Koalisyon kuvvetlerine ait Fransız savaş uçakları, 19 Temmuz 2016 Salı günü Suriye’nin Munbiç şehrine bağlı Büyük Tokhan köyünde korkunç bir katliam işlediler. Saldırıda çoğunluğu kadın, yaşlı ve çocuk olmak üzere 200’den fazla sivil şehit oldu. Bazı aileler tamamıyla yok oldu. Çoğu yine kadın ve çocuk olmak üzere onlarca da yaralı var. Fransa’nın bu saldırısı, 18 Temmuz 2016 Pazartesi günü Amerikan savaş uçaklarının düzenlediği acımasız saldırının hemen sonrasına rastlamıştır. Amerika da benzer bir katliam işlemiş, Munbiç şehrine düzenlenen şiddetli bombardımanın ardından 20’den fazla sivil hayatını kaybetmişti. Onlarca insan da ağır yaralanmıştı. Kurbanların çoğu masum çocuk ve kadınlardı.

23 Temmuz 2016 Cumartesi günü medyanın bildirdiğine göre, Suriye rejimi ve Rusya savaş uçaklarının Suriye’nin birçok kentine özellikle Halep ve şehir semtlerine, Duma kasabasına, eş-Şeyfuniye, Reyhan, Kufr Batna ve Doğu Guta Sekba kasabalarına düzenlediği hava saldırıları sonucunda aralarında çocuklar da olmak üzere yetmiş kişi hayatını kaybetmişti. Yaralananlar da olmuş ve binalar çok büyük zarar görmüştü. Bu yüzden yaralıları ve enkaz altında kalan cesetleri kurtarmak iyice zorlaşmıştı.

8 Haziran 2016 günü uluslararası koalisyon, ABD destekli Suriye güçlerinin önümüzdeki günlerde Suriye-Türkiye sınırına yakın Munbiç kentini ele geçirebileceklerini açıklamıştı. Çünkü Munbiç kenti, IŞİD’in kalesi Rakka ile Türkiye sınırını birbirine bağlayan ana lojistik destek hattı üzerindeki konumu nedeniyle stratejik öneme haizdir. Yaklaşık 50 gün oldu ve neredeyse iki yüz bin insanın yaşadığı Munbiç şehri, uluslararası koalisyon uçakları destekli Suriye Demokratik Güçlerinin acımasız askeri saldırılarına tanık olmaktadır. İster koalisyon güçlerinin hava saldırıları ister Suriye Demokratik Güçlerinin bombardımanı isterse mayınlarla olsun saldırının başlangıcından bu yana kentte şehit düşenlerin sayısı 800’ü geçmiştir. Halk, bombardıman ve çatışmalar nedeniyle enkaz altında kalan cesetlere ulaşamıyor, ölülerini bahçelere gömüyorlar.

22 Temmuz Cuma günü uluslararası koalisyon güçleri, 3 gün önce Munbiç kentine düzenlenen hava saldırısı nedeniyle katliamda 50’nden fazla sivilin hayatını kaybettiğini itiraf etti. Peki, bu itiraf yaslı insanların acılarını dindirecek mi? Yaralılara merhem olacak mı? Hatanın itirafı bir erdemlilik mi? Kuşkusuz bu, bir suçtur, hem de nasıl bir suç! Bu güçlerin yıllarca Suriye halkına karşı işlediği suçları, tattırdıkları çeşitli acı ve zulümleri, abluka ve sürgünleri de ekleyebiliriz. Hayatta kalanlar da açlıktan ölüyorlar, kaçanlar da dalgalarla boğuşuyorlar. Ya engin denizlerde boğularak ölüyorlar ya da mülteci kamplarının sakinleri haline geliyorlar. Bu kamplarda bırakın insanı hayvan bile yaşamaz. Çünkü en basit temel ihtiyaçlardan dahi yoksundur.

Akan Müslüman kanların, dünya ülkeleri için hiçbir önemi yoktur. Hatta cani, Müslümanları gruplar halinde katlediyor. Sonra kınamak için soruşturma başlatıyor, ardından katliamları itiraf ediyor ve daha sonra da kınıyor! Çocuklarımız, kadınlarımız ve yaşlılarımızın hesabını soracak Müslümanların yöneticileri nerede? Hesapsız kitapsız sorti yapan koalisyon uçakları için askeri üsler ardına kadar açık değil mi? Katliamlar karşısında Hotel muhalefeti nerede? Hâlâ dünya terörist başı Amerika başkanlığında müzakerelerin başlamasını mı bekliyor? Ey Suriye krizinin çözümü için büyük güçlerin müdahalesini zorunlu görenler! Daha işin aslı açığa çıkmadı mı? Kimin kurban kimin de cellat olduğu belli değil mi? Çıkarlarını gerçekleştirmekten başka amacı olmayan sömürgeci güçlerden hâlâ kurtuluş mu umuyorsunuz? Bilin ki İslam’ı ve Müslümanları ortadan kaldırmak onların öncelikli hedefidir. Şüphesiz ümmetin sorunlarını bilen sadık insanlar, kurtuluş ve iyiliği sadece Şeriat ve Yüce yaratıcının onlar için seçip beğendiği İslam’dan umarlar. Yaratıcı katında dünyanın yok olması, haksız yere Müslüman kanın akıtılmasından daha ehvendir.