حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
No: FL–BA–2025–MB–TR–23 |
H. 7 Rabi-ul Evve 1447 M. Cumartesi, 30 Ağustos 2025 |
وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ
“Allah kimi alçaltırsa, artık onu onurlandıracak hiç kimse yoktur.” [Hac 28]
Filistin Kurtuluş Örgütü, tavizden tavize koştu; Önce, Filistin’in büyük bir bölümünü peşkeş çekerek büyük bir ihanet sınırına dayandılar. Sonra, otorite suretinde kendi halkıyla savaşan bir güvenlik aygıtı olmayı kabul ettiler. Bu uğurda, Filistin içindeki kamplarda katliam yaparak, kampları kuşatma altına alarak ve tutuklamalar yaparak silahsızlandırdılar. Dışarıda ise Suriye ve Lübnan rejimleriyle işbirliği yaparak Yahudilerin güvenliğine yönelik en ufak bir tehdidi bile engellediler. Yetmedi, 7 Ekim’i kınadılar ve Filistin Yönetimi’nin lideri, işgalci esirlerin serbest bırakılmasını istedi. Şimdi de Amerikalıların ve Yahudilerin ağzıyla konuşarak Gazze’de silahların bırakılması çağrısı yapıyor ve Yahudilerin katliam makinesinin bile başaramadığı ‘temizliği’ yapmaya talip oluyor...
Bütün bunlardan ve daha fazlasından sonra ABD Dışişleri Bakanlığı, 29 Ağustos Cuma günü yaptığı bir açıklamayla, Bakan Marco Rubio’nun, tam da BM Genel Kurulu öncesinde, FKÖ ve Filistin Yönetimi yetkililerinin vizelerini iptal ettiğini duyurdu. (El Cezire)
Filistin Yönetimi’nin sunduğu onca ‘hizmete’, verdiği onca tavize ve hatta ihanete varan adımlarına ve daha fazlasını yapmaya dünden razı olmasına rağmen, karşılığında ne buldu? Trump yönetimi, Amerika’nın ulusal güvenliği için FKÖ ve Filistin Yönetimi’nden ‘yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve barışa zarar verdikleri’ gerekçesiyle hesap sorulması gerektiğini söyledi. (El Cezire) Kendi halkıyla savaşmaları ve ülke toprağını satmaları yetmemiş gibi, bir de suçlu ilan edildiler.
Dolayısıyla FKÖ ve Filistin Yönetimi’nin işlediği onca suç, oynamaya hazır olduğu onca kirli rol, onlara ne Amerikalıların ne de Yahudilerin gözünde zerre kadar bir dokunulmazlık sağlamamıştır. Tam tersine, her defasında daha da fazla aşağılanmaktalar ve onlardan hep daha fazlası istenmektedir. Şimdi de Amerika, çıkıp ‘hayali bir Filistin devletinin tek taraflı tanınmasını’ kınadığını açıklamaktadır. Oysa Yahudiler, yerleşim projeleri ve Batı Şeria’yı lime lime parçalayarak böyle bir devletin varlık ihtimalini zaten çoktan ortadan kaldırmıştır. Gerçek şu ki, Filistin Yönetimi bütün Filistin’i onlara hediye etse, hatta Gazze’deki son bebeği öldürmelerine yardım etse bile, dostlarının gözündeki değeri, örümceğin çürük ağına sığınan bir zavallınınkinden farksız olacaktır.
مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتاً وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ“Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!” [Ankebut 41] Yahut
كَمَثَلِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَرِيباً ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ * كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنْسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ“Onların durumu, kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır. Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana «İnkâr et» der. İnsan inkâr edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım, der.” [Haşr 15-16]
Hainler akletmezler, ibret almazlar! Oysa tarihin kanunudur bu, eskiden de böyleydi, şimdi de böyle: Hainin ne kendi halkı ne de ümmeti içinde yeri yoktur. Onu kullanan efendisi de, kendini onun uğruna bu kadar alçaltmış birine asla değer vermez! Vakti gelince ya bir paçavra gibi sokağa atar ya da bir gün kendi halkı tarafından ezilmesi için ortada bırakır. Yakın tarihte, devrilen rejimleri ve düşmanla iş tutan nice haini gördük. Ama ne fayda! Hain, bir öncekinin acı sonundan asla ders çıkarmaz.
Filistin’deki ihanet hikayesi, sanıldığı gibi FKÖ’nün tavizleriyle başlamadı. Asıl ihanet, çok daha önce, 1949’da Arap rejimlerinin utanç verici bir ateşkesi kabul ederek Yahudi devletinin kurulmasına zemin hazırladıkları gün başladı. O günden bugüne, bu rejimlerin tek işlevi, Yahudilerin bekçiliğini yapmak ve ümmetin Mübarek toprağı kurtarmak için Allah yolunda cihat etmesini engellemek olmuştur.
Filistin’e ihanet, Müslüman ülkelerdeki hain rejimlerin ondan yüz çevirmesi ve onu bir ümmet ve din davası olmaktan çıkarıp ulusal bir davaya dönüştürmesiyle tecelli etmiştir. Sonra da, halkın adına ihanet pazarlıkları yapsın diye Filistin Kurtuluş Örgütü diye bir kukla yaratmışlardır! Ve o günden beri, Filistin ve mazlum halkına ihanet bir an bile durmamıştır!
Nasıl ki dün Filistin, batısıyla doğusuyla İslam ülkelerinin dört bir yanından gelen askerlerin eliyle Haçlıların esaretinden kurtarılıp ait olduğu ümmetin kucağına döndürüldüyse, Allah’ın izniyle yine bu ümmetin abdestli ve temiz evlatlarının eliyle tekrar ümmetin bağrına döndürülecektir. Böylece Filistin, yeniden Şam’ın parlayan incisi ve Müslüman yurdunun kalbi olacaktır!
فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً“İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 0598819100 www.pal-tahrir.info |
E-Mail: info@pal-tahrir.info |