Suriye ve komşu ülkelerini vuran kış fırtınalarının ardından mülteci kamplarında üç çocuk hayatını kaybetti. Kış fırtınaları, Lübnan, Ürdün ve Türkiye’deki mülteci kamplarında yaşayan Suriyeli mültecilerin yaşam koşullarını daha da kötüleştirdi.

Suriye devriminin patlak vermesinin üzerinden 12 yıl geçti. İslam dininden ve hükümlerinden nefret eden açgözlü ülkelerin katıldığı pervasız savaşın bedelini hala masum çocuklar, kadınlar ve yaşlılar ödüyor. Pervasız savaşta uçaklar, tanklar ve her türlü yasaklı silahlar kullanıldı. Baas rejimi ve milisleri tutuklama, yerinden etme ve tehcir gibi keyfi uygulamalarda bulundu. Bu savaşta 350 binden fazla insan şehit düştü, milyonlarca insan (nüfusun yaklaşık yarısı) şehrini ve köyünü terk etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, Suriye’de yerinden edilenlerin sayısı 6,7 milyonu aştı. Ürdün, Lübnan ve Türkiye gibi komşu ülkelerdeki mülteci sayısı, yaklaşık 6,8 milyona ulaştı.

Suriye’de devrimin patlak vermesinin üzerinden 12 yıl geçti. Basın açıklamalarımız hala devam ediyor. Sürekli artan rakamları göstermek, acıları anlatmak, insanların durumuna gözyaşı dökmek için değil. Yürekleri sızlatan durumları artık kimse için bir sır değil. Fakat her seferinde biz, ülkenin güvenliğiyle oynayan tüm dış komploları reddetmek için samimi kişilerin kararlılıklarını bilemeye çalışıyoruz. Suriye halkından adaletsizliği, zilleti ve zulmü gidermek için Müslüman ordulara çağrılar üstüne çağrılar yapıyoruz. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için bizimle birlikte çalışmaya çağıyoruz.

Ey bilinçli devrimciler! Bunca uzun yıllardan sonra tüm bu fedakârlıkların, Allah için diye haykırdığınız sloganınızı gerçekleştirmek, Baasçı kukla rejimi tüm şekil ve sembolleriyle devirmek olan ve başından beri ilan ettiğiniz hedefinize erişmek için olması yakışık almaz mı?

Ey samimi Müslümanlar! Mükerrer çağrılarımızdan sonra Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için Hizb-ut Tahrir ile ciddi çalışmaya koyulmanız farz değil mi? Hadi Allah’a, vaadini ve Rasûl’ünün müjdesini gerçekleştirerek çok hayırlı bir ümmet olduğunuzu gösterin.

Evet, önümüzdeki günlerde Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin yıkılış yıldönümünü yaşayacağız. Hilafete ne kadar muhtacız. Masum çocuklarımızın cesetlerini sayıyoruz, yaslıların ve dulların çığlıklarını duyuyoruz, mazlum erkeklerin gözyaşlarını görüyoruz. Suriye, işgal altındaki Filistin, Irak, Libya, Sudan, Afganistan ile İslam devletinin yokluğundan, İslam’dan ve Müslümanlardan nefret eden faydacı kapitalistlerin hegemonyasından mustarip nice halklardan zulmü def etmenin zamanı gelmedi mi?

Yorulmayacağız, durmayacağız, her seferinde sesimizi daha çok yükselteceğiz. İzzetimiz ve gurur kaynağımız olan Nübüvvet metodu üzere Hilafete yeniden kavuşmamız için sesimizin dikkatlice dinleyen kulaklara ve basiretli akıllara erişmesini umuyoruz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}