حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
No: AVLu2013BAu20132012u2013MBu2013TRu20130002 |
H. 27 Rabi’-ul Âhir 1433 M. Salı, 20 Mart 2012 |
- Basın Açıklaması - Yeni Başsavcı, Eski İslam Düşmanlığı İfadelerini Kekelemektedir
Geçen hafta medya organları, Federal Yüksek Mahkeme'nin kardeşlerin miras çatışması hususundaki [yaşantıma karşı] meselesini tartıştıkları gibi -ki bir bakıma doğru bir iş yaptılar- bu vesileyle kadına zulüm ve cinsiyet ayrımcılığı gerekçesiyle de İslam'da celde [kırbaçlama] meselesini de el almışlardır.
Federal Başsavcı Nicola Roxon, konuyla ilgili bir açıklamada bulunarak şöyle demiştir: "Avustralya toplumunda İslam şeriatına yer yoktur ve hükümet, vasiyet ve miras hükümleri de dahil buna dönük her türlü öneriyi reddeder."
Hizb-ut Tahrir / Avustralya, buna cevap olarak aşağıdaki hususları açıklar:
Birincisi: İslam'ın cinsiyet ayrımcılığı yaptığını, erkeklerin konumunu kadınlardan daha üstün gördüğünü kesin bir dille reddeder. Zira bunun hakikatle hiçbir alakası yoktur. Çünkü Allah katında insanların arasının ayrılması, cinsiyete, ırka, kavmiyete, zenginliğe ve konuma dayalı olmayıp bilakis takvaya dayalıdır. İslam'da tam olarak bilinen hakikat işte budur.
İkincisi: Mirasçıların paylarının farklı olmasının, haber editörleri ile yorumcularının iddia ettikleri gibi erkeğin kadına üstün olmasıyla bir ilgisi yoktur. Ayrıca Başsavcı da sorumluluk duygusundan yoksun bir şekilde yaptığı yorumunda bu hususa üstü kapalı vurgu yapmıştır. Aslında dünyaya, zenginlik ve maddi değerler penceresinden bakan ve insanlara, biriktirdiği maddi kazanımlarından dolayı ağırlık verenler ayrımcılık yapmaktadırlar.
Üçüncüsü: Miras meselesine gelince; bu, İslam'da erkek ile kadın arasındaki adaletin zirvesidir. Zira kadın, malından her hangi biri için harcama yapmakla görevli değildir. Bilakis onun babası, kardeşi ve kendisinin nafakasını karşılayan kocası bunu yapmakla görevlidir. Bundan dolayı erkeğin mirastaki nasibi, لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ "... Erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi)..." şeklindedir. [en-Nisâ 11] Çünkü erkek, kadının nafakasını karşılamakla mükellefken kadın kocanın nafakasını karşılamakla mükellef değildir. Şayet kadının anne bir kardeşi, yani öz olmayan bir erkek kardeşi varsa bu erkek kardeş, üvey kız kardeşinin nafakasını karşılamakla mükellef değildir. Bundan dolayı da mirası eşit bir şekilde paylaşmaktadırlar. وَإِن كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلاَلَةً أَو امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ "Eğer bir erkek veya kadının, ana babası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer." [Nisâ 12]
Allahu Subhânehu'nun, erkek ile kadın arasındaki adaletle ilgili indirdiği hak işte budur. Dolayısıyla yarattıkları için neyin uygun olduğunu en iyi bilen de O'dur. أَلاَ يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ "Hiç yaratan bilmez mi? O, Latif'tir, Habir'dir" [el-Mulk 14]
Dördüncüsü: Nicola Roxon, Başsavcı olarak yeni görevine gelir gelmez hızla üst düzey politikacıların, İslam'a saldırmak ve Avustralya değerleri ile Avustralya toplumunun işleri çerçevesinde Müslümanlara rehberlik etmekle ilgili geleneksel politikalarına bağlı kalacağını açıklamıştır. Ancak Müslümanlar, bize anlatılmak istenen Avustralya toplumunun durumlarının ve değerlerinin tamamen bilincindedirler. Zira bir sosyal yapı olarak empoze edilen bu durumlar ve değerler, ailenin çökmesine ve toplumun harap olmasına yol açmaktadırlar. Ayrıca bu toplum, kadına eşitlik sloganlarında da tutarlı değildir. Çünkü bu toplumda, aile için şiddetin yaygınlaştığı, kadınların taciz edildiği, çalışan kadınlara karşı gizli ayrımcılığın yapıldığı, ordu gibi kurumlarda geleneksel ayrımcılığın yaygınlaştığı ve kadına tedavüldeki bir emtia gibi bakıldığı bir gerçektir.
Beşincisi: Kadının konumunu alçaltan İslam değil bizzat Liberalizmdir. Dolayısıyla kadının konumunun alçalması, kamusal alanlarda mütevazi elbise giyilmesine davet etmekten kaynaklanmamakta bilakis Avustralya da dahil modern liberal demokrasilerde yasal lisansla çalışan pornografik sektörlere milyarlarca doların harcanmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla da kadının değerini alçaltan, iç değerler lehine dış görüntünün sınırlandırılması değil bilakis çikolata, araba ve meşrubat reklamlarında kadının bedeninin istismar edilmesidir.
Altıncısı: Bizler burada, hoşgörüsüz bir şekilde İslam'ı suçlayanların hoşgörüsüzlüğünün bir örneğine tanıklık etmekteyiz. Aynı zamanda Hilafet Sistemi'nin gölgesindeki diğer din mensuplarının, mirasın paylaştırılması da dahil özel meselelerini kendi akidelerine ve kanunlarına göre idare etmekte serbest olduklarını da biliyoruz. Görünen o ki modern Batılı demokratlar, benzer hoşgörü tutumunu ortaya çıkarmaktan aciz olmalarının yanı sıra Batılı liderler de ucuz bir şekilde siyasî zafer elde etme amaçları için azınlıklar olarak gördükleri kimseleri kötülemeyi ve şartlar gerektirdikçe onları siyasî bir top olarak kullanmayı sürdürmeyi tercih etmektedirler.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Avustralya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+61) 438 000 465 www.hizb-australia.org |
E-Mail: media@hizb-australia.org |