Korona virüs pandemisine yanıt vermek, her düzeyde çalışan ve tüm insanların refahını birincil öncelik olarak gören kapsamlı bir hizmet sistemini gerektiriyor. İslam yaşam tarzı, halkın işlerini mükemmel şekilde güder, inancı ve değerleri gütmeye dayalıdır.

İnsanlığa gönderilen son Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

أَلاَ كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ فَالأَمِيرُ الَّذِى عَلَى النَّاسِ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالرَّجُلُ رَاعٍ عَلَى أَهْلِ بَيْتِهِ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْهُمْ وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ عَلَى بَيْتِ بَعْلِهَا وَوَلَدِهِ وَهِىَ مَسْئُولَةٌ عَنْهُمْ وَالْعَبْدُ رَاعٍ عَلَى مَالِ سَيِّدِهِ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْهُ أَلاَ فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”

Bu hastalığın yayılmasının önlenmesine yardımcı olmak, Kıyamet günü tüm insanlığa tanıklık edecek olan İslam ümmetinin şeri bir sorumluluğudur ve bu hastalığı bitirmek için herkes elinden geleni yapmalıdır.

Hastalığın yayılmasını durdurmayı amaçlayan uzmanların tavsiyesi ciddiye alınmalı, buna göre hareket edilmeli, zira pandeminin her eve girmesi durumunda Allah korusun çok fazla kayıplara yol açacaktır.

Bu nedenle aşağıdaki konuların ciddiye alınması gerektiğini düşünüyoruz:

1- Ellerin düzenli bir şekilde yıkanması, elleri yıkamadan önce yüz, ağız veya gözlere dokunmamak, hastalardan ya da öksürük veya yüksek ateş gibi hastalık belirtileri olanlardan uzak durmak gibi sağlık kurallarına uyma gerekliliği. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لاَ تُورِدُوا المُمْرِضَ عَلَى المُصِحِّ “Hasta kişi, sağlıklı kişinin yanına girmesin.” Ve

فِرَّ مِنَ الْمَجْذُومِ فِرَارَكَ مِنَ الْأَسَدِ “Cüzzamlıdan, aslandan kaçar gibi kaçın.”

2- Özellikle çocuklar, yaşlılar ve sağlık sorunları olanlar, mümkün olduğunca evde kalmalı. İşe gitmek zorunda olanlar, hastalığın yayılmasını veya yakalanmasını önlemek için izolasyon ve sanitasyon prosedürlerine uymalı. Aileye enfekte etmemek için yanlarına girmeden önce eller düzgün bir şekilde yıkamalı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ “Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.”

3- Mümkün olduğunca toplu yerlerden uzak durmalı, iptal edilebilecek tüm faaliyetleri iptal etmeli.

4- Mümkün olduğunca sarılma ve tokalaşma gibi yakın temastan kaçınmalı.

5- Hastalıklı ya da semptomları olanlar karantinaya alınmalı ve karantinaya uymalı.

6- Gerekmedikçe seyahat etmemeli, seyahat etmek gerekirse gerekli önlemleri almalı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِذَا سَمِعْتُمْ بِالطَّاعُونِ بِأَرْضٍ فَلاَ تَدْخُلُوهَا، وَإِذَا وَقَعَ بِأَرْضٍ وَأَنْتُمْ بِهَا فَلاَ تَخْرُجُوا مِنْهَا “Bir yerde veba hastalığı çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız.”

Aişe Radiyallahu Anha, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e vebadan sordum da bana şöyle cevap verdi:

أَنَّهُ كَانَ عَذَابًا يَبْعَثُهُ اللَّهُ عَلَى مَنْ يَشَاءُ، فَجَعَلَهُ اللَّهُ رَحْمَةً لِلْمُؤْمِنِينَ، فَلَيْسَ مِنْ عَبْدٍ يَقَعُ الطَّاعُونُ، فَيَمْكُثُ فِي بَلَدِهِ صَابِرًا، يَعْلَمُ أَنَّهُ لَنْ يُصِيبَهُ إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَهُ، إِلَّا كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِ الشَّهِيدِ   “Taun (veba), şüphesiz bir azaptır; Allah dilediği kuluna gönderir. Yine muhakkak ki, Allah, taunu müminler hakkında şehadet vesilesi kılmıştır. Bir yerde taun zuhur eder de orada bulunan bir mümin, sabrederek, sevap umarak, bu taun yalnız Allah’ın takdir ettiği kimseye isabet eder, kanaatini besleyerek- bulunduğu şehirde kalırsa, muhakkak Allah ona şehit ecrinin misli sevap takdir eder.”

7- Yarattıkları korku ve olumsuz sonuçları nedeniyle söylentiler ve güvenilmez haberler yaymaktan kaçınmalı.

8- Deneyim ve yetenekli kişiler, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeli.

İslam ümmeti, bu salgına maruz kaldığında Allah’a tevekkül etmeli, gerekli önlemleri almalı, Allah’la olan bağını güçlendirmeli, O’na güvenmeli, bağışlanmasını istemeli ve musibet anında mümine sabırlı olmayı telkin eden İslam akidesi kavramlarına sımsıkı sarılmalıdır. Hastalık, inananların imanını sınamak için Allah’ın bir emridir. Umarız ki bu bir azabı olmaz. Bu hastalık, insanları Allah’tan mağfiret dilemeye, iyi işler yapmaya ve tedavisini aramaya çağırıyor. Bilinmelidir ki Allah’tan başka kimse iyileştiremez.

Tıpkı virüs gibi kapitalistlerin açgözlülüğü de sınır tanımıyor. Bugün önde gelen kapitalist devletler, insanlığı birçok kez yıkımın eşiğine getirdi. Kar için her şeyi istismar ederler. İnsanların sağlığını düşünmezler ya da bu gibi hastalığa hazırlıklı olunup olunmadığını bakmazlar. Dahası tüm dünya ekonomisini muazzam bir borç üzerine inşa ettiler, bu da onu her an çökebilecek kadar kırılgan hale getirdi. Sundukları tek çözüm daha fazla borçlanmak. Bu ise sadece kaçınılmaz çarpışmayı geciktirecek ve bu süreçte çarpışmanın boyutunu iki katına çıkaracaktır.

Tüm insanlık, bu pandemi ile karşı karşıya ve insanların işlerini güden gerçek bir devlete gereksinim var. Sadece materyalizm ve kara önem veren değil, insanlığa değer veren bir devlete ihtiyacımız var. İnsanlık, hastalığı öncelikle insani bir mesele olarak ele alan ve ekonomik bir sorun olarak görmeyen bir Halifeye ihtiyaç duyuyor. Dünya, bizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için yeni bir küresel liderliğe gerek duyuyor.