Hasina hükümeti, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in ölümü üzerine üç günlük ulusal yas ilan etti. Hükümet Sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, yurtdışındaki tüm hükümet, yarı hükümet, özerk kuruluşlar, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve Bangladeş misyonlarında ulusal bayrak yarıya indirilecek. Açıklamada ayrıca, Kraliçe’nin ruhunun ‘kurtuluşu’ için özel dualar edileceği de belirtildi! Hasina’nın ayrıca Kraliçe’ye saygılarını sunmak için İngiltere’yi ziyaret etmesi bekleniyor. İngiliz sömürgeciliğinin Müslüman topraklarda işlediği vahşet halen belleğimizdeki tazeliğini koruyor. Şeyh Hasina, böylesi bir duyuruyla sömürgeci İngiltere’ye ve kana susamış monarşisine bağlılığını sergilemekten kaçınmadı. Hatta insanların duygularına bile hiçe saydı. Bu açıklama aynı zamanda baskıcı İngiliz yönetiminden kurtuluş mücadelesi veren ve İngiliz sömürgeciliğine karşı kanlarını feda eden Hint Alt Kıtası halkına karşı da bir ihanettir.

Ey insanlar! İngiliz İmparatorluğunun 1924’te hain laik Mustafa Kemal’in işbirliğiyle Raşidi Hilafeti kaldırdığını biliyorsunuz. İngilizler, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bize miras bıraktığı İslam’ın yönetim sistemini kaldırdılar, laik yönetim sistemini ve tiksindirici yaşam tarzlarını dayattılar. O zamandan beri halkımızı katlediyorlar, servetimizi yağmalıyorlar ve barbarlıklarıyla hayatımızı sefalete sürüklediler. Hilafeti yıktıktan sonra topraklarımızı suni milliyetçi sınırlara böldüler, ki bu ümmet güçlü tek bir devlette birleşip emperyal çıkarlarına karşı gelmesin. Müslüman topraklarda kurnazca mezhepçiliği körüklediler ve bizi mezhep savaşlarına sürüklediler. Laik Hasina, topraklarımızda İngiliz sömürgeciliğini korumak ve Hilafetin ortaya çıkmasını önlemek için gece gündüz çalışan İngiliz ajanı mücrim ve hain Mustafa Kemal gibidir. Hasina rejimi, Kraliçe II. Elizabeth’in ölümü nedeniyle ulusal yas ilan etmesiyle ve sömürgeciliğin sembolü olan Kraliçe için ‘özel dualar’ edilmesi çağrısında bulunmasıyla efendisinin bu alt kıtada işlediği 200 yıllık suç tarihini unutmamızı istiyor. Suç tarihleri, ihanet ve aldatma yoluyla 1757’de Plassey Savaşı’nda (Palashi) başladı.

Ey insanlar! İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere, sömürgecilikten sözde vazgeçmek zorunda kaldığını söyledi. Ama hala hizmetkâr yöneticiler aracılığıyla topraklarımızda yeni-sömürgeciliği sürdürüyor. Hasina rejiminin Kraliçe için ulusal yas ilan etmesi bu gerçeğin bir kanıtıdır. İşte bu nedenle bu hizmetkârların, halklarının düşünce ve duyguları pahasına sömürgeci kâfir efendilerine sadakat gösterme şansını asla kaçırmadıklarını görüyoruz. Gerçek şu ki, Kraliçe II. Elizabeth, İngiliz İmparatorluğu’nun 1947’de Hint Yarımadası’ndan ayrılmasından hemen sonra 1952’de tahta çıktı. O zamandan beri Elizabeth, İmparatorluğu adına Pakistan’ın Cinnah’ı, Hindistan’ın Neheru’su ve Bangladeş’in Şeyh Mujib’i gibi Alt Kıtadaki sadık ajanlarını koruyup kollamaktadır. Selefinin mirasını yaşatan Hasina, efendisinin evini koruyan sadık hizmetçi gibi ülkemizde İngilizlerin çıkarlarını koruyor. Bu nedenle Hasina, ‘vasisi’ (Kraliçe II. Elizabeth) için yas tutmanın ümmete bir hakaret olacağını umursamadı. Çünkü Müslümanların yarasına tuz basmaktan asla geri durmamıştır. Elizabeth, Irak ve Afganistan’da ABD liderliğindeki savaşta savaş suçlusu olan eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i en üst düzey şövalyelik nişanıyla ödüllendirdi. Ayrıca, Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaretini desteklemek için lanetli Salman Rüşdi’ye 2007’de şövalyelik nişanesi verdi. Gerçekten de Kraliçe Elizabeth ve İngiliz Hükümdarı, sömürge sonrası İngiliz hükümetinin gururlarını sergilemek için hayatta tutmak istediği sömürgeciliğin bir sembolüdür. Hasina, bu hükümdarı destekleyerek ve Kraliçe’yi (taziye mektubunda) ‘gerçek vasisi’ olarak göstererek İngiliz efendisinin karanlık tarihini utanmadan desteklemiştir.

Ey Müslümanlar! Her ölüm bizim için bir derstir; Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünden, ülkelerimizin laik yöneticilerinin hala sömürge mirasını sürdürdüklerini ve sözde bağımsızlığın bizi aldatmak için kullanılan kaypak bir fikirden başka bir şey olmadığını öğrendik. İngiliz İmparatorluğu, fiziksel olarak topraklarımızı terk etti, ama hala politik ve ekonomik olarak kaderimizle oynamaya devam ediyor. Laikler, Kraliçe’nin ölümünü birlik ve sadakatin yıkılmış sembolik figürü olarak kabul ediyorlar. Ama uyanık Müslümanlar, laik yöneticilerin Britanya Kraliçesi’nin ölümü nedeniyle ulusal yas ilan etmelerinden hala sömürgeci karanlıkta yaşadıklarını anımsadılar. Bu karanlıktan ve sömürgeci Batı yöneticilerinin ve politikacılarının hegemonyasından kurtulmalıyız. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir’in samimi liderliğinde ikinci Raşid Hilafetin yeniden kurulması için mücadele etmeliyiz. Ancak o zaman gerçekten sömürge mirasından kurtulabilir, ümmetin şanlı tarihini geri getirebiliriz. Bu ümmet, koruyucumuz ve birlik sembolümüz olan Hilafetin gölgesinde yaşama hasreti çekiyor. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

السُّلْطَانُ ظِلُّ اللَّهِ فِي الْأَرْضِ  “Sultan Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir.”