın ve kültürünüzün hoşgörü ve özgürlük değerlerine dayandığını iddia etmenize rağmen sizler gibi olmadıkları sürece toplumdaki ötekileri kabul etmemeniz meselesidir.

O halde sorun, ne İslam'da ne Müslümanlarda ne İslam'ın Batılı kültürün bir parçası olarak sayılmasında ne de Müslümanların Batılı toplumun bir parçası olarak sayılmasındadır. Ancak asıl sorun, bu kapitalizm ideolojisi ile bu demokratik modelin, kendisine muhalif olanları kabullenememesindedir.

Allahutealanın izniyle yakında tüm dünya, kurulacak olan Hilafet Devleti'ndeki ideal İslam modelini görecektir. Zira Hilafet Devleti'nde yaşarken ne bir Nasrani'ye ne bir Yahudi'ye ne de bir Budist'e kendi dinlerinden vazgeçmesi şartını koşmayacağız. Bilakis orada yaşayıp dinlerini muhafaza edecekleri gibi entegrasyon gerekçesiyle dinlerini terk etmeye de zorlamayacağız. Çünkü Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] bizlere tavsiyede bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: إنه من كان على يهودية أو نصرانية فإنه لا يفتن عنها "Yahudilik ve Nasranilik üzerine olan hiçbir kimse bundan dolayı fitneye düşürülmez."

Dolayısıyla İslam Devleti'nde, ben ötekini olduğu gibi kabul ederim görüşü hakimken demokratik bir devlette ise ben ötekini benim gibi olması şartıyla kabul ederim görüşü hakimdir.

Mühendis Şâkir Âsım
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Medya Temsilcisi
Almanya ve Alman Bölgeleri

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER