Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, neredeyse 30 kişinin hayatını kaybettiği bu mücrim saldırıyı şiddetle kınar. Bu tip mantıksız katliamların İslam’la hiç bir ilgisi yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا  “İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları’na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” ^{[Maide 32]}

Aslında bu saldırı, İslam’a karşı yürütülen planlı kampanyanın bir parçasıdır. Bu saldırının tek amacı, [devam eden meçhul cinayetlerle birlikte] İslam’ı ve ülkede Hilâfetin kurulması için yapılan doğru İslami siyasi çalışmaları karalamaktır. İslam düşmanları -Haçlı Amerika ve onun emperyalist müttefikleri- bu ülkenin Müslümanları arasında İslami yönetimin giderek güçlendiğine tanık oluyor ve bu yüzden çok korkuyorlar. Bu nedenle ısrarla Amerika (ve müttefikleri), ülkede meydana gelen bu tür saldırıların arkasında IŞİD’in olduğunu ileri sürüyor. Bu ölçekteki fail meçhul cinayetlerin planlaması aylar almaktadır. Kâfirler, İslam ve İslami yönetimi mantıksız şiddet ve IŞİD ile ilişkilendirmek istiyorlar. Çünkü IŞİD, vahşet ve barbarlıkta küresel düzeyde bir üne sahiptir.

İslam düşmanları, bu küresel düzeydeki bir kampanya ile İslami yönetim ve Hilafeti kurma çalışmasına karşı olumsuz kamuoyu oluşturmak, insanların İslam talebini bastırmak, toplum ve insanlar arasında korku yaymak istiyorlar. İnsanları politik çalışmadan uzak tutmak, İslam’a karşı savaşta ajan rejim ve kendilerine gerekçe üretmek derdindeler. Bu yüzden medya ve baskıcı “yasal ve güvenlik” önlemleri yoluyla İslam davasını güdenlere karşı kara propaganda yürütüyorlar. İslami çalışmayı zorlaştırmak ve çalışmanın hızını yavaşlatmak amacıyla İslam davetinin önünde engeller çıkarıyorlar... Bu saldırılar aynı zamanda ülkenin işlerini daha da karmaşık hale getirmektedir. Amerika ve müttefiklerinin, İslam davası ile mücadele etmek için askerler, istihbarat teşkilatı ve güvenlik birimleri arasına sızmasını daha da kolaylaştırır. Bu nedenle her saldırının ardından Amerikalılar (ve müttefiklerinin), İçişleri Bakanlığı, diğer devlet daireleri ve güvenlik kurumları yetkilileri ile bir araya geliyorlar. Toplantıda itaatkâr rejimden daha fazla ödünler koparmak için sözde terörle mücadele ve güvenlik işbirliği konularını ele alıyorlar. Daha fazla kargaşa yaratmak için güvenlik güçleri ve onların gizli ve açık operasyonlarına destek bildiriyorlar.

Ey Müslümanlar! Ey samimi, uyanık ve düşünür insanlar!

Haçlı Amerika ve müttefikleri, dine karşı tehlikeli bir kampanya yürütüyor. Planladıkları mezhepsel çatışma yoluyla Irak’ı parçaladılar. Pakistan genelinde kargaşa çıkarıp kan döktüler. IŞİD bahanesiyle Suriye kasabı Beşşar Esed’i desteklediler. Suriye’de Hilafet kurmak isteyenlere karşı savaştılar ve savaşıyorlar. Suriye halkı, tam Beşşar’ı devirmek ve Hilafeti kurmak için ilerlerken ansızın IŞİD mantar gibi türeyiverdi. Sonra ilan edilen gayri meşru Hilâfet ile Hilafeti karalamanın bir aracı haline geldi.

Hasina rejimi, dine ve ülkeye karşı tezgâhlanan bu emperyalist komplo ile yüzleşemez. Aksine Hasina rejimi, gayri İslami ve laik temele dayalı olduğu için emperyalistlerin sesidir. İslam ile mücadelede bu şiddet olaylarını kullanıyor. Şeyh Hasina 02 Temmuz (2016)’da ulusa sesleniş konuşmasında Gülşan Saldırısı için İslam’ı ve “beyinleri dinle yıkanmış gençleri” işaret etti. Konuşmasında ülkenin karşı karşıya tehlike ile ilgili olarak belirsiz ve genel açıklamalar yaptı. Emperyalist güçler ve onların kumpasları ile mücadelede “halk düzeyinde anti-terör komiteleri” kurulacağını bildirdi. Şeyh Hasina kasten mevcut durum ve onunla nasıl baş edileceği ile ilgili muğlak ifadeler kullanıyor. Çünkü Hasina ve rejimi, Amerika ve müttefiklerinin sadık kölesidir. Omurgasızdır, emperyalistlerin plan ve tuzaklarını deşifre edecek ve onlarla mücadele edecek cesareti yoktur. Aşırılıkla mücadele bahanesiyle İslam ve insanların peşine düşmesinin nedeni işte budur.

Emperyalistler ile mücadele etmenin yegâne yolu, planlarından yüz çevirmektir. Kâfirler, karalama kampanyası ile İslam’a sırt çevirmenizi istiyorlar. Dolayısıyla İslam ve Hilafet talebinizde daha dirençli olun ve kumpasçıları ülkeden atacak, kaos ve kanı sona erdirecek Hilafeti kurun.

Hilâfet, terör devleti değildir. Aksine Müslümanlar ve Gayrimüslimlerin işlerini güdücü bir devlettir. İnsanlara baskı yapmaz, hayatlarını berbat etmez. Zorla ya da korku salarak insanları yönetmez. İnsanları ötekileştirmez. Bilakis birbirlerine kenetler, insanların seçimi ve onayı ile onları yönetir. Hilâfet ülkeye İslam’ın adaletini yayar. İnsanlık için rahmet devletidir.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلاَّ رَحْمَةً للعالمين  “Biz seni ancak alemlere rahmet olasın diye gönderdik.”^{[Enbiya 107]}