25 Ekim 2024 tarihinde Tayland polisi ve ordusunun Güney Tayland’da Müslüman Patani halkına karşı işlediği korkunç katliamın 20. yıldönümü anıldı. Tak Bai kasabası katliamı, 25 Ekim 2004’te Ramazan ayında meydana geldi. O gün Tayland ordusu ve yerel polis güçleri, Güney Tayland’daki Tak Bai Polis Merkezi önünde, masum erkeklerin haksız tutuklanmasını protesto eden binlerce Müslüman erkek, kadın ve çocuğa karşı şiddet kullandı. Polisin yedi sivil göstericiye ateş açması yeterince büyük bir suç değilmiş gibi, ordu 1300’den fazla erkek protestocuyu kadın ve çocuklardan ayırıp ellerini arkalarına bağladı, onları askeri kamyonlara bindirirken dövüp tekmeledi. Bir kamyona 50 oruçlu erkek, üst üste beş sıra halinde sıkıştırıldı. Bu sıkışıklık nedeniyle 78 kişi ya boğularak ya da ezilerek hayatını kaybetti. Diğer 26 askeri kamyon ise, hayatları için yalvaran Müslümanları 150 kilometre uzaklıktaki ‘Ingkayuthboriharn’ askeri kampına götürdü.

Taylandlı Müslüman kadınlar, yirmi yıl boyunca, ailelerinin erkek üyelerinin vahşice öldürülmesi nedeniyle Tayland’daki ardışık hükümetlerden adalet talep ettiler ve yetkili suçlu subayların yargılanmasını istediler. Dava dosyasının kapanmasına sadece bir gün kala 2004 katliamının sorumlusu olarak görülen eski Başbakan Thaksin Shinawatra’nın kızı ve mevcut Başbakan Yingluck Shinawatra, uzun yıllar adalet arayışında olan Müslüman kadınlardan özür diledi.

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Güney Tayland’daki Müslüman kadınlar ve çocuklar, sadece Tak Bai Katliamı’nın getirdiği acı ve zulümle değil, aynı zamanda Tayland hükümetinin 2005 yılında çıkardığı olağanüstü hal kararnamesiyle de yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu kararname, yetkililere geniş yetkiler vererek, suçsuz olduğu düşünülen insanların keyfi olarak tutuklanması, işkence yapılması ve hatta ölüm cezasına çarptırılması gibi insanlık dışı uygulamaların önünü açmıştır.

Tayland’ın güneyindeki Müslümanların, Tayland hükümetinin uyguladığı adaletsizlik ve zorlayıcı politikalardan dolayı yüreklerinde ve zihinlerinde kaynayan öfke, Tayland’daki ayrımcılığı ve zulmü uygulayan devletten bağımsız, Malay Müslümanları için ayrı bir ulus inşa etme çabasıyla hafifletilemez. Bu ulus devletin sınırlarını çizenin, sömürgeci İngiltere olduğunu bilmeliyiz. Harita üzerinde hayali çizgilerden ibaret bu devlet, İngiltere’nin ‘böl ve yönet’ politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Güney Tayland’daki Patani Müslümanlarının İslami inanç ve kültürel pratikleri, Malezya ve Endonezya’daki Müslümanların inanç ve pratikleriyle birebir aynıdır. Buna ek olarak, Batı’dan alınmış ve öykünülmüş ulusal emeller ve milliyetçilik ile ilgili olarak, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ“Bırakın onu, çünkü o çürüktür.”

لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبِيَّةٍ، وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ قَاتَلَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ، وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ مَاتَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ“Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir”

Güney Tayland’daki Patani Müslümanlarına olduğu kadar, Güneydoğu Asya’da Filipinler, Malezya, Endonezya gibi ülkelerde ve dünyanın her yerinde yaşayan Müslümanlara İslam’ın adaletini sağlayabilecek yegâne siyasi ve manevi proje, Raşidi Hilafet Devleti’dir. Nübüvvet metodu üzere Hilafet, İslami adaletin destekçisi, ümmetin gerçek koruyucusu ve savunucusu olacak; Müslümanları bölen sahte ulusal sınırları ortadan kaldırarak, tüm Müslüman ülkeleri tek bir yönetici ve tek bir bayrak altında birleştirecektir. Müslümanların kutsal değerlerini savunacak, onlara sığınak sağlayacak, ırk, renk veya memleket ayrımı yapmaksızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Çünkü bu, Allah’ın buyruğudur. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”