Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu

No: AVLu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130009 H. 20 Raceb 1434
M. Perşembe, 30 May 2013

-Basın Açıklaması- İslamafobiye Medya Organları, Şiddet Endişesi Oluşturmakta ve İslam'ı ve Müslümanları Şeytanlaştırmaya Devam Etmektedir

Medya organları "Woolwich" cinayetinin ardından, alışık olduğu üzere İslam'ı gerici ve şiddetli olarak tanımlamak yoluyla İslam'ın ve Müslümanların görüntüsünü çarpıtmak için sert bir kampanya başlattılar. İslamî şiddetin gerçek nedeninin İslam ve Kur'an olduğunu, Müslümanların liderlerinin şiddetin sorumluluğunu yüklenmeleri ve sadece kınamakla yetinmemeleri gerektiği gibi Müslümanların da İslam tarihine ve onun sorunlu bölümlerinin ilan edilmesine karşı olmaları gerektiğini vurgulamak için de çeşitli sahte argümanlar ve ipuçları kullandılar.

Diğer taraftan bayağı sansasyon gazeteleri, bununda ilerisine giderek yerel kökenli "cihatçı nesil" ile Sidney yakınlarındaki banliyölerin, "aşırılığın" yuvası olduklarına dair uyarı mesajları yayınlamışlar ve İslamî nesil içerisindeki "aşırıcı" gurupların ifşa olmasına ve çözülmesine teşvik etmişlerdir.

Sorumsuz medyanın bu utanç verici yayılım ateşine yanıt verme bağlamında aşağıdaki hususları vurgularız:

1-Dünyanın karşı karşıya kaldığı gerçek sorun Batı şiddetidir: Nitekim tüm ümmetleri ve halkları yok eden ülkeler ve entegre askerî cephanelikler tarafından yürütülen şiddet, ister Müslüman isterse diğerleri olsun bireylerin işlemiş oldukları hiçbir şiddete mukayese edilmeyen gerçek bir şiddettir. Zira o, okyanustaki bir damla gibidir. Dolayısıyla gerçekten şiddet sorunuyla mücadele etme noktasında samimiysek üzerine yoğunlaşmamız gereken işte bu şiddettir. Batılı ülkelerin uygulamış oldukları yıkımı ve yok etmeyi göz ardı ederek zayıf bireyler için günah keçisi oluşturma girişiminde bulunmak aldatma ve ikiyüzlülükten öte bir şey değildir.

2- Sömürgeci Batı'nın uyguladığı şiddetin gerçeği göz önüne alındığında, bu dünyanın her yerinde buna sessiz kalındığını görmekteyiz. Dolayısıyla Batı'yı bu şiddet düzeyine sevkeden, ülkeleri yaptırımlar dayatmak yoluyla Irak'ta yarım milyon çocuğu öldürmeye sevkeden ve bunu makul bir bedel olarak kabul eden nedenlere ulaşmak için mercek altına alınması gereken İslam değil "kutsal" metinler ve laik liberalizmin yüksek idealleridir! Veya Yemen ve Pakistan'daki masum çocukların insansız uçaklarla öldürülmesinde! Veya maddî çıkarları karşılığında yeryüzündeki milyonlarca insanın hayatına cehenneme çeviren tagutların desteklenmesinde! Mercek altına alınması gereken, Kur'an değil Amerikan anayasası, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve benzerleridir.

3-Medya organlarının, korku atmosferi, şiddet endişesi ve aşırtılık atmosferleri oluşturmaları, İslam'a ve Müslümanlara yönelik doğal nefret ateşinin devam ettiğini gizlemekten öte bir şey değildir. Dolayısıyla görmezden gelindiğinde açık bir şekilde ortaya çıkan, dahası Batılı devletlerin yaptıkları şiddeti haklı çıkaran işte bu husustur. Aynı zamanda Müslümanlar hakkında endişe ve şüphe atmosferleri oluşturulmakta ve İslamî şiddet hayati bir mesele olarak sunulmaktadır.

4-Müslümanları Şeytanlaştırmaya dönük hızlı girişimler devam ettiği gibi aynı şekilde Batılı değerlerin dayatılması, Müslümanlara gözdağı verilmesi ve Müslümanlara karşı ayrıcalıklı muamelede bulunulması gerektiğini isteme çabaları da devam etmektedir. Nitekim son dava "Muhammed İsâka'yı" gösterirken Avustralya ise toplumlarının, insanlara dini inançlarını uygulama ve şiddet içermeye her türlü değerleri kucaklama özgürlüğü veren hoşgörülü laik bir toplum olduğunun propagandasını yapmaktadır. Ancak herhangi bir kişi, inançlarını uygulamak için Avustralya'nın bilindik geleneklerine aykırı gittiğinde onun dışlandığını ve itaat kisvesi altında geri dönmeye çağrıldığını görmekteyiz. İşte "Milad el-Ahmedzâyi'nin" durumunda, Müslümanlara karşı özel kanunların uygulandığını görmekteyiz. Zira Milad'a, sırf hükümet yetkililerine karşı tehditlerde bulunduğu iddiasıyla dava açılmış ve "terörle ilgili" suçlara dönüştürülmüştür.

5-Bizler Müslüman topluma, medyanın uyguladığı ucuz manevralara ve aynı şekilde politikacıların, toplumu "aşırıcılara" ve "ılımlılara" bölmenin bir aracı olarak kötü Müslümana karşı iyi Müslüman oyun oynamalarına kurban gitmemelerini nasihat ediyoruz. Bunun yerine toplumun, izole edilmiş terörist hakkındaki konuşmaları reddetmesi, mugalataları ifşa etmesi ve sorunun aslı olan baskıcı iç ve dış politikalarından dolayı devleti muhasebe etmesi gerekmektedir. Aynı şekilde bizim üzerimize düşen, Avustralya toprakları üzerinde bir saldırı durumunun olduğunun ve medya organlarının ve yetkililerin doğrudan sorumlu olacaklarının farkında olmamızdır. Dolayısıyla onların, Müslüman toplumu kınama, özür dilemelerini veya sorumluluk almalarını isteme hakları yoktur. Zira zulüm duygularını doğuran, dolayısıyla gençlerin toplumlarından izole olmalarını tırmandıran bizzat Avustralya'nın politikalarıdır.

 

Not: "Paul Sheehan", "Alona Gif" ve "Clive Kessler" gibileri tarafından geliştirilen argümanlara karşı, Osman Bedir'in "İngilizce dilinde" yazmış olduğu "Unutulan Gerçekler: Batı Şiddeti" adlı makalesinde daha ayrıntılı bir yanıt elde edebilirsiniz.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+61) 438 000 465
www.hizb-australia.org
E-Mail: media@hizb-australia.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER