Demokrasinin siyasi sirki, Bangladeş’te 2023’te yapılacak ulusal seçimler öncesinde bir kez daha gündeme geldi. Sokaklarda siyasi gerilim artıyor. Hasina hükümeti, ana muhalefet partisi Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin (BNP), hükümet karşıtı gösteriler düzenlemesine ve sokağı kışkırtmasına izin verdi. İnsanlar Hasina Hükümeti’nin tiranlığından kurtulmak istiyor, bu yüzden toplumumuzdaki birçok insan, özgür ve adil seçimleri Hasina’nın tiran rejiminden kurtuluşun bir yolu olarak görüyor. Ayrıca yaklaşan seçimlerin özgür ve adil olması talebiyle BNP’nin ülke çapında toplantılar düzenlemesinden de umutlular. Ancak sözde faşizmle mücadelenin bir “iyi işareti” olarak Seçim Komisyonu (AK), 12 Ekim 2022 Çarşamba günü yapılan Gainbandha-5 ara seçimlerini aniden iptal etti. Komisyon, seçimlere hile karıştığını ve korkutularak seçmenin sandığa götürüldüğünü iddia etti. Bu nedenle halk, bu hükümet altında adil seçimlerin yapılmasına şüpheyle yaklaşmaya başladı.

Laik muhalefet-siyasi partiler, özgür ve adil bir seçim düzenlenmesi için yabancı ülkelerin hükümete baskı yapmasını istiyorlar. Daha şimdiden yaklaşan ulusal seçimler öncesinde sömürgeci Amerika’nın bürokratlara sert mesaj yollamak için RAB ve polis yetkililerini cezalandırdığını görüyoruz. ABD, bürokratlardan açıkça talepleri doğrultusunda hareket etmelerini istiyor. Aslında, ABD’nin ya Hasina rejimine baskı yaparak ya da onu değiştirerek jeopolitik çıkarlarını hızlandırmak istediği biliniyor. İngiltere ise, çıkarlarını korumak için en sadık ajanı Şeyh Hasina’yı desteklemeye çalışıyor. Böylece, Hasina’nın polisine “dişsiz ve “pençesiz” diyen AK yardakçıları ile polis arasında açıkça gerilim yaşandığını görüyoruz ^{(“DC ve SP, AK ile aralarında bir yanlış anlaşılma olduğunu savunuyor: The Business Standard, 11 Ekim 2022)}

Demokratik siyasette bu siyasi partilerin ve toplumun pragmatik fraksiyonlarının hiçbiri, en hayati soruyu gündeme getirmez. Sömürgeci-Kapitalist dünya düzeninde (diğer adıyla yeni-sömürgecilik) demokratik seçimler, insanların iradesini yansıtır mı ve Bangladeş’in stratejik kaynaklarımızı yağmalayan ve jeopolitik çıkarları için ordumuzu kullanan sömürgecilikten kurtulmasına yardımcı olur mu? Son elli yılda, Bangladeş’te çok fazla seçim yaşadık, ama bu seçimler, IMF-Dünya Bankası’nın servetimizi yağmalama, ekonomiyi tahrip etme ve halkı sürekli sefalet içinde bırakma politikalarından kurtulmaya yol açtı mı? Gerçek şu ki Bangladeş’teki seçilmiş hükümetlerin hiçbiri, 1971’den beri dış politikasını İngiltere veya ABD’nin jeopolitik çıkarlarından bağımsız hale getirememiştir.

Ey insanlar! Batı dünya düzeninde demokratik seçim gerçeği işte budur. “Geçici hükümet altında özgür ve adil seçimler” talebi ya da “Hasina hükümeti altında seçimler istememek”, kapitalist sisteme vurgu yapılmadığı sürece anlamsızdır. Seçimler büyütülmemelidir, çünkü sistemi değiştirmenin etkili bir yöntemi değildir, sadece aynı sistemde yönetici yüzlerinin değiştirilmesi demektir. Batının yarattığı ‘özgür ve adil seçimler’ yanılsaması tuzağına düşmemelisiniz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْنِ“Mümin aynı delikten iki kere sokulmaz.”^[Buhari] Ama laik politikacılarımız ve kafası karışık pragmatik entelijansiyamız tarafından defalarca sokuldunuz ve kandırıldınız. Bunlar, laikliği hayatınız için bir kriter haline getirmek istiyorlar. Gerçek değişim ve kurtuluş, Batı hegemonyasını ve onun ürettiği kukla yöneticileri sona erdirmek için bu sistemi kökünden söküp atmak ile olacaktır.

Ey Müslümanlar! İslami sistem altında -Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet- seçimler, adil ve anlamlı olacaktır. İnsanlar için gerçek bir değişim getirecektir. Hilafette egemenlik Allah’a aittir (yani yasama ilahi kaynaklardan türetilmiştir). Bu nedenle yasama, sömürgeci kâfirler şöyle dursun, hiçbir kesimin yararına ve çıkarına olmayacaktır. Otorite, halka aittir. Halk, seçimler ve seçim süreci aracılığıyla iradesini gerçek anlamda yansıtacaktır. Demokrasiden farklı olarak, Hilafette insanlar yönetme yetkisini ellerinde bulunduracaklar ve yöneticilere (halifeler ve valiler) ilahi şeriat uyarınca yönetmeleri için biat edeceklerdir. Şeriat, yöneticinin atanması için seçim aracılığıyla halktan yetki ister. Mezalim Mahkemesi, anayasal sözleşmeleri ihlal ettiği gerekçesiyle herhangi bir yöneticiyi görevden alabilir. Bu mahkeme yürütme organından bağımsızdır, ırkı ve dinine bakmaksızın herhangi bir vatandaşın şikâyetini dinler. Hilafette vatandaşlar, doğrudan seçilen Vilayet Meclisleri aracılığıyla denge ve denetlemenin tadını çıkaracaklardır. Bu meclis daha sonra kendi içinden Ümmet Meclisi olarak bilinen bir ulusal meclis seçecek, ulusal düzeyde yöneticiyi, yerel düzeyde Valileri muhasebe edecektir. Hilafet sisteminde seçim ve seçim süreci bu şekilde topluma adalet, istikrar ve uyum getirecektir. Böylece Hilafet sisteminde gerçek denge ve denetleme mevcuttur. O halde, demokrasideki “özgür ve adil seçimler” uykusundan uyanın ve Raşidi Hilafet sisteminde seçim çağrısı yapın. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ أَمَرَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ  “Hüküm ancak Allah’a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”^{[Yusuf 40]}