Cumartesi, 02 Şaban 1446 | 2025/02/01
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları

No: HT-BA-2025-MO-TR-03 H. 29 Raceb 1446
M. Çarşamba, 29 Ocak 2025

Uygurlar da Bu Ümmetin Hayırlı Evlatlarıdır, Onları da Unutmayın

Hilafet Devleti’nin yıkılışının 104. yıldönümünde, ümmetin her köşesinden zulüm haberleri gelmeye devam ediyor. Filistin’den Şam’a, Sudan’dan Mısır’a ve Çin’deki Uygur Müslümanlarının hayatlarının her alanında baskıya uğradığına dair raporlar giderek artıyor.

Çin, Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanlarına yaptığı zulmü saklamak için dünyaya kalın duvarlar örse de, o acının yankısı bazen bize kadar ulaşıyor. İbadet etmeleri yasaklanan, her adımları izlenen ve mahremiyet haklarından koparılan bu insanlar sessiz çığlıklarla varlık mücadelesi veriyor. Bu haberler, Müslümanları koruyacak bir Hilafet Devleti’ne olan ihtiyacın her geçen gün daha acil olduğunu gözler önüne seriyor.

20 Ocak’ta BBC, “Yeryüzünde cehennem: Tayland’da tutuklu Uygurların Çin’e iade edilme korkusu” başlıklı bir rapor yayımladı. Bu raporda, ülkelerindeki zulümden kaçan ancak özgürlük yerine Tayland’da tutuklanan 47 Uygur Müslüman erkeğin dramı anlatılıyor. Kaçmayı başaranlardan biri, 2015 yılından beri Türkiye’de yaşayan bir Müslüman kadındır. Onun hikayesi yürek burkuyor. Üç çocuğuyla birlikte Tayland’dan çıkıp güvenli bir yere ulaşmayı başarmış olsa da, geride bıraktığı eşi şimdi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Eşinin Çin’e iade edilmesi halinde bir daha onu asla göremeyeceğinden korkuyor.

Tayland, 2015 yılında zulümden kaçan bir grup Uygur Müslümanını Çin’e iade etti. Maskeli ve kelepçeli halde, çok sayıda Çin polisi tarafından kuşatılmış bir şekilde görüntülenen bu kişilerden daha sonra hiçbir bilgi alınamadı. Gelen haberlerde, gizli yargılamalara tabi tutuldukları ve uzun hapis cezalarına çarptırıldıkları ifade ediliyor.

Çin’de “Kur’an’ı okumak, öğretmek ya da İslam’ın hükümlerini öğrenmek,” uzun yıllar hapis cezalarına gerektiren suçlardan biri. Uygur Müslümanlarının hakları, Çin’de acımasızca çiğneniyor. Oradaki Müslüman kadınlar, feminist hareketler ve uluslararası kadın haklarını koruduğunu iddia eden CEDAW’ın kapsamı dışında. Haziran ayında Çin, 49 yaşındaki Müslüman kadın Silihan Rozi’yi, namazda okumaları için çocuklarına ve komşularına Kur’an’dan ayetler öğrettiği gerekçesiyle tutukladı. Rozi, bu gerekçeyle 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bulakso kasabasındaki Parti Komitesi’nden bir yetkili, Radio Free Asia’ya verdiği demeçte, Silihan Rozi’nin “yasal olmayan dini faaliyetleri” nedeniyle hapse atıldığını söyledi.

Çin’de kadınlar, Kur’an’dan ayetler okudukları için yıllarca hapis cezasına çarptırılıyor. Oysa bu, her insanın doğuştan sahip olduğu, yasalarla korunmuş bir haktır. Ne var ki bu yasalar, İslam ve Müslümanlara yönelik saldırılar dışında nadiren uygulanmaktadır. Müslüman erkekler de gözaltına alınıyorlar ve kaçtıkları cehenneme zorla geri gönderiliyorlar. Tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu olay karşısında, dini ibadet haklarına yönelik bu açık ihlale kimse ses çıkarmıyor. Halbuki Suriye’de mücahitlerin halka uzun yıllar zulmeden rejimi devirmesinin ardından, Batılı hükümetlerin küçük etnik grupların haklarını savunmak için nasıl harekete geçtiğine tanık olduk.

Müslümanlara karşı uluslararası baskının zirvede olduğu artık herkesin gözleri önündedir. İnsan hakları ve azınlık hakları söylemleri, Batı’nın çıkarlarına uygun olduğunda kutsadığı, aksi halde rahatlıkla ayaklar altına aldığı bir araçtan ibarettir.

Peki ya biz Müslümanlar? Düşmanlıkları ve ikiyüzlülükleri artık aşikâr. Haklarımızı tanımadıklarını, onurumuzu çiğnediklerini biliyoruz. Bütün bunlara rağmen, hâlâ onlardan bir yardım bekleyen veya bize sevgi göstereceklerini sanan bir akıllı var mı?

Uygur Müslümanları, ümmetin diğer fertleri gibi, Müslümanlara ait bir devlet kurulmadıkça ve onları savunacak bir güç ortaya çıkmadıkça, zalimlerin sofralarında yetim muamelesi görmeye devam edecektir. Bilal’in (r.a.) yürekten gelen “Ahad! Ahad!” (Allah tektir!) nidası, Ümeyye bin Halef’in elindeki kırbacı durduramadı. Ancak o kırbacı kıran, Akabe’de verilen sadakat sözü, Bedir’in gökyüzüne yükselen tekbirleri ve İslam’ın sancağını taşıyan mücahitlerin kılıçları oldu. Bu ümmetin ödediği bedeller, döktüğü gözyaşları ve zalimlerin ona reva gördüğü her zulüm, yüce İslam’ın kulesi olan Raşidi Hilafetin kurulması yolunu aydınlatan bir ışık, zalimleri yakan bir ateş olacak ve kıyamet gününe kadar üzerlerine lanet yağdıracaktır.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER