Eşit Muamele Kurulu’nun 27 Nisan 2017 tarihli ilkesel kararına göre Danimarka kolejlerinin, okul meydanlarında aldığı namaz yasağı, eşit muamele ilkesinin ihlali sayılmaz. Olayın arka planına gelince, Frederiksberg TEC Eğitim Kurumu Ørsted Gymnasium bölümü öğrencisi Müslüman bir genç, okul meydanlarında namaz kılmak dâhil okul yönetiminin aldığı “dini ritüeller”yasağının ardından Eşit Muamele Kurulu’na bir şikâyet dilekçesi sunmuştu.

TEC Müdürü Lone Hansen, karar sonrası TV2’ye yaptığı açıklamada, “Onayladığımız için memnunum. Kurul kabullerine göre içtüzüğün amacı, güvenliği sağlamak, çeşitlilik ve ferahlığı temin etmektir.” Yasağı haklı göstermek için 2017 Mart’ta Hansen şunları söylemişti: “Bu özel bir durumdur. Biz, belirli dini ahlaki kuralların uygulanmasına ya da dayatılmasına izin vermeyiz. Aynı zamanda dini ritüellere de izin vermeyeceğimiz. Ritüeller, dini uygulamanın en doğru yolunun bu olduğunu başkalarına göstermenin bir çabasıdır.”

Bu, bu yılın başlarında Sosyal Demokrat Parti tarafından dillendirilen sahte argümana ne kadar çok benziyor. SDP, ülkenin eğitim kurumlarında namazın topyekûn yasaklanmasına ilişkin Danimarka Halk Partisi tarafından sunulan yasa tasarısını desteklediğini ifade etmişti. Politikacıların teşviki ve şimdi de yetkililerin onayı ile Müslüman öğrencilerin “güvenlik”, “çeşitlilik” ve “refah” adına inançlarının temel unsurlarını uygulamaları yasaklandı. Bunun üzerine alelacele kurumlar, “dini tarafsızlık” duyurusunda bulundular. Bu duyurumda bulunan yerlerin büyük çoğunluğu, Müslüman öğrencilerin olduğu kuruluşlardır. Buna hiç şaşırmadık, zira bu öğrencilerin İslam’ı yaşamalarına şüpheyle bakılıyor. Bu şüpheler yersiz, güvenlik ve eğitim kurumları için bir tehdit oluşturduğu algısı temelsizdir. Cinsel ve ahlaksız davranışlar konusunda okullar, büyük sosyal baskı altında. Görünüşe göre bu davranışlar, sağlıklı laik eğitim sisteminin bir parçası olarak kabul ediliyor ve okullar bilerek kolaylaştırıyorlar.

Bu çirkin ikiyüzlülük ve Müslümanlara karşı sergilenen yersiz şüphecilik ne yazık ki yeni değil. Ancak bu sınırlamalar, bu ülkedeki Müslümanların özellikle Müslüman gençliğin zoraki asimilasyonu için sürekli kurumsallaşmış çabalara itiyor. Öte yandan giderek artan yasaklar ve baskılar, Müslümanları İslami kimlik ve değerlerinden arındırmak için yıllardır ortaya konulan girişimin başarısız olduğunun bir göstergesidir. Bu son umutsuzca önlemler de başarısız olmaya mahkûmdur.

Eğitim kurumlarına gelince, en azından güvenilirliklerini korumak adına açıkça Müslüman öğrencilere şöyle diyebilirler: “İslam’ı okul kapılarında bırakın!” Danimarka’nın açık toplum ve hoşgörü miti derin yara almışken Müslüman kardeş ve bacılarımıza diyoruz ki, İslami kimliklerinizi koruyun, beş vakit namaz farzınızı yerine getirin ve İslam’ın diğer yükümlülüklerine de uygun hareket edin.