Son dört gün içinde seçim zamanında hükümetin tarafsız kalması istemiyle Muhalif ittifakının çağırdığı genel grev sırasında katılımcılara polis tarafından açılan ateş ve siyasi şiddet sonucu 20-25 arasında kişi öldü. Bu yıl içinde siyasi şiddet sonucu ölen ve polis eliyle kurban edilenlerin sayısı yaklaşık 2.800 yükselmiş oluyor. Ancak sadece bunlar demokrasi kurbanı değildir. Demokrasi -uygulandığından beri- farklı şekillerde birçok insanı katletmiştir. Hala Rana Plaza içinde sevdiklerini kaybedenlerin çığlıkları kulaklarımızda çınlamaktadır. Demokrasinin işlediği cinayetler o kadar çok ki listelemek mümkün değildir. Ancak aşağıdaki eylemler demokrasinin ne olduğunu ortaya koyar:

Demokrasi = Yolsuzluk ve yağmalamak

Demokrasi = İnsanların yarısının aşırı yoksulluk içinde yaşaması

Demokrasi= Kadınlara baskı yapmak

Demokrasi= İslam'ın imajını deforme etmek, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in onuruna saldırmak

Demokrasi = Emperyalist hegemonya vb.

Bunlar yirmi yıldır Avami ve Halk Partisinin uyguladığı politikanın ve demokrasinin meyveleridir. Sözde özgür ve adil seçimlerin güvenliği konusunda bu büyük yaygara niye? Hasina ve Halide'nin bir diyalog yürütüp yürütmemeleri o kadar önemli mi? İkisi de hiç bir yetkiye sahip değil, ABD ve Hindistan'daki efendilerinin ajanlarıdır. İster Hasina ile Halide arasında bir diyalog olsun isterse olmasın tüm taraflar seçimlere katılsa da sonuçlar aynı olacaktır. İnsanların yaşamlarında gerçek bir değişiklik asla olmayacaktır. Gerçek değişim, tüm egemen sistemden kurtulmak ile olur. Bu ise samimi subayların Pakistan halkı yanında yer almalarını gerektirir. Ümmet kan ağlıyor, ama kendini kurtaracak enstrümanlara sahip değil. Ümmetin, yönetim sistemini devirecek gerekli maddi gücü yok. Sadık subaylar ise böyle değildir. Bu sistemi alaşağı edebilirler. Subaylar, sistemi askeri yönetim kurmak için değil, aksine iktidarı Hilafet Devleti kurabilecek uyanık ve sadık siyasilere transfer etmek için devirmelidirler.

Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir tüm sadık ve uyanık kimseleri şuna çağırır:

1- İktidardaki Avami ve Halk Partisi reddetmek, tanık olmamak için cürümleri karşısında sessiz kalmamak, ne diyaloğu ne de yeniden seçimleri beklememek.

2- Bu rejimden kurtulmak ve Hilafet Devleti kurmak için Hizb-ut Tahrir ile çalışmak.

3- Babalarımız, yakınlarımız, dostlarımız ve ordu subaylarından iktidar rejimini devirmelerini talep etmek ve Hilafet Devleti kurmak için otoriteyi Hizb-ut Tahrir'e devretmek

Orduda sadık subaylara ise çağrımız şöyledir:

1- Müslümanlar olarak vecibelerinizi yerine getirin. Hilafet Devlet kurmak, tüm Müslümanlar üzerine vaciptir.  Kâfir sistemini devirecek maddi güce sahip olduğunuz halde ne oluyor size de hala duruyorsunuz?

2- Ülke ve halkı korumak için ettiğiniz yeminlere bağlı kalınız. Siz, halkı ezen ve düşmanlarına hizmet eden sistemi korumak için yemin etmediniz.

3- Ensar gibi olun ve İkinci Hilafet Devleti kurmak için yardım edin. Ensar Medine'de H.1342 M.1924 yılına kadar süren ilk İslami Devleti kurmak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e yardım ettiler. Eğer siz, ikinci İslami Devletin Ensarları olursanız, şüphesiz ki Allah Subhânehu ve Teâlâ ilk Ensar'ı mükâfatlandırdığı gibi sizi de hayırla mükâfatlandıracaktır. Bu nedenle Şeyh Hasina hükümetini derhal devirin ve Hilafet Devleti kurmak için otoriteyi Hizb-ut Tahrir'e devredin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ

"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü'ne icabet edin." ^{[Enfal 24]}