حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilayeti
Medya Bürosu
No: BG-BA-2024-MB-TR-29 |
H. 10 Rabi-ul Evve 1446 M. Cuma, 13 Eylül 2024 |
Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, Tüm Baskıcı Kara Yasaların Kaldırılması ve Hizb-ut Tahrir’e Uygulanan Yasa Dışı ve Haksız Yasağın Kaldırılması Talebiyle Gösteri ve Miting Düzenledi
Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, 13 Eylül 2024) cuma günü Cuma namazının ardından Ulusal Cami Beyt’ül Mükerrem Kuzey Kapısında zalim Hasina zamanındaki tüm kara yasaların kaldırılması ve Hizb-ut Tahrir’e uygulanan yasadışı ve haksız yasağın kaldırılması talebiyle bir gösteri ve miting düzenledi. Aşağıda, miting öncesi konuşmacılar tarafından yapılan konuşmaların bir özeti yer almaktadır.
Konuşmacılar, Hasina hükümetinin düştüğünü ancak zalim Hasina’nın insanları baskı altına aldığı kara yasaların hala yürürlükte olduğunu söyledi. Bu mitingden, özellikle Özel Yetkiler Yasası, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 54. Maddesi, Terörle Mücadele Yasası ve Siber Güvenlik Yasası gibi tüm kara yasaların derhal kaldırılmasını talep ediyoruz. Aslında sömürgeciler bölge halkını baskı altına almak için “kara yasaları” uygulamaya koymuşlardı ve daha sonra ajan rejimler de aynı şekilde ülke halkını baskı altına almak için kara yasaları farklı isimler altında uygulamaya devam etmişlerdir.
Mevcut Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 54. Maddesini biliyoruz. İngilizler, ilk olarak bu yasayı 1898’de İngiliz karşıtı kitlesel hareketleri bastırmak için yürürlüğe koydular. Bu kanunun 54. maddesi uyarınca milyonlarca insanı hiçbir gerekçe ve tutuklama emri olmadan gözaltına aldılar. Halkı baskı altında tutmak amacıyla 1974’te de Özel Yetkiler Yasası çıkarıldı. Bu yasa uyarınca polise, herhangi bir şüpheliyi tutuklama emri olmaksızın gözaltına alma yetkisi verildi. Daha sonra bu baskıcı yasaların devamı olarak “Bakshal” kuruldu.
Batı’nın İslam’a karşı yürüttüğü küresel savaş doğrultusunda 2009 Terörle Mücadele Yasası çıkarıldı. Hasina hükümeti, Batının İslam dünyasındaki uyanışı ve siyasal İslam’ı engellemek için terörle mücadele kisvesi altında “İslam’a karşı yürütülen savaşı” sürdürme vaadiyle iktidara gelmiştir. Bildiğiniz gibi, Şubat 2009’da Hizb-ut Tahrir, Hasina ve Hindistan’ın komplosuyla Pilkhana’da yetenekli subayların öldürülmesine karşı güçlü ve cesur bir protesto düzenlemiştir. Bu bağlamda, zalim Hasina, basit bir ‘basın notu’ ile Hizb-ut Tahrir’i yasakladı ve bu yasayı parti liderlerine ve aktivistlerine baskı uygulamak için kullandı. Ayrıca, bu yasa kapsamında çok sayıda alim, politikacı ve sıradan insanlar zorla kayıplara, tutuklamalara ve işkenceye maruz kaldı. Dahası, insanlar, Siber Güvenlik Yasası kapsamında samimi politikacıların, gazetecilerin ve aydınların nasıl bastırıldığına tanıklık ettiler.
Konuşmacılar ayrıca, bu kara yasaların İslam Şeriatına göre haram olduğunu söylediler. Çünkü yöneticilerden hesap sormak her Müslümanın dini görevidir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
أفضلالجهادكلمةعدلعندسلطانجائر “Cihadın en üstünü zalim sultana karşı doğruyu söylemektir.” Buna ek olarak, şüphelilerin tutuklanması ve gözaltına alınması, İslam’ın “Bir kişi suçluluğu kanıtlanana kadar masumdur” ilkesine aykırıdır.
Konuşmacılar, Hizb-ut Tahrir’e uygulanan yasa dışı ve haksız yasağın kaldırılması konusunu gündeme getirdiler. Hizb-ut Tahrir, zalim Hasina’nın iktidara gelmesinin hemen ardından kara yasalarının ilk kurbanı olmuştu. 2009 yılında Hasina ve Hindistan’ın komplosuyla acımasız Pilkhana katliamı gerçekleştiğinde, bu konuyu ümmete samimiyetle ve cesaretle ortaya koyan tek parti Hizb-ut-Tahrir idi. Katil Hasina hükümeti, Hizb-ut Tahrir ile siyasi yollardan baş edemeyince, sadece bir basın notu ile faaliyetlerine yasa dışı ve haksız kısıtlamalar getirerek, bu doğru ve ödünsüz sesi bastırmaya çalıştı. Buna rağmen Hizb-ut Tahrir, Hasina hükümetinin tutuklamalarına, zorla kaybetmelerine, cinayetlerine, askeri subayların görevden alınmasına ve anti-İslami faaliyetlerine karşı tavizsiz bir şekilde siyasi mücadelesini sürdürdü. Bu bağlamda, 2013’te tiran Hasina, yasaları hiçe sayarak ve yürütme yetkisini kötüye kullanarak Hizb-ut Tahrir’i bu kötü şöhretli Terörle Mücadele Yasası kapsamına dahil etti. Devlet gücünü böylesine iğrenç bir şekilde kötüye kullanan o dönemki yürütme organının cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu kara yasayı kullanarak, devrilen zalim Hasina hükümeti, BNP, Cemaat-i İslami, Hefazat-i İslam ve sayısız siyasi lider-aktivist, alim-ulema, entelektüel, gazeteci ve protestocuya karşı tarif edilemez baskılar uyguladı ve kötü şöhretli “AYNA GHAR”ı yarattı. Bu suçların faillerinin cezalandırılmasını talep ediyoruz.
Geçici hükümete, kara yasaları reform tuzağına düşmemesi konusunda tavsiyede bulunmak istiyoruz. Kara yasaları ortadan kaldırmak ve tiran Hasina tarafından Hizb-ut-Tahrir’e uygulanan yasa dışı ve haksız yasağı kaldırmak için adımlar atmalıdır. Cemaat-i İslami, diktatör Hasina hükümetinin yasağının en son kurbanıydı. Oysa biz bu baskıların ilk kurbanıydık. Adalet ve hakkaniyeti sağlayarak zalim Hasina hükümetinden ayrıldıklarını kanıtlamalı ve ayrımcılığa karşı olduklarını göstermelidirler.
Konuşmacı ayrıca şunları söyledi: Hizb-ut Tahrir’e karşı yerli ve yabancı iftiracıların propagandalarına kulak asmayın. Hizb-ut Tahrir, sistematik siyasi faaliyetler yürüten entelektüel ve siyasi bir partidir, ideolojisini yaymak için hiçbir şekilde şiddete başvurmaz. Ayrıca, Hizb-ut-Tahrir, azınlıklara ve türbelere yapılan saldırıları, ülkedeki toplumsal uyumu yok etmek için yapılan diğer girişimleri şiddetle kınamıştır. Bu bizim tutumumuzdur, geçmişte olduğu gibi, şu anda ve gelecekte de tutumumuz bu olacaktır. Ayrıca, Hizb-ut-Tahrir, su saldırısı, sınır cinayetleri, geçiş ve koridorlar dahil olmak üzere tüm ulus karşıtı anlaşmalara ve saldırganlıklara karşı durmuştur ve gelecekte herhangi bir saldırganlığa karşı en ön safta durmaya da devam edecektir.
Son olarak, geçici hükümete şunu söylemek istiyoruz: Dakka Üniversitesi, BUET, Chittagong Üniversitesi, Shahjalal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Rajshahi Üniversitesi, North South Üniversitesi, Brac Üniversitesi, East-West Üniversitesi gibi ülkenin önde gelen üniversiteleri ve eğitim kurumlarından binlerce genç, eski üst düzey hükümet yetkilileri, eski askeri subaylar, gazeteciler, öğretmenler, entelektüeller ve toplumun diğer etkili kesimleri Hizb-ut Tahrir’in entelektüel ve siyasi mücadelesiyle hemfikirdirler. Ayrıca, ülkenin çalışkan halkı da İslam’a büyük bir sevgi beslemektedir. Bu nedenle, diktatör Hasina’nın Hizb-ut Tahrir’e karşı bıraktığı yasağı sürdürerek hem toplumun etkili kesimlerinden hem de İslam’ı seven halktan uzaklaşmamalarını öneriyoruz. Hizb-ut-Tahrir üzerindeki yasağı derhal kaldırın.
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kaf 37]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi H. M. Siddque Mansion 55/A Purana Patlan, 4th Floor / Dhaka 1000 / Bangladesh Telefon: +(880) 17 13 00 88 22 www.khilafat.org |
Fax: +(880) 29 55 88 54 E-Mail: info@khilafat.org |