21 Ekim 2023 Cumartesi günü Londra’daki Mısır ve Türkiye elçilikleri önünde gerçekleşen gösterilerde Müslüman ordularına, şeri hükümler doğrultusunda Gazze halkını kurtarmak için askeri müdahalede bulunma çağrısında bulunuldu.

Bu gösteriler ve aynı gün yüzbinlerce kişinin katıldığı katliam karşıtı gösterileri, Filistin ile eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma içerisinde olunduğunu gösterdi ve yüksek sesle “cihat” çağrısı yapıldı.

Büyükelçilik önünde düzenlenen protestolar sırasında herhangi bir suç işlenmediğine dair polisin bildirdiği kanaat, Gazze’deki katliamların provokatörleri olan ve Siyonist işgal otoritesinin “mutlak” olarak “kendini savunma” hakkının olduğunu defalarca vurgulayan İngiliz hükümeti bakanlarını pek memnun etmedi.

Bütün bunlar dikkatleri Gazze’de soykırım ve etnik temizlikle karşı karşıya kalan Filistin halkının süregelen kötü durumundan uzaklaştırıyor.

Hizb-ut Tahrir / Britanya, şeri hükümlere göre Gazze halkının kurtarılması için Müslüman ordularına müdahale çağrısında bulunmaya yılmadan devam edecektir. Bireyler ya da milislerin eylemleriyle bu sorun çözülmez ve zaten bizim çağrımız da bu yönde değildir. Dahası, İngiliz politikacıların ve medyasının yaptığı gibi, çağrımızın Yahudi karşıtı veya Yahudi inancına mensup bireylere yönelik bir tehdit olduğunu ima etmek hem sahtekarlık hem de samimiyetsizliktir. Biz Filistin’de soykırım yapan Siyonist askeri işgale karşı bir çağrı yapıyoruz.

Sivil halka yönelik bu devlet terörü kesinlikle bir savaş suçudur. Onun için bu soykırımın durdurulması ve halkın kurtarılması için komşu ülkelerin askeri müdahalede bulunması kaçınılmazdır ve bir zorunluluktur. Bu, çoğu insanın, özellikle de Müslüman dünyasının ortak hissiyatıdır. Hükümetlerinin körü körüne Biden, Blinken ve Sunak’ın talimatlarını takip ettiklerini, bu yüzden hiçbir şey yapmadıklarını düşünüyorlar.

İngiliz hükümeti ve onun seçkin paydaşları, Filistin halkına yönelik bu katliama ve etnik temizliğe askeri, moral, siyasi ve ekonomik destek verdikleri için alenen yerilmeyi hak ediyorlar.