Zorba Dijital Güvenlik Yasası kapsamında dokuzuncu sınıf öğrencisi, Başbakana “hakaret ettiği” gerekçesiyle tutuklandı. Bununla suçlu Hasina rejimi, halkıyla savaş içerisinde olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Öğrencinin tek “suçu”, sosyal medyada cep telefonlarındaki KDV oranlarını artıran hükümeti eleştirmekti. Bu iğrenç tutuklama, hükümetin zorba politikasından ayrı düşünülemez. Hükümet, davalar, sindirme, tutuklama ve işkence ile insanlar arasında korku iklimini korumaya çalışıyor. Bu, yazarlar, gazeteciler, kolej ve üniversite öğretmenleri de dâhil olmak üzere profesyonel yasal muhalifleri susturmak için kasıtlı ve metodik taktiğin bir devamıdır. Zira bunlar, COVİD-19 krizinde hükümetin yolsuzluğunu ve usulsüzlüklerini afişe ettiler. Şimdi kara yasa kapsamında 14 yaşındaki bir genç tutuklandı! Ancak sürekli bu korku halinde bile insanların teslimiyet göstermemesi, sistematik yolsuzluğunu ve keyfi tutuklamalar sırasında bile paralarını yağmalamayı ifşa etmeleri hükümeti korkutuyor. İnsanlar, Hasina hükümetinin hayatlarını kurtarmak için yeterli oksijen tüpleri ve vantilatör sağlamak için hiçbir çaba sarf etmediğini, aksine kritik yapanları tutuklamak için haydutlarını çok hızlı bir şekilde harekete geçirdiğini fark ettiler. Ülkede COVİD-19 enfeksiyonlarının başlangıcından bu yana sosyal medyada hükümete karşı söylenti ve yanlış bilgi yaydıkları gerekçesiyle gazeteciler de dâhil olmak üzere toplam 88 kişi tutuklandı. ^{(20.06.2020 Dhaka Tribune)} Rejim, şimdi yerin ayağının altından kayıp gittiğini hissediyor, dolayısıyla çaresizlik ve korkudan ergen bir genci bile tutukluyor.

Bu kritik kavşakta Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, özellikle gazetecileri hükümetin zorbalık ve gözdağına boyun eğmemeye çağırıyoruz. Topluma hizmet etmek ve mesleğinizi onurlandırmak için sapasağlam durmalısınız ve bu baskıcı rejime karşı gelme cesaretini gösterdiğinden dolayı tutuklanan dokuzuncu sınıf öğrencisi gibi sıradan insanların yanında yer almalısınız.

Ey insanlar! Sömürgeci Batı ve ajanları, 1924’te Hilafeti yıktığından bu yana sürekli ulus-devlet kukla yöneticilerinin tiranlığına maruz kalıyoruz. Aşağılanma, zayıflık ve baskı hayatı yaşıyoruz. Bu yöneticiler, birkaç kapitalist elitin ve sömürgeci kâfirlerin çıkarlarına hizmet etmek için vardır. Kendi halklarına baskı yapıyorlar. Otoriter Hasina rejimi de bundan istisna değildir. Ülke halkını düşman kabul etti. Sömürgeci ve ajanlarının “terörle mücadele” adına diğer Müslüman ülkelerde kullandığı “isyanla mücadele” taktiklerini, insanlara karşı istihbarat toplanmasını, acımasızca peşlerine düşülmesini, baskı ile ajitasyonun pasifleştirilmesini şimdi hain rejimimiz dijital güvenlik adına bize karşı kullanıyor. Bu yüzden sizi hak için sesinizi yükseltmeye, Hizb-ut Tahrir’in cesur eylemcilerinin yanında yer almaya, ülkemizi ve kaynaklarımızı tam bir yıkıma sürüklemeden önce bu yöneticileri politik olarak muhasebe etmeye çağırıyoruz.

Ey kuvvet ehli! Gazeteciler, entelektüeller, öğretmenler ve diğer sıradan insanlar şöyle dursun, dokuzuncu sınıf öğrencisine bile acımayan Hasina rejimini hala neden koruyorsunuz? Ergen genç bile sözleriyle zulme karşı koyacak kadar cesursa, neden bu suçluları iktidardan devirmekten uzak duruyorsunuz? Oysa siz gerçek maddi güce sahipsiniz?

Ey samimi subaylar! Tarihten ders alın! Allah Subhânehu ve Teâlâ, Firavun’un ordusunu yakaladı, rezil rüsva etti, denizde boğdu. Oysa Sa’d ibn Muaz’ın ordusunu da onurlandırdı. Medine’de İslam Devletini kurmak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i desteklemesi nedeniyle de kıyamet gününe kadar hatırlanacaktır.

Ey subaylar! Kendinize gelin ve bu zorba rejim ile küfür sistemini ortadan kaldırın ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّـهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ  “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”^{[Muhammed 7]}