Pazartesi, 30 Muharrem 1446 | 2024/08/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu

No: HL–BA–2019–MB–TR–06 H. 13 Muharrem 1441
M. Perşembe, 12 Eylül 2019

Nieuwsuur Programı ile NRC Handelsblad Gazetesinde İslami Eğitim Hakkında Yayımlanan Rapor İncelendikten Sonra Görülüyor ki Laik Demokrasinin Yeni Cephesi İslami Eğitimdir

NRC Handelsblad gazetesi ile Nieuwsuur programı, Hollanda’da İslam eğitimi ile ilgili bir dizi güncel haber ve yazı yayınladı. Hollanda’da resmi ve gayri resmi İslami eğitim ile yaptıkları araştırmalar, büyük bir tantana ile kamuoyuna açıklandı. Raporda İslam Şeriatını bilen ve öven Selefilik ya Selefilik etkisi altında kalan eğitim merkezleri ele alındı. Hemen bazı siyasiler, bu merkezlerin denetim altına alınması ve gayri resmi eğitim kurumlarını denetlemek için Eğitim Müfettişlerine ek yetkiler verilmesi çağrısında bulundular. Hatta bazı siyasiler bu kurumların yasaklanması için çağrı yaptı. İslami eğitime baskı yapmak için Belçika bu incelemelere iki elle sarıldı. Yürütülen akıllı bir propaganda ile resmi ve gayri resmi İslami okullar gündeme taşındı. Çok sayıda sahte suçlamalar, çarpıtmalar ve bağlamından koparılan açıklamalar, etrafta uçuştu. Ancak varılacak sonuç net ve açıktı. Hem gayri resmi İslami eğitim kurumlarının (örneğin camilerdeki Kuran okulları gibi) hem de Milli Eğitim Bakanlığının denetimindeki resmi İslami eğitim kurumların, “istenmeyen” İslami fikirleri öğrettikleri iddia edildi. “İstenmeyen” İslami fikirler ile ne kastedildiği hemencecik belli oldu. Müslümanların inandığı ve yaşamaya çalıştıkları Kur’an ayetlerinin hedefte olduğu anlaşıldı. Mesela belirli bir kıyafet giyilmesini emreden, eşcinselliği yasaklayan, kadın erkek arasındaki ilişkileri belirleyen, ahiret ve benzeri konularla ilgili ayetler sorun olarak görüldü. Aslında istisnasız tüm İslam eğitim okulları ile “istenmeyen” İslami fikirler, normatif İslam kavramları öğrettikleri için hedeftir. Dolayısıyla kampanyanın hedefinde “Selefi” fikirler olduğu iddiası doğru değil. “Selefilik” sorun olarak görülmüyor. Aksine İslam’ın temel kavramları istenmeyen fikirler olarak addediliyor. Çünkü liberal demokratik ideolojinin çerçevesi ile örtüşmezler, uyuşmazlar. Nitekim Müslüman olan bir kardeşimiz şöyle dedi: “Müslümanlar bunu İslam’a bir saldırı olarak hâlâ anlamıyorlarsa, artık söyleyecek bir şey yok.”

Bu soruşturma şuan ki şartlarda İslam karşıtı politika bağlamında değerlendirilmelidir. Peçe yasağı sonrasında helal kesim ve İslami eğitim gündemde. AIVD bu yılın başlarında İslam eğitimi masaya yatırdı. Yıllık raporunda AIVD, “Radikal İslami Vaizler” ve bunların, Arapça dersi ya da Kuran eğitimi gören Müslüman çocuklar üzerindeki etkileri konusunda uyarıda bulundu Okul sonrası camilerde ya da toplum merkezlerinde verilen derslerin “cihatçılığın” altyapısına zemin hazırladığını belirtti. AIVD Genel Müdürü Dick Schoof’a göre bu çocuklar potansiyel terörist olarak yetiştiriliyor. Konu ile ilgili olarak Nisan ayında yayınladığımız basın açıklamasında, bu tehlikeli gelişim hakkında endişelerimizi dile getirdik. Açıklamada dedik ki: Burada AIVDnin kullandığı dil son derece çarpıcı. Müslümanların büyük bir kesimini tehlike olarak lanse ediyor ve dinlerini öğrenmek isteyen Müslüman çocukların düşman olduğu imajını yaratıyor. Potansiyel teröristler olarak tasvir ediliyor. Bunun arsızca söylenebilmesi gerçekten endişe verici ve neredeyse hiç kimsenin bunu üzerine alınmaması daha da endişe vericidir. Daha da kötüsü insanlar İslam karşıtı propagandanın peşinden sürükleniyor.

Nieuwsuur ve NRC Handelsblad, bu araştırmaları ile devletin normatif İslam kavramlarına karşı basmakalıp saldırı propagandasına katkıda bulunmuş oldu. Yeni bir şey ortaya koymuş değiller. İslam öğretileri ile liberal demokrat düşünce arasındaki önemli farklar herkes için ayan beyan ortadadır. Bunun için ek soruşturmaya gerek yoktu. Burada sorulması gereken en temel soru şudur, “ötekilik” liberal demokratik fikirler için aşılamaz bir sorun mu? Ve Müslümanlardan neden İslami değer ve normları liberal demokratik fikirler ile değiştirmeleri isteniyor? Bu sefer Müslümanlardan istenen tam olarak da budur. Müslümanları başkalarına karşı hoşgörüsüzlükle suçlamak, başka fikir ve insanlarla birlikte yaşamak istemediklerini söylemek oldukça çarpıcıdır. Gerçek şu ki liberal demokratik fikirler ile bağdaşmadıkları için Müslümanlar suçlu, fikirleri de sorun olarak görülüyor! Mücadele ettikleri aynı İslam, on dört asır önce renk, etnik köken ve inancına bakmaksızın kimlik, gelenek, görenek ve alışkanlıklarını muhafaza etmek kaydıyla insanları toplumda nasıl eriteceğine ilişkin kurallar belirledi. Bu nedenle Müslümanlar olarak bize göre ortada bir sorun yok. Ortada bir sorun olduğunu düşünenler, liberal demokratik düşünceye inananlardır. Bir yandan özgürlüğe çağrıda bulunuyorlar ama öte yandan dinlerinden vazgeçip liberal demokrat felsefeyi benimsemeleri için Müslümanlara her türlü baskıyı yapıyorlar. Ayakları altında çiğnedikleri ütopik ideallere mi Müslümanları çağırıyorlar? İnandıklarına inanmaları için mi baskı yapıyorlar? O halde biz İslam’ın daha iyi bir alternatif olduğunu söyleyebiliriz. İslam, ikiyüzlülüğü, baskı ve zorlamayı yasaklamaktadır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21
www.hizb-ut-tahrir.nl
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER