Başbakan Malcolm Turnbull ve diğer bakanlar, dün mülteci alımını askıya alan ve çoğunlukla Müslüman ülkelerden gelen göçmenlere çeşitli kısıtlamalar getiren ABD Başkan Donald Trump’ın Müslüman karşıtı pervasız ayrımcı kararlarını benzersiz bir hamasetle onayladılar. Hizb-ut Tahrir / Avustralya, Trump’ın bu politikalarını ve buna destek veren Avustralya hükümetini şiddetle kınar ve şunları vurgular:

1- Yeni Trump yönetiminden beklenen bu politikalar, söz konusu Müslümanlar olunca aslında ABD politikasından sapmak değildir. Bu politikalar, “terörle mücadele”anlatısının bir uzantısı, önceki Obama ve Bush yönetimlerinin başka bir varyantıdır. Trump, yedi ülkeyi -İran, Irak, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen’i- hedef aldığını söylüyor. Kaldı ki bunlardan bazıları zaten ABD bombardımanı ve işgali ile virane olmuştur. Bu, dünya çapında haksız şiddet ve istikrarsızlığın birincil nedeninin Batının dış politikası olduğunu gösterir. Bu gibi “terörle mücadele”önlemleri, Batının devlet terörizmi suçunu kurbanlar üzerine yıkmaktır.

2- Avustralya hükümetinin bu tür politikaları desteklemesi, rezalet olduğu kadar hiç de şaşırtıcı değil. Geçmişte ABD özellikle “İsrail’in” insanlık dışı politikalarını körü körüne desteklediğini biliyoruz. Aslında Turnbull, Dutton ve Morrison, Trump’ın kararlarında sığınmacılara yönelik kendi vicdansız ve duygusuz muamelelerini görüyorlar. Trump’ın kararlarını kınayacağı yerde Turnbull, ABD-Avustralya ilişkilerinin fevkalade mükemmel olduğundan vurmuştur. Başka ülkelerin politikalarına “yorum yapmak benim işim değil” diyerek kendisine yöneltilen soruları geçiştirmiştir. Geçen yıl Çin, Kuzey Kore, Rusya ve Türkiye politikalarına yönelik de birçok kez aynısını yapmıştır.

3- Söylemeye gerek var mı bilmiyoruz ama belirli bir grubu hedef alan ve açıkça şeytanlaştıran bu tür önlemler, bireyleri şiddete iter. İşgal savaşları, diktatörlere verilen destekler, ekonomik sömürü ve “terörle mücadele” gibi önlemler, sadece yangına benzin dökmektir. Dolayısıyla bu tür politikaları benimseyen ve uygulayanlar - destek verenler-, bu politikalara şiddetle reaksiyon verenlerin tek sorumlusudur. Mesela Pazar günü Quebec kentinde bir cami saldırısı gibi.

4- Biz, küresel olarak Müslümanları takdir ediyoruz. Müslümanların ezici çoğunluğu, Amerika ve müttefiklerinin neredeyse yirmi yıldır devam eden saldırgan politikaları ve açık baskısı karşısında büyük direnç göstermişlerdir. Ayrıca Müslümanlara giderek zorlaşan böyle zamanlarda daha güçlü kalmak gerektiğini de hatırlatıyoruz. Her şeyden önce Allah’a sığınmalılar ve İslam için kıyama kalkmalılar. İslam’ın asil davranış kriterlerine sımsıkı sarılarak politik aktivitelerini artırmalılar ve yalnızca Allah’tan yardım istemeliler. İslam’ın sorun olmaktan daha ziyade Batı laik liberal liderliğin dünyayı sürüklediği kaos için çözüm olduğunu göstermenin şimdi tam zamanı.