Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: ISu2013BAu20132012u2013RSYu2013TRu20130003 H. 19 Cumâde’s Sânî 1433
M. Çarşamba, 09 May 2012

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / İskandinavya'dan, Danimarka Entegrasyon Bakanı Karen Hecierop'a Açık Bir Mektup

Bakanlığınız, iki gün önce ülkedeki siyasî aşırılık hakkında iki rapor yayınlamış olup bunlardan birinin içerisine, siyasi hedeflerini gerçekleştirmek için "şiddeti" araç olarak kullanan sağcı, solcu ve diğer örgütlerin arasına Hizb-ut Tahrir'in ismi de eklenmiştir. Binaenaleyh aşağıdaki hususları açıklarız:

Hizb-ut Tahrir, küresel siyasî bir hizib olup İslam dünyasında yeniden İslamî Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışmaktadır. Zira insanlar, mevcut otoriter rejimleri ortadan kaldırıp bunları, kanaatleri ve değerleriyle örtüşen adil İslam sistemleriyle değiştirmeyi arzulamaktadırlar. Batı'ya gelince; hizib, sadece Müslümanların kimliklerini korumayı hedeflemekte ve ekonomik, siyasî, içtimaî ve önemli çevresel sorunlara neden olan kapitalizmin alternatifi olması itibarıyla da İslam akidesi ile onun nizamlarına çağırmaktadır.

Hizb-ut Tahrir, yarım yüzyılı aşkın bir zaman önce kurulmuş olup hizbin, hedefini gerçekleştirmek için siyasî ve fikrî amellerle sınırlı kaldığı dünyaca bilinmektedir. Diğer raporlar ve çalışmalar gibi söz konusu olan rapor da, hizbin hedefini gerçekleştirmek için barışçıllığın dışında hiçbir bir aracı kullanmadığını vurgulamaktadır. Şimdi bizler soruyoruz; Hizb-ut Tahrir ve İslam'a ve Hilafet'e davet eden diğer Müslümanlar gibi şiddete başvurmayan isimler, güvenlik olarak bir tehdit oluşturan ve hedeflerini gerçekleştirmek için "şiddeti" bir araç olarak kullanan örgütlerin çalışmalarının arasına neden eklenmiştir acaba? Yoksa buna, İslam düşmanı siyasi ajandalara bir hizmet yada siyasal İslam olarak adlandırılan hususa bir sınırlama olarak mı itibar edilmelidir?

Rapor, hizbin üyeleri ile "terörist" olarak suçlanan kişiler arasında geçen bağlantıların varlığına dikkat çekmektedir. Halbuki sizin gibiler, hizbin, aralarında kendi maslahatlarını gerçekleştirmek ve etkileşim kurmak için çaba gösteren Müslüman toplumla birlikte çalışması, bütün Müslümanların bizimle irtibat kurmasını doğal hale getiren bir mesele olduğunu bilmiyor mu? Bu gibi şey, ister hizibten isterse bir başkasından kaynaklanmış olsun fark etmez. Zira İskandinavya parlamentolarındaki birçok partiler, solcu yada aşırı sağcı örgütlere mensup olan kişilerle geçmeyen yakın bağlantılarının varlığından dolayı suçlu bir hale gelmiştir. Ayrıca Oslo bombacısı ile bazı partileriniz arasındaki ilişki, bilinmeyen bir meseleyle mi ilgilidir acaba! Hatta bizler, parlamentonuzdaki bazı üyelerin, dahası bir önceki hükümetin bakanlarının aşırı sağcılarla birlikte geçen yıl Hizb-ut Tahrir'e karşı yapılan gösteriye katıldıklarını bilmediğinize de inanmıyoruz!!

Sonra rapor, Hizb-ut Tahrir'in demokrasiyi, kapitalizmi ve Batı politikacılarını eleştiren görüşlerine değinmemekte, bilakis bu görüşlerin (anti-demokratik çevreler ile şiddeti güçlendiren çevreler) arasındaki ortak bir çalışma olduğunu söylemekle yetinmektedir. Oysa bakanlarınızın görevi, bununla sanki bir güvenlik sorunuymuş ilgilenmek, ardından bu siyasî görüşleri çarpıtmak ve bunları şiddetin kaynağı olarak lekelemek yerine bu somut eleştirilerin içeriğiyle ilgilenmek değil midir?

Gerçekten sizler, (siyasî aşırılığın) sebeplerini araştırmak istiyorsanız bu, halklara zulmeden ve masum canları yok eden zalim Batılı politikaların üzerinde durmanızı gerektirmektedir. Şimdi sizlere, bu politikaların küçük bir listesini sunuyoruz:

1- Bazı Batılı politikacıların, yabancı düşmanlığı politikaları ve demagojik konuşmaları, Batı'daki Müslümanların güvenlik olarak tehlike oluşturduğunu ifade eden vehimlerin üretilmesinin ardından İslamofobi olgusu ile aşırı sağcılık olgusunu güçlendiren bir husustur.

2- İslamî değerlerini ve kimliklerini koruma haklarına karşı çıkan Batı'daki Müslümanların entegrasyonu politikaları.

3- Müslümanların topraklarının işgal edilmesi, masumların yerlerinden edilmesi ve "demokrasinin yayılması" adı altında sivillerin kitlesel olarak öldürülmesi, pratik olarak şu anda Irak ve Afganistan'da olduğu gibi Batı nüfuzunu pekiştirmek gayesiyle ajan ve fasit rejimlerin inşa edilmesi anlamına gelmektedir.

4- Batılı hükümetlerin, zulüm ve baskı yoluyla insanlara acı veren İslam dünyasındaki birçok diktatör rejimlere destek vermesi. Nitekim bizler sizlerin, Danimarka politikacıları ile istihbaratının, dahası bizzat kraliyet ailesinin Kaddafi, Mübarek ve benzerleri gibi diktatör yöneticilerle olan ilişkilerini bilmediğinizi sanmıyoruz.

5- Batılı hükümetlerin, saldırılarda bulunmalarına ve defalarca masumları katletmelerine rağmen Filistin'deki işgalci Yahudilere destek vermesi.

6- Batılı elitlerin çıkarlarını korumak ve İslam Devleti'nin kurulmasını engellemek gayesiyle Arap Baharı ayaklanmalarını çevreleme girişimleri.

7- Sermaye sahipleri ile elitlerin çıkarlarına hizmet eden ve kapitalizmin altında yoksullukları gittikçe artan çoğunluğun pahasına onların ayaklanmaları istismar etmelerine imkan veren kapitalist ekonomik politikaların tatbikinde ısrarcı olunması.

Sonuç olarak bizler, hem sizleri hem de politikacı ve medyacıları sorumluluk almaya ve gerçekten "siyasî aşırılıkla" ilgilenmek istiyorsanız yukarıda sözü geçen politikalara karşı koymaya çağırırız. Bizler biliyoruz ki; birçok politikacı ve medyacılar, bireysel yada sömürgeci ajandaları gerçekleştirmek, Batı'nın kültürel hegemonyasını dayatmak ve kapitalizm ideolojisini korumak gayesiyle İslam düşmanlığını körüklemektedirler. Hatta bu, topluma, dahası tüm dünyaya yansıyan korkunç sonuçlara yol açsa bile.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER