Gaspçı Yahudi varlığı ile Mısır destekli direniş grupları arasında varılan ateşkes anlaşmasının Cuma günü saat 2’de yürürlüğe girmesiyle birlikte Gazze Şeridi, Batı Şeria ve işgal altındaki iç kesimlerde büyük çaplı kutlamalar gerçekleşti. Gazze Şeridi’ne 11 gün süren acımasız saldırının ardından direniş gruplarının “yenilmez orduya” karşı zafer elde etmesinin sevinci yaşandı. Hükümet istatistiklerine göre Gazze Şeridi’ne düzenlenen saldırıda, 232’den fazla kişi hayatını kaybetti, 1.900 kişi yaralandı, 1.447 konut tamamen yıkıldı, 13.000 konut ise kısmen hasar gördü.

Yahudi varlığı, içine düştüğü büyük çıkmazın farkına vardıktan sonra Gazze Şeridi’ne saldırısını durdurdu. Devletlerin ya da Yahudi varlığının olanaklarıyla karşılaştırılamayan mütevazı olanaklara sahip az bir mümin grup, saldırı süresi boyunca işgale zarar verdi ve varlığını felç etti. İşgal, saldırganlığının Filistin’i birer birer nasıl uyandırdığına tanık oldu. Filistin halkı Ümmü’l-Fahm, Baqa al-Gharbiyye, El Müselles, Lod, Ramla, Hayfa, Akka, Kudüs ve diğer Batı Şeria şehirlerinde kalabalıklar halinde dışarı çıktılar. İşgal, olayların İslam ümmetini nasıl uyandırdığını gördü. Ümmet, Filistin’e yardımın önünde duran engellerin ve barikatların kaldırılması talebiyle sokaklara döküldü. Tüm Müslüman ülkelerde özellikle Ürdün, Lübnan ve Irak gibi komşu ülkelerde kalabalıklar, Mescid-i Aksa’ya yürüme çağrısında bulundu. Mübarek toprağın kurtarılması için cihat ve savaş çağrısı yaptı.

Bütün bunlar, Amerika’yı, Müslümanların ajan yöneticilerinin ayaklarının altından toprağın kaydığını gördükten sonra Yahudi varlığının saldırganlığını durdurmak için harekete geçmeye mecbur etti. Yahudi varlığının bekçiliğini yapan hain yöneticilerin kalbini, ümmetin tahtlarına yönelmesi ve tahtlarını devirmesi korkusu saldı.

Son olaylar, Yahudi varlığın kırılganlığını ve ordusunun aşırı zayıflığını doğruladı. Zira az bir grup, onu felç etti. Ümmetin orduları birleşse acaba nasıl olur? Olaylar, işgali koruyan ve ömrünü uzatan şeyin, ümmeti ve ordularını Filistin ve Mescid-i Aksa’ya yardımdan alıkoyan Müslümanların ajan yöneticileri olduğunu bir kez daha teyit etti. Harekete geçen yöneticiler, sadece Yahudi varlığını savunmak ve tahtlarını korumak için harekete geçiyorlar. Bu olaylar dünyaya Müslümanların Filistin’i kurtarmak ve mübarek Mescid-i Aksa’da namaz kılmak için orduların seferber olacağı günü hasretle beklediklerini, yöneticilerin, güvenlik güçlerinin ve yarattıkları sınırların ancak onları bundan alıkoyduğunu gösterdi.

Son olaylar, iki devletli çözüm ve Yahudi varlığı ile barış gibi sömürgeci projeleri ayaklar altına aldı. Protestocular, ümmet ve orduların harekete geçmesini isteyen insanlar, o projeleri ayaklarının altında ezdiler. Olaylar, Yahudi varlığı ile yüzleşmenin ancak güçle, ümmet ve orduların seferber olmasıyla, ümmetin birliği ve kurtuluşu karşısında kaya gibi duran, Filistin ve halkına yardımı engelleyen yöneticileri devirmek için intifadaya kalkılmasıyla olacağı kanısını güçlendirdi.

Filistin ve tüm Müslüman ülkelerin temel sorunu, Hilafetin ve devletin yokluğudur. Hilafet kuruluncaya kadar orduları seferber etmek, Filistin’i kurtarmak için orduları harekete geçmeye teşvik etmek çabaları devam etmeli, Allah yolunda cihat ateşinin, Yahudi varlığı karşısında yanık kalması için çalışılmalıdır. Böylece Yahudi varlığı istikrarlı bir yaşam sürmeyecek, rahat ve huzura erişmeyecektir. 

فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيراً “İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” ^{[İsra 7]}

#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#Aqsa_calls_armies

#OrdularAksaya

#AqsaCallsArmies