Sunday Telegraph’ın gazetecilik standardı, dip yapmasına rağmen hâlâ bir gazete olarak görülmesi gerçekten bir mucize. Geçen hafta gazete, tamamen şüpheci ve belirsiz bir dille bir makale yayımladı. Makalede gerçekte hiçbir bağlantısı olmadığı halde Hizb-ut Tahrir ile bir hafta önce Sri Lanka’da işlenen korkunç cinayetler arasında bağlantı olduğunu ima etmeye çalıştı.

Telgraf muhabiri, makale yayınlanmadan önce Hizb-ut Tahrir / Britanya ile irtibata geçti ve Abdül Latif Cemal Muhammed adlı kişi ile Hizb-ut Tahrir arasında bir bağlantının olup olmadığını sordu. Biz de aşağıdaki açıklama ile yanıt verdik.

Hizb-ut Tahrir / Britanya, Abdül Latif Cemal Muhammed’i tanımıyor. Partiyle hiçbir ilişkisi yoktur.

Fazla söze gerek yok. Biz, bireylerin, grupların ya da askerlerin bir ülkede işlediği vicdansız cinayetleri kınıyoruz. İslam Şeriatı, geçen hafta Sri Lanka’da olduğu gibi işlenen bu tür cinayetleri caiz görmez. İnsanları sömürgeci kapitalist ülkelerin yarattığı riskli dünyayı görmeye çağırıyoruz. Tüm dünyanın Nübüvvet metodu üzere Hilafeti mevcut kapitalist hegemonyanın sefaleti için gerçek bir alternatif olarak görmesi gerektiğine inanıyoruz. Böyle bir devleti kurmak için sivillere karşı şiddet kullananların Peygamberin metodunu izlemediklerini ve ciddi şekilde yanlış yaptıklarını söylüyoruz.

Bunun üzerine muhabir, çaresizlikten iddiasını destekleyemedi ve “Saldırganın, Hizb-ut Tahrir üyelerinin verdiği bir panele izleyici olarak dahi katılmadığından emin misiniz?” diye gülünç bir soru sordu.

Rusya Büyükelçiliği’nde verilen resepsiyona katılan bütün politikacılar, Rus casusu olarak kabul edilebilir mi? Vegan diyeti yapan biri, gelecekte bir hayvan hakları teröristi olarak nitelendirilebilir mi?

Her kim Hizb-ut Tahrir’in konferansına katılırsa, o konferansta kitabımızda yer alan düşünce ve fikirleri duyacaktır. Kitaplarımızda sivillere yönelik saldırılara teşvik edildiği görülemez. Aksine Müslümanları, evrendeki hemen hemen herkes için hayatı yaşanmaz hale getiren seküler kapitalist elitin sömürge hegemonyasına son vermek için politik mücadeleye çağırır.

Makale haberden ziyade tamamı doğrulanmamış iddialara ve apaçık yalanlara dayanmaktadır. Örneğin BBC Newsnight’ın, 2003’te Kingston Üniversitesi’nde Hizb-ut Tahrir aktivistlerinin “İstişhadi eylemlere ve Müslümanları Yahudileri öldürmeye çağırdığını” iddiası gibi. BBC, iddiada bulunmak bir yana Hizb-ut Tahrir’in 66 yıllık tarihinde bunun partinin hiçbir yayınında yer almadığını söylemedi. Siyonist devlet tarafından günlük Müslümanlara saldırıda bulunulan işgal altındaki Filistin’de bile Hizb-ut Tahrir’in sivillere yönelik saldırıya teşvik ettiği söylenemez.

Times gazetesi, Telegraph gazetesinin makalesine yönelik reaksiyonumuzdan ötürü Hizb-ut Tahrir / Britanya ile temasa geçti. Biz de şöyle yanıt verdik:

Umarım makalenizde, Sunday Telegraph gazetesinin makalesinde yer alan korkunç gazetecilik standardını da ele alırsınız. Amaç Hizb-ut Tahrir’e kasten iftira atmak değilse, spekülasyon, kuşkuculuk ve varsayım nasıl ciddi bir haber niteliği taşıyabilir? Sadece bu da değil, sözde “konveyör bant teorisinin” hiç güvenirlilik ve akademik temeli yoktur, tamamen saçmalıktır. Hizb-ut Tahrir’in sömürgecilik ve zorbalığa karşı çıkmasının ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasına yönelik çağrısının, partinin barışçıl ve politik metodunu yıllarca etüt etmiş kişiler şöyle dursun, bu tür fikirlerle temasa geçmiş “bireylerini şiddete yönelttiğini” öne sürmek tamamen asılsızdır. Telegraph gazetesi bunu çok iyi biliyor. Konveyör bant teorisinin yanlışlığı ile ilgili rapor, hâlâ internet sitesinde mevcuttur.