Bangladeş ordusu dün, yani -13.05.2013- tarihindeki basın toplantısında Rana Plaza binasındaki kurtarma operasyonunun resmî sonucunu açıkladı ve en son ölü sayısının 1.127 kişi olduğunu söyledi.

Bu elim olay bağlamında Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, ölü sahiplerine başsağlığı diler, onları geniş rahmetiyle kuşatması, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in onlar hakkında her kim bir yıkımda ölürse o şehitlerdendir şeklinde haber vermesinden dolayı onların ahiret şehitliklerini kabul etmesi ve yaralılara da acil şifalar vermesi için Rahman ve Rahîm olan Allah'a dua eder.

Bu elim olay ve 111 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve Kasım 2012'de meydana gelen yangın olayı gibi buna benzer olaylar, Hasina ve iktidar koalisyon liderliğinde Bangladeş'teki mevcut sistemin fesadının boyutunu ifşa etmiştir ki bu, aşağıdaki hususlarda görünmektedir:

1- İnsanların işlerinin gözetiminde ve fabrika ile işletme sahiplerinin mühendislik inşaat standartlarına bağlı kalmaları boyutunun denetiminde hükümetin yokluğu ve yetersizliği ile binaların yapımında mühendislik standartlarına bağlı kalmaksızın iltimasa ve adam kayırmacılığa itimat etmesi, fabrika sahiplerinin Hasina'nın partisine üye olmaları için kâfi gelmektedir ki böylece mühendisliğin izin vermesi sayesinde üç katın üzerine beş kat daha inşa edebilsinler. Tüm bunlar ise Resulullah [SallAlahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavliyle çelişmektedir: كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz."

2- Hasina ile iktidardaki koalisyon hükümeti, Bangladeş halkını küresel kapitalist şirketlerin kölesi yapmaktadır. Zira Bangladeş'teki açgözlü küresel şirketlerin gizli köleliği, işçileri düşük ücretlere çalıştırmak için Çin hapishanelerinde mahkumların kullanılmasından Bangladeş halkının kullanılmasına dönüştürmeye sevketmektedir. Çünkü Bangladeş'te tekstil fabrikalarında günlük 12 saatten fazla çalışan bir işçinin ücreti, aylık 30 Auro'yu geçmemektedir. Nitekim her ne kadar küresel şirketler için çalışılmış olsa da inşaat işçilerinin, İspanyol Mongo, İtalyan Benetton ve İngiliz Braimark Giysiler Şirketleri için çalıştıkları ortaya çıkmıştır.

Fabrika köleliğinin üzerinde bir de yabancı işçi olarak adlandırılan kölelik eklenmiştir. Zira Bangladeş'in evlatları, birbiri ardına gelen laik hükümetlerin Bangladeş'te kökleştirdiği fakirlik ve yoksulluktan dolayı kaçmaya başvurmaktadırlar ki böylece onlar, dünya ülkeleri, özellikle de Körfez ülkelerinde çalışan "işçiler" adı altına birer köle haline gelmişlerdir. Zira onlar en iğrenç bir şekilde istismar edilmekte, onlara ihanet edilmekte ve Bangladeş'teki tekstil fabrikası işçilerinin ücretlerinden daha iyi olmayan düşük ücretlere karşılık onlara saldırılmaktadır.

Bundan daha da kötüsü, Hasina hükümeti Bangladeş ordusunu, Birleşmiş Milletler nezdinde paralı bir orduya dönüştürmektedir. Zira Bangladeş ordu takımları, Hindistan sınırındaki Müslümanların korunması veya Arakan'daki Müslümanların savunulması veya Şam'daki kardeşlerine yardım etmek amacıyla gönderilmeleri için kullanılmaları yerine şerir Birleşmiş Milletlerine hizmet eden savaş misyonlarını yerine getirmek için dünyanın farklı bölgelerine gönderilmişlerdir.

مَا مِنْ وَالٍ يَلِي رَعِيَّةً مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَيَمُوتُ وَهُوَ غَاشٌّ لَهُمْ إِلا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ "Müslümanların çobanlığını üstlenen hiçbir vali yoktur ki onları aldattığı halde ölüp de Allah Cenneti ona haram kılmış olmasın."

3- Bu gibi olaylar, Hasina ile hükümetinin insanların hayatına yönelik düşüncesizliğini ifşa etmektedir. Zira hükümet, binanın çökmesinin nedenini, "binanın en üst katlarındaki elektrik jeneratörlerinin titreşimlerine" bağlamıştır. Sanki fabrika sahiplerini elektrik jeneratörleri kullanmaya sevkeden elektrik akımının kesinti süresinden sorumlu olan hükümet değilmiş gibi. Buna ek olarak hükümet, işletme sahiplerinin inşaat mühendislik standartlarına bağlı kalmalarıyla ilgili denetiminde yetersiz kalmıştır.

Ey Müslümanlar!

Yeter artık, ama yeter artık! Zira bu fasit rejim, sizinle bir köle, dahası bir köleden daha aşağı bir şekilde muamele etmektedir. Halbuki siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir Ümmet olduğunuz gibi elinizde, İslamî Hilafet'inizin mevcut fasit rejimle değiştirilen hayatınızda tatbik ettiğiniz azim İslam vardır. Dolayısıyla sizler, Allahu Teâlâ'nın şu kavlini tasdik ederek size çıkış yolu verecek olan Rabbinizi razı edeceksiniz:

وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا "Her kim Allah'a ittikâ ederse ona bir çıkış verir ve onu, hiç hesap etmediği bir yerden rızıklandırır. Her kim Allah'a tevekkül ederse O, ona yeter. Kesinlikle Allah emrine galiptir. Allah, her şey için bir kader koymuştur." ^{[Talak 2-3]}