Mısır ordusu, Kahire'nin en-Nahda ve Rabiat'ul Adeviye meydanında ordu tarafından görevinden uzaklaştırılan Muhammed Mursi'yi destekleyen ve görevine geri döndürülmesini isteyen göstericilere yönelik infazlarda bulundu. 14 Ağustos 2013 tarihinde Mısır ordusunun bütün vahşetiyle göstericilere ateş etmesi sonucunda yüzlerce kişi öldü ve binlercesi yaralandı. Hükümetin açıklamalarına göre öldürülenlerin sayısı sadece yüz kişi idi. Müslüman Kardeşler ise öldürülenlerin sayısının üç bini bulduğunu, yaralıların sayısının ise on binleri bulduğunu söyledi.

Şüphesiz ki bu saldırılar Mısır'daki askeri kuvvetlerin, Mısır halkını en güzel bir şekilde koruması gerekirken, halkına karşı katliamları işleyebilecek bir durumda olduğunu açıkça göstermektedir. Evet, her ne kadar ABD resmi olarak bu katliamları kınadı ise de vakıa fiilin bizzat Amerika'nın desteği ve yönlendirmesi ile olduğuna delalet etmektedir. Zira Amerika, Cemal Abdünnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek döneminden bu yana Mısır'daki askeri kuvvetleri desteklemektedir. Otuz yıldan bu yana Amerika Mısır'a askeri yardımlarda bulunmaktadır. Mısır, Yahudi varlığından sonra Amerika tarafından desteklenen en büyük devlettir. F-16 savaş uçakları ve askeri eğitimin de içinde yer aldığı savaş hazırlıklarını sunmaktadır. Mısır ordusundaki subaylardan her yıl beş yüzden fazla kişi, Amerikan Yüksek Askeri eğitiminde yüksek lisans diploması almaktadır. Hatta Mursi'ye deviren ordu komutanı Pennsylvania'daki Amerikan Askeri Savaş Akademisi'nden (US Army War College) mezundur.

Bu konumuyla Amerika, bütün açıklığıyla münafıklığını göstermektedir. Zira Amerika, silahlı kuvvetler tarafından Mısır halkına karşı yapılan katliama karşı olduğunu söylerken, aynı zamanda Mursi'nin görevinden alınmasının bir askeri darbe olduğu açıklamasını yapmamıştır. Daha doğrusu Amerika, ordu tarafından oluşturulan yeni yönetimle ilişkilerini koruyacağını tekit etmiştir.

Amerikan egemenliği ve Mısır ordusu üzerindeki hegemonyasının gücü, Mısır ordusunun Mursi'yi görevinden uzaklaştırması ve göstericilere karşı katliamlar yapmasının Amerika'nın desteği ve alkışlaması ile olduğunu tekit etmektedir. Bu durum Amerika için yeni de değildir, garip de değildir. Çıkarlarını korumaya devam ettikleri müddetçe Amerika, tagût yöneticileri desteklediği gibi Sisi'yi de desteklemeyi bırakmayacaktır.

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir / Endonezya, Cakarta'daki Mısır sefareti önünde ve büyük şehirlerde şu açıklamaları yapacaktır.

1- Hizb-ut Tahrir, silahlı kuvvetler tarafından Mısır halkına karşı işlenen katliamları kınar. Bu fiil, asıl görevi halkını korumak olan akıl sahibi bir ordunun yapacağı iş olmadığı gibi kesinlikle de İslam'a muhaliftir. Çünkü bir nefsin bir başka nefsi öldürmesi bütün insanları öldürmesi gibidir.

2-  Hizb-ut Tahrir, bir taraftan demokrasiye çağrı yapan, diğer taraftan demokratik seçimle gelen Mursi'yi deviren orduyu destekleyen, bir diğer taraftan da insan haklarına çağrıda bulunan, yine bir başka yönden de halkından binlerce insana karşı katliamlar işleyen Mısır askeri kuvvetlerini destekleyen Batılı ülkelerin münafıklığını kınar.

3-  Hizb-ut Tahrir, İslam ümmetinin tümünü İslam şeriatının tatbik edilmesine ve Hilafetin ikamesine çağırmaktadır. Çünkü İslam'ın izzetini ve zaferini döndürecek odur. Hizb-ut Tahrir, Medine-i Münevvere'de ilk İslam devletini kurduğunda olduğu gibi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yoluyla çalışmaya çağırmaktadır. İslam ümmetinin üzerine düşen görev, Batının dayattığı demokrasiyi reddetmek ve terk etmektir. Çünkü demokrasi ancak onların çıkarlarını gerçekleştirmek için vardır. Cezayir'de İslami Selamet Cephesi, Türkiye'de Erbakan ve bugün Mısır'da yaşananlarda olduğu gibi Batının devirdiği demokrasi yoluyla hangi İslami parti yönetime gelebilmiştir. Batının türküsünü söylediği demokrasi türküsü, ancak yalan ve tuzaktır. Amerika ve Batı, demokratik yolla seçilmiş olsa dahi sömürgeciliğine ve çıkarlarına muhalif olan herkesi vuracaktır.

Muhammed İsmâîl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Endonezya Resmi Sözcüsü