ABD’li Bernicat’ın 1992 Geri Dönüş Anlaşmasına Atıfta Bulunması, Mazlum Rohingya Müslümanlarını Aldatmak ve Müslümanların Masumane Duygularını İstismar Etmektir

28 Ekim 2017’de ABD’nin Bangladeş Büyükelçisi Marcia Bernicat, başkentte bir etkinlikte yaptığı açıklamada, “Rohingya krizinin çözümü, 1992 Bangladeş-Myanmar anlaşmasında yatıyor. Tabii değişen koşullar göz önünde bulundurularak bazı değişiklikler yapılabilir.” dedi. Bangladeş medyasına yaptığı açıklamada ise, “ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un, 1992 Bangladeş Ortak Açıklaması doğrultusunda Rohingyalı mültecilerin güvenli şekilde ülkeye dönüşlerine izin verilmesi konusunda Myanmar Genelkurmay Başkanı ile yaptığı telefon görüşmesi de ABD’nin Rohingya krizine verdiği önemi gösterir.” diye konuştu. ABD’nin bu açıklamasına karşılık Bangladeş Dışişleri Bakanı Shahidul Haque da bir haber ajansına verdiği demeçte “1992 Anlaşması, Rohingyalıların geri dönüş tartışmaları için temel olabilir.” ifadesini kullandı. Hâlbuki bundan birkaç gün önce yaptığı açıklamada bu önerinin pek akılcı bir fikir olmadığını söylemişti.

Bernicat’ın açıklaması ve Tillerson’un Myanmar Genelkurmay Başkanı ile yaptığı telefon görüşmesi, Myanmar hükümetinin Bangladeş Dışişleri Bakanının Myanmar ziyareti sırasında sunduğu öneri gibi içi boştur. Çünkü 1992 Anlaşması, “Myanmar vatandaşlığı olanlar ya da oturma izni veya diğer ilgili belgelere” sahip olan Rohingyalıların ancak Myanmar’a dönebileceğini söylüyor. Akıllı herhangi bir kimse, Rohingya Müslümanların böyle yabancı belgelere sahip olmadıklarını kolayca fark edebilir. Kaldı ki Rohingya köylerinin neredeyse yarısı bilinçli bir şekilde yakılmış ve yakılmaya da hâlâ devam ediliyor. Dolayısıyla ABD’nin 1992 geri dönüş anlaşmasına atıfta bulunması, Rohingya Müslümanlarını aldatma ve Rohingya krizi ile ilgili olarak Müslümanların masumane duygularını istismar etme girişiminden başka bir şey değildir. Ama Bernicat şunu iyi bilmeli ki ABD ve onun Irak, Afganistan ve Suriye’deki müttefiklerinin işlediği zulümler, İslam ümmetinin belleğinden silinmiş değil. Bu yüzden Rohingya krizinin çözümü konusunda ABD’den yardım dilenmek, Müslümanların kanına ihanettir.

ABD’li haçlılar ve diğer Batılı güçlerin, günümüz savunmasız Müslümanlarının yanı sıra barış ve güvenlik hakkında bize ders vermelerine tanık olmak gerçekten üzüntü vericidir. Oysa açgözlü sömürgecilik çıkarları için Müslümanlar ve diğer ülkelerin korkunç istikrarsızlığına neden olanlar bu güçlerdir. Omurgasız uşak yöneticiler nedeniyle de Batının böyle cafcaflı ve içi boş konuşmalarını yutmak zorunda kalıyoruz. Küstah ABD diplomatı Bernicat, ülkesinin insani sorunlar hakkında ders verebilecek yüksek ahlaki değerlere sahip olduğunu herhalde kavrayamıyor. Hükümetinin Müslüman mültecilere kapıyı kapattığını unuttu herhalde.

ABD, Çin, Hindistan veya uluslararası toplumun Myanmar ile ilgili jeopolitik ve bölgesel çıkarları nedeniyle Rohingya Müslümanlarının yurtlarına güvenli bir şekilde dönmelerine izin verilmeyecektir. Onlara göre Aung San Suu Kyi ve Myanmar askeri cuntası, Rohingya Müslümanlarının çıkarları veya Şeyh Hasina’nın tarafında olmaktan çok daha önemlidir. Dahası koşulların değiştiği gerçeği göz önünde bulundurarak 1992 Anlaşması’nda bazı değişiklikler yapılsa bile mazlum kardeşlerimizi cani Myanmar hükümetine teslim edecek herhangi bir programa izin veremeyiz. Zira Myanmar hükümeti, Rakhine eyaletindeki tüm Müslüman nüfusu yok etmeye kararlıdır. Arakan güvende olmadığı sürece Rohingya Müslümanlarının canı, malı ve onuru da güvende değildir. Sadece Hilafet Devleti Arakan’ı cani Budistlerden kurtarabilir ve orayı Rohingya Müslümanları için güvenli bir yer yapabilir. Hilafet, orada onlara evler inşa edecek, canları, malları ve onurlarının güvenliğini sağlayacaktır.

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ  “Gerçekten İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” ^[Müslim]