حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilayeti
Medya Bürosu
No: BG–BA–2020–MB–TR–24 |
H. 11 Rabi’-ul Âhir 1442 M. Perşembe, 26 Kasım 2020 |
Bangladeş Müslümanları, Kâfir Laikliği İsteyerek Asla Benimsemediler, Benimsemeyecekler, Aksine Laik Yöneticiler, İktidarda Kalmak İçin Her Zaman Halkın İslami Duygularını Sömürdüler
Müslümanlar ile kâfir laik dünya arasında yaşanan çatışma, şuan zirvede. “Laiklik efsanesi” Avrupa ülkelerinde hatta laikliğin beşiği Fransa’da bile hızla kontrolden çıkıyor. Hasina hükümeti, Bangladeş’te laikliğin başarısızlığa uğradığını görünce çılgına döndü. Son zamanlarda Şeyh Hasina, Bakanları ve danışmanları, Bangladeş Müslümanlarının 1971’den beri laikliği benimsediklerini kanıtlamak için hiçbir çabayı esirgemiyorlar. Şeyh Hasina, babası Şeyh Mujib’in laik bir Bangladeş inşa etme politikalarını izliyor, uyguluyor. ABD’den “Joy Bangla Gençlik Ödülü”ne uygun görülen oğlu ve danışmanı Sajeeb Wazed Joy da Bangladeş halkının laiklik ilkesini göz ardı edemeyeceğini yineledi! Hasina, Bakanları ve danışmanlarının yaptığı bu umutsuz açıklamalar, aslında yanlış bir arzudan kaynaklanmaktadır. Bu Müslüman ülkesinde laikliğin gelişimi görme arzusundalar. Ama gerçek şu ki, Müslümanlar hiçbir zaman laikliği bilerek kabul etmediler, laik bir Bangladeş’te yaşayacaklarını asla hayal etmediler. Yöneticiler defalarca halkı kandırdılar, İslami duygularını istismar ettiler, laik yüzlerini gizlediler.
Bangladeş halkı, dönemin tiranının baskısından kurtulmak istediğinde, Bangladeş’in sözde kurtarıcıları -Batının ajan aydınları ve politikacıları- bilerek benimsemedikleri laik anayasayı aldatıcı bir şekilde halka dayattılar. Laik Avami-Baksal yönetiminin baskısından kurtulduklarında, topluca rahat bir nefes aldılar. Ancak ardışık tüm rejimler ve laik politikacılar, gerçek doğalarını aldatıcı bir şekilde gizlediler ve desteklerini gerekli gördüklerinde Müslümanların arzularını ve duygularını sömürmek için sahte dindarlık kisvesine büründüler. BNP kurucusu Ziaur Rahman, iktidara geldikten sonra, laik yüzünü gizlemek için küfür anayasasına “Bismillah” kelimesini ekledi. Ershad, 1988’de iktidarda kalma arzusuyla İslam’ı “devletin dini” olarak ilan etti. Khaleda Ziya, Başbakan iken, her Ramazan ayında Umreye gitmeyi bir gelenek haline getirdi. Şeyh Hasina ise 1996’da iktidara gelmeden önce başını örterek dindar bir bayan görüntüsü verdi. Yayınladığı seçim manifestosu ile insanlara asla İslam karşıtı bir yasa çıkarmayacağına dair söz verdi. Mevcut hükümetin ortakları ve iktidardaki Awami Ligi liderliğindeki sol eğilimli siyasi partilerin liderleri bile İslam kisvesine giydiler. Solcu lider ve iktidar ortağı Bakan Rashed Khan Menon’un, Baitul Mukarram Caminde Cuma namazı kıldığına, ayrıca 2014 yılında meslektaşı başka bir solcu lider Hasanul Huq Inu ile birlikte hacca gittiğine tanık olduk.
Gerçekte, bu ikiyüzlü yöneticiler, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın toplumdan ve devletten dışlanması, sadece bazı bireysel ritüellerle sınırlı kalması gerektiğini söyleyen laik küfür inancının takipçileridir. Yöneticiler, kaprislerine göre egemenliğin tadını çıkaracaklardır. Gerçek laik yüzleri ortaya çıkarsa, halkın onlardan uzaklaşacağını, güç ve otoriteye ulaşmak için ihtiyaç duydukları halk desteğini kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle, insanları her zaman dindarlık maskeleriyle aldattılar ve “din” ile hiçbir sorunları olmadığını tasvir etmeye çalıştılar. Fakat gerçekte her zaman Müslümanların İslami duygularını sadece kendilerine hizmet etmek, güç ve otoriteye ulaşmak için sömürdüler, böylece kendi kaprislerini ve kâfir sömürgecilerin çıkarlarını yerine getirdiler. Fakat mevcut laik rejimin şu anda iktidarda kalmak için insanların desteğine ihtiyaç duymadığı için bu Müslüman ülkesinde küstahça laikliği destekleyen açıklamalar yaptığını görüyoruz!
Ey Müslümanlar! Hem hilekâr laikliği hem de yozlaşmış ve özü çürük laik yöneticileri çöpe atmanın zamanı gelmiştir. Küresel çapta İslam ile küfür arasındaki çatışma yoğunlaştığında, bu yöneticiler, gerçek laik kimliklerini deşifre etmekten, İslam’a ve siyasi ideolojisine karşı nefretlerini dile getirmekten asla çekinmeyeceklerdir. Laik ideolojinin küresel olarak başarısız bir proje olduğunu biliyorsunuz. Küfür topraklarındaki Müslümanlar için adaleti sağlayamaz, bu laik Bangladeş topraklarındaki gayrimüslimlerin hayatlarını da koruyamaz. Bu yüzden bu küfür sistemini ortadan kaldırmak, aldatıcı yöneticilerin kökünü kazımak ve Nübüvvet metodu üzere vaat edilen Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın. Hilafet, tüm insanlar için adaleti sağlayacak, Müslüman veya gayrimüslim (Hindular, Budistler, Hıristiyanlar ve hatta ateistler) olsun tüm vatandaşlarının haklarını güvence altına alacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَنْ قَتَلَ مُعَاهَدًا لَمْ يَرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ، وَإِنَّ رِيحَهَا يُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ أَرْبَعِينَ عَامًا “Kim anlaşmalı birisini öldürürse cennetin kokusunu duyamaz. Oysa cennetin kokusu kırk yıllık bir mesafeden duyulur.”[Buhari]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi H. M. Siddque Mansion 55/A Purana Patlan, 4th Floor / Dhaka 1000 / Bangladesh Telefon: +(880) 17 13 00 88 22 www.khilafat.org |
Fax: +(880) 29 55 88 54 E-Mail: info@khilafat.org |