Filistin Yönetimi, Filistin halkı ve dinine açık bir savaş yürütmek için kolluk kuvvetlerini seferber etti. Cuma namazı kılınmasını yasaklamak için Şebbiha ve güvenlik güçlerini harekete geçirdi. Camilerin açılması ve Cuma namazı kılınması çağrılarının ardından Kalkilya, Tulkarem ve Beytüllahim kentlerinde dava erlerine gece yarısı önleyici tutuklama kampanyaları başlattı. Bazı vaizleri ve müderrisleri tutukladı ve daha sonra camileri kapattı ve bazı camileri güvenlik kışlalarına dönüştürdü. Bununla da yetinmeyerek, zulmüne, zorbalığına boyun eğmeyen, camilerde ve meydanlarda Cuma namazı kılan insanlara coplarla saldırdı, göz yaşartıcı gaz bombası attı, namazdan vazgeçirmeye veya namaz kıldıkları için cezalandırmaya çalıştı. Ayrıca, bu basın açıklamasının hazırlandığı ana kadar, namazdan sonra birçok kişiyi tutukladı.

Filistin yönetimi, kuzeyden güneye Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde bu suçları işliyor. Otorite, Allah’ın ritüellerinden olan Cuma namazını yasaklamak için çılgınca bir kampanya yürütüyor. İslam’a, Allah’ın evlerine ve Filistin halkına savaş açmış durumunda. Tüm enerjisini ekonomi ve eğitimi yok etmek için harcadı, insanları terörize etti, Korona salgını ile mücadele bahanesiyle halkı aç bıraktı. Bankalar, marketler ve kurumlar açık olmasına rağmen okullar ve camiler hala kapalı!

Mübarek toprak halkının bu güçlü ve kutlu eylemi, birçok cami ve meydanda namaz kılması, İslam dinine olan düşkünlüğünü, camileri ve ritüelleri savunma hevesini kanıtlıyor. Nasıl savunmasın ki? Ribat halkıdır, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in övgüsüne nail olmuş, Mescidi Aksa’da ve El Halil’deki İbrahimi caminde her zaman Yahudi varlığını geri püskürtmüştür. Dinini ve kutsallarını ölümüne savunmuştur, saygısızlık etmeye çalışanlar karşısında patlayan bir volkan gibi şaha kalkmıştır. Filistin halkı, otoritenin, finansörlerinin, kötü niyetli derneklerin ve ahlaksız organlarının iğrençliğinden arındırmak için Nebi Musa Makamı Külliye’sine akın etmiştir. Orada namaz kıldılar, tüm şehir ve bölgelerden gelenler oldu, Cuma namazını eda ettiler.

Filistin halkının bu hareketi, kutlu, kararlı, güçlü, otorite ve arkasındakileri öfkelendiren etkili bir harekettir, yönetim ve baskıcı aygıtının, kuduz tepkisine neden olmuştur. Yönetimin barbarca eylemi ve tükenmişliği, halkın bu hareketinin büyüklüğünün ve etkisinin bir kanıtıdır. İslam’la, Allah’ın camileriyle ve dava erleriyle mücadele bu otoritenin görevi haline gelmiştir.

Filistin halkının bu kutlu hareketi, giderek gücünü artırmak ve suç çetesine meydan okumak zorundadır. Camiler açılmalı, yönetime rağmen cemaat namazı kılmalıdır. Yönetim ve efendilerinin camileri terk edilmiş yerlere ya da sefahat ve çılgınlık mekânlarına dönüştürme planları başarısız olacaktır.

Bu küstahlığı ile otorite ulaşılması zor yüksekliğe erişti, layık olmadığı bir kavgaya tutuştu. Şunu unutuyor, namaz ve camiler, müminler ve Filistin halkı katında varlık yokluk meselesidir. Bariz ve köhne eylemleri nedeniyle dünyada hüsrana, ahirette ise büyük bir azaba maruz kalacaktır. Cuma ve cemaat namazı ve camilerin açılması ile ilgili olarak yönetim ve kuyrukları ve arkasındakiler bilsin ki, Allah’ın yardımıyla biz ve tüm samimi Filistin halkı, açılması için mücadele edeceğiz. Yeniden oraları halkıyla, Allah’ın zikriyle, namazın edasıyla, iyiliğin emredilmesi ve kötülüğün yasaklanmasıyla, hainler ve ajanlarının deşifre edilmesiyle mamur yerler haline getirmek için savaşacağız.

Sonuç olarak, otorite adaletsizlik ve tiranlıkta çok ileri gitti. Bu, korkunçtur ve dehşet vericidir. Filistin’deki namaz kılanlara karşı yapılan bu saldırılar ve tutuklamalar, adaletsizlik ve zulümde derinleşmektir. Ümmetin zalimlere karşı gelmesi için bir yakıt olacaktır. Öyle bir gün gelecektir ki, yönetim kendisini savunacak ya da kendisine nazik davranacak birilerini bulamayacaktır. Şuan kendisini ümmetin gazabından koruyan birilerini bulsa da, er ya da geç Allah’ın gazabından ve öfkesinden koruyacak kimseleri bulamayacaktır. Allah’ın dini ve evleriyle mücadele emirlerini yerine getiren otoritenin elemanları, Müntekim ve Cebbar karşısında kendilerini savunacak kimseleri bulamayacaklardır. Otorite onlardan hızla uzaklaşacaktır. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَٰلِكَ يُرِيهِمُ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. Uyanlar: “Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak” derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır.”^{[Bakara 166-167]} Eğer Allah’ın evleri ve ritüelleri ile mücadeleleri konusunda tövbe etmezlerse, akıbetleri otoritenin akıbeti gibi olacak, dünyada hüsrana uğrayacaklardır. Ahiret azabı ise, daha şiddetli ve kalıcıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُولَٰئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” ^{[Bakara 114]}