20 Aralık’ta medya, BAE Kültür ve Gençlik Bakanlığı’nın sinemada gösterilen filmlerde çıplaklık ve diğer müstehcen sahnelere yönelik sansürü kaldırdığını bildirdi. Geçen yıl Körfez ülkesi BAE, insanların dost hayatı yaşayabileceklerini söylemiş, alkol tüketimi ve satışına yönelik kontrolleri yumuşatmıştı. Bu arada Aralık ayında Suudi Arabistan, uluslararası eğlence sanatçılarına ev sahipliği yaptı. Ülkede bir dizi müzik konseri verildi. Konserde her türlü müstehcen performans ve şarkılar sahnelendi. Erkek ve kadınlar, özgürce ve çılgınca dans edip eğlendiler. Gayrimeşru ilişkiler ve rastgele cinsel ilişki çekici hale getirildi. Suudi Arabistan MDL Beast Soundstorm’da düzenlenen konserlere 700.000’den fazla kişi katıldı. Suudi Arabistan Genel Eğlence Kurumu Başkanı Turki al-Sheikh, konserlere övgülere yağdırarak dünyanın en büyük müzik festivallerinden biri olduğunu söyledi. Suudi Arabistan Turizm Bakan Yardımcısı Prenses Hayfa bint Muhammed El Suud, turizm stratejilerinin bir parçası olarak gelecek yıl (2022) 2019 yılına oranla yüzde 600 daha fazla konsere ev sahipliği yapmayı planladıklarını belirtti. Bu ahlaksız kutlamalar, Muhammed bin Selman’ın yozlaşmış 2030 Vizyonunun iğrenç bir bileşenidir. Veliaht Prens, petrol gelirlerine bağımlı ekonomiye destek olmak amacıyla ülkeyi özgürleştirmek ve bu mübarek toprakları eğlence merkezine çevirmek arzusunda. Suudi Arabistan ayrıca, turizm endüstrisini canlandırmak amacıyla evli olmayan yabancı çiftlerin otel odasında birlikte kalmasına izin verdi. Öte yandan rejim, İslami değerleri savunanlara hayatı dar etmektedir. İslami grupları yasakladı, yöneticilerin İslami olmayan yozlaşmış eylemlerini eleştiren İslam âlimlerini hapse attı. Bu yılın başlarında Suudi İslami İşler Bakanlığı, camilerden okunan ezanın sesinin kısılması, dışarıya verilen vaaz ve duaların durdurulması emrini verdi.

Bu yozlaşmış rejimler, utanmadan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın dinine, inanç ve değerlerine açıkça düşman olduklarını ilan ettiler. Aslında hayâsızlık ve edepsizlik bu yöneticilerin karakteristik özelliği olmuştur. Onlar, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın tarif ettiği kimselerin vücut bulmuş halidirler.

إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلًا أُولَئِكَ لَا خَلَاقَ لَهُمْ فِي الْآخِرَةِ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ وَلَا يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ“Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları kıyamet günü temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.”^{[Ali İmran 77]} Ülkelerinde ahlaksızlığı, edepsizliği, her türlü kötülüğü yaymak ve Allah’ın kelamını küçümsemek için birbirleriyle kıyasıya yarışmaktadırlar.

إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ “(Çeşitli çıkar ve bahanelerle) Müminler arasında fuhşun yayılmasını isteyenler; onlara dünyada da ahirette de acı bir azap vardır Allah bilir, siz bilmezsiniz.”^{[Nur 19]} İslam’ın yüksek ahlaki değerleri, hayâ, namus, iffetin korunması ve evliliği kutsallığı gibi inançların tam zıddını temsil ediyorlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ لِكُلِّ دِينٍ خُلُقًا وَخُلُقُ الْإِسْلَامِ الْحَيَاءُ“Her bir dinin kendine has bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı hayâdır.”^{[Ebu Davud]}

Bu ahlaki çöküş, sahte “modernleşme ve ilerleme” sloganı altında pazarlanmaktadır. Gerçekte bu rejimler, evliliğin yok edilmesi, aile yapısı, çocukların refahı ve kadınlara karşı cinsel suçlar gibi konularda sadece batılı ülkelerin peşinden koşmaktadır. Bu nasıl bir modernleşme ve ilerleme? Bu sadece cahiliyeye geri dönmektir! Nihai arzuları, topraklarımızda İslam’ın nurunu söndürmek ve İslam ülkelerini bir yığın toplumsal sorunla boğuşan Batılı ülkeler gibi sorunlarla boğuşan ülkeler haline getirmektir.

Bütün bunlar, bu ümmete, bu yozlaşmış rejimler topraklarımızda hüküm sürdüğü ve Allah’ın sistemi Nübüvvet metodu üzere Hilafet hayattan yok olduğu sürece İslam’ın kutsallarının asla güvende olmayacağını anımsatmalıdır. Ayrıca bütün bunlar, vakit kaybetmeden topraklarımızda bu İslami liderliği yeniden kurmanın çok büyük önem arz ettiğinin güçlü bir hatırlatıcısı olmalıdır!

Dr. Nesrin Nevaz
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları Direktörü