23 Eylül 2022’de Al Jazeera English, Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalan “Masafer Yatta” halkı ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, bölgedeki kadınların ifadelerine yer verildi. Tanıklıklarında kadınlar, kendileri ve ailelerinin işgal askerleri ve yerleşimci sürüsü tarafından saldırıya maruz kaldıklarını, dövüldüklerini, kurşuna dizildiklerini, üzerlerine göz yaşartıcı atıldığını, tutuklandıklarını, topraklarına ve mallarına el konulduğunu ve yıkıldığını, kaygı, korku ve güvensizlik içerisinde yaşadıklarını anlattılar.

Masafer Yatta, El Halil’in 12 km güneydoğusunda yer alıyor ve yaklaşık 32 kilometrekarelik bir alana sahip. 10 yerleşim yeri, karakol ve 918 askeri atış bölgesi kurulması nedeniyle Masafer Yatta sakinleri, on yıllardır kalıcı olarak zorunlu yerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Zorla yerinden edilme tehdidi altındaki topluluklar, Masafer’in güneydoğusunda 32 kilometrekarelik bir alanda bulunuyorlar. Birleşmiş Milletler İnsani yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamaya göre, “Şu anda Masafer Yatta bölgesinde 569’u çocuk olmak üzere toplam 1.150 kişiden oluşan 215 Filistinli aile yaşıyor ve evleri yıkılma tehdidi altında.”

Köy sakinleri, sopalı ve yaşlı yerleşimcilerin saldırısına maruz kalıyorlar, hayvanları korkutuluyor, çobanlara ve koyunlara saldırması için köpeklerini serbest bırakıyorlar, tarlaları ateşe veriyorlar, ağaçları kesiyorlar. Başta kadın ve çocuklar olmak üzere bu bölge halkı, zor şartlar altında yaşıyorlar. Yapı ruhsatları alamadıkları için genellikle yer altı mağaralarında yaşıyorlar. Evlerini koruyamıyorlar veya genişletemiyorlar. 2000’li yılların başından beri teneke kulübeler ve küçük odalar inşa ediyorlar. Ancak işgal güçlerinin buldozerlerle müdahalesi sonrasında çoğu moloz yığınına dönüşmüş durumda. Ayrıca sağlık, eğitim, su, temizlik ve elektrik hizmetleri de sınırlı. İşgalin prosedürleri ve adaletsiz yasaları, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve kronik hastalara asgari düzeyde sağlık hizmeti sunulmasını yasaklıyor. Yollar kapalı, sağlık personeli dâhil insanların hareketi engelleniyor. Yolun asfaltlanması ve rehabilitasyonu yasak. İnsanlar, hastalarını ve acil vakaları yakındaki bölgelere nakletmek için traktörlerini kullanmak zorunda kalıyorlar. Bölgede hala nitelikli klinikler ve sağlık merkezleri bulunmuyor.

Yahudi varlığı ve yerleşimci sürüsü, mübarek toprak halkı ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sına karşı suç işlemeye devam ediyorlar. Bahçelerinde ve Masafer Yatta’da kadınlara saldırıyorlar ve terör estiriyorlar. Daha önce de Duma köyünde Dawabsheh ailesini yaktılar. Kudüs’te Muhammed Ebu Khdeir adlı çocuğu kaçırıp ateşe verdiler. Çünkü bu mutant varlık, cezasız kalacağından emin ve Müslüman ülkelerdeki ajan rejimlerin koruması altında. Filistin yönetimi başkanı, birkaç gün önce mübarek toprak ve halkının nükbesinin nedeni olan Birleşmiş Milletler’e gidip çözüm için yalvardı.

Bütün bu suçlar, Müslüman ülkelerdeki orduların hamasetini ve kahramanlığını uyandırmak için yetmiyor mu? Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını ve Filistin halkını zulümden kurtarmak için harekete geçmeliler. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şöyle buyruğunu duymadılar mı?

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.”^{[Enfal 72]} Zincirlerinden kurtulup yaratık yerine Yaradan’a itaat etmelerinin zamanı gelmedi mi?