ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 29 Ağustos 2016 Pazartesi günü Bangladeş’e dokuz saatlik bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret sırasında ülkesinin Bangladeş’teki sömürgeci çıkarları genişletme yönündeki emellerini dile getirdi. Dakka’dan ayrılmadan önce Kerry, basına yaptığı açıklamada, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ile Bangladeşli yerel militanların IŞİD elemanları ile bağlantısını ele aldıklarını söyledi. Bu konuda Hasina ile herhangi bir anlaşmazlık yaşamadıklarını kaydetti. Basın mensuplarına konuşan Kerry, “Şu andan itibaren Bangladeş halkı burada “daha fazla Amerikan varlığı” görecek. Güney Asya bölgesinde IŞİD militanlarına karşı Bangladeş kuvvetleriyle ortak operasyonlar düzenleyeceğiz.” Dedi. 

Kerry’nin bu açıklamaları 1 Temmuz’da Holey Artisan Bakery caddesinde gerçekleşen Gülşan saldırısına ilişkin Hizb-ut Tahrir’in analizini doğrulamaktadır. Saldırıdan hemen sonra Hizb, Amerika’nın bu ülkedeki iğrenç çıkarları konusunda insanları bilinçlendirmek amacıyla bir basın açıklaması yayınlamıştı. IŞİD’le mücadele bahanesiyle ABD’nin bu çıkarlara erişmek istediğini dile getirmişti.

Gerçekten de uzun bir süredir ABD, İkinci Raşidi Hilafetin doğuşunu önlemek ve bölgesel çıkarlarını güvence altına almak için Hindistan-Bangladeş bölgesinde yeni bir savaş cephesi açmayı planlıyordu. Gülşan saldırısının ardından 27 Temmuz’da ABD’nin Pasifik Filosu Komutanı Amiral Harry Harris, Japonya Girişimi Vakfı’nda yaptığı 20 dakikalık konuşmasında IŞİD’in Bangladeş’te yayılmasının risklerine değinmişti. ^{[Navytimes, 3 Ağustos 2016.]} Yüksek rütbeli bir subay, bu bölgeyi ABD’nin olası “beşinci cephesi” olarak niteledi ve bölgedeki Müslüman ülkelerden IŞİD’i durdurmak için ABD ile işbirliği yapmalarını istedi. Çarpık koltuğunu korumak için Hasina, ABD ve Hindistanlı efendilerinin girişimlerine boyun eğmektedir. Nitekim Kerry, Şeyh Hasina’nın ABD ile “yakından” çalışmaya “çok açık” olduğunu belirtti.

Hizb-ut Tahrir, Pakistan gibi Bangladeş’in de “Terörle mücadelede”ABD’nin koçbaşı haline gelmemesi için emperyalist komploları deşifre etmeye devam edecektir. Biz her zaman Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sevgili ümmeti uğrunda kendimizi feda edeceğiz. Ajan rejim tarafından ihanete uğramasına izin vermeyeceğiz. Hizb-ut Tahrir, güç ve kuvvet ehline seslenerek diyor ki, sakın kâfirlere itaatte Hasina’nın yardımcıları olmayın. O zaman kaybedenler olup hüsrana uğrarsınız.

يَا أَيُّهَا ٱلَّذِينَ آمَنُوۤاْ إِنْ تُطِيعُواْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُواْ خَاسِرِينَ  “Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.” ^{[Ali İmran 149]}