Koalisyon, muhalefet lideri Tony Abbott liderliğinde, seçildiği takdirde, Hizb-ut Tahrir'i yasaklamanın yollarını arayacağını ve yurtdışından gelen Hizb-ut Tahrir üyelerini Avustralya'ya sokmayacağı ortaya çıktı. Bu, onun İslam ve Müslümanlarla ilgili önerdiği bir dizi politikalardan biridir.

Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir / Avustralya şunları vurgular:

1- Bu ve benzeri demeçler, koalisyon ve muhalefet lideri tarafından yapılan klasik popülist politikalardır. "Aşırılara" karşı sert tutum takınmak, Burka'yı çağdışı bulmak, körü körüne "İsrail" dostu olmak, genellikle İslam ve Müslüman karşıtı olmak ile Tony Abbott'ın, İslamofobia taraftarı seçmenlerin oylarına oynadığına görüyoruz.

Tony Abbott, Temmuz 2010 yılında, Alan Jones ile 2GB Show programındaki bir röportajında, gelecekte Hizb-ut Tahrir'i yasaklamaya yönelik tavrı hakkında sorulduğunda "Bu ülkede genel prensip, sen kötü fikirleri cezalandıramazsın. Hatta kanunları çiğnemeye teşvik etme boyutuna ulaşmadığı sürece, kötü kelimeleri de cezalandıramayız." Dedi. Anlaşılan genel prensip, ucuz popülist politikaları oluşturmak amacıyla yeri geldiğinde harcanabiliyor.

2- Şüphesiz Hizb-ut Tahrir'in taşıdığı fikir ve görüşler -İslam'ın diğer ideolojilere üstünlüğü, Hilafet kurarak İslami âlemde İslami hayatı başlatmak, İslami beldelerin siyasi birliği, hâkimiyet Allah'a ait gibi benzeri ilkeler- dünya çapında milyonlarca Müslüman tarafından paylaşılmaktadır. Bunları suç saymak, milyonlarca Müslüman insanların düşüncelerini suç saymaktır. Aslında bu, İslam'ın kendini suç saymaktır. Çünkü bu ilkeler, İslam'ın yüksek idealleridir.

3- Gerçek şudur ki Sayın Abbott ve bütün siyasi kurumların, sadece Hizb-ut Tahrir ile değil, aksine bizzat İslam ile sorunları var. Ama bunu itiraf etmek cesaret gerektirdiği için, onlar, bunu İslami sembollere, kılık kıyafetlere, değerlere, kaidelere hatta İslami kuruluşlara saldırarak kamufle ediyorlar. Hizb-ut Tahrir, Batının İslam dünyasına müdahalesine ve yerel olarak da entegrasyon politikalarına karşı çıktığı için, bu kimselerin hedef tahtası haline geliyor.

4- Fikirleri, tartışmak yerine suç saymak, bu yolda yürüyen kimselerin entelektüel olarak iflas ettiklerini gösterir. Kanun gücüyle fikirleri bastırmak, İslami âlemdeki otoriter rejimlerin tarzı ve yoludur. Bu rejimler, müttefik olarak Batı hükümetleri tarafından desteklenmekte ve onlara dayanmaktadır. Batı, İslami âlemdeki fikri çatışmayı uzun süre önce kaybetti. Batı, ajan diktatörler aracılığıyla siyasi ve toplumsal İslam taleplerini bastırmak üzere şiddete başvurdu. Yoksa bu gün onlar burada, Batı'da, aynı yolu mu takip edecekler?

5- Bizim tarafımızdan ise biz, entelektüel olarak tutumumuzu kanıtlamak ve sorunun, İslam değil, liberal laiklik olduğunu açıklamak için hazırız. Tony Abbott, Hizb-ut Tahrir'e karşı benzer iddiaları, 2010 seçim kampanyasında da ileri sürmüştü.. O zaman biz onu, devlet adamına yakışır bir cesareti varsa, İslam ve Müslümanları sindirme kampanyası ve ucuz seçim siyaseti arkasına saklanmak yerine, kamuoyu önünde tartışmaya davet etmiştik. Şimdi ona yine meydan okuyoruz. Seçeceği herhangi bir zaman ve mekânda, biz Sayın Abbott ile tartışmaya hazırız.