حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HL–BA–2025–MB–TR–01 |
H. 1 Rabi-ul Evve 1447 M. Pazar, 24 Ağustos 2025 |
Yahudi Varlığı Kolonyal Bir Projedir ve Hollanda Onun Temel Direğidir
Medya, Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’nin hükümetten çekilmesini, Gazze’deki vahim insanlık dramından ötürü partinin tüm politikalarını terk ettiği şeklinde yorumlayıp, hemen bu hamleye ilkeli bir duruş yaftasını yapıştırdı! Fakat bu son derece yanlış bir algıdır! Zira söz konusu partinin koalisyondan ayrılması, ahlaki bir öfkenin tezahürü olmayıp siyasi hesap ve stratejilerin bir sonucudur. Dolayısıyla bu hamle, Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’ni sömürgeci proje olan Yahudi varlığının dışına itmez, tam tersine, bu yapının ne kadar derinden bir parçası olduğunu gözler önüne serer.
Yahudi devleti, en başından beri İslam coğrafyasının kalbine saplanmış sömürgeci bir projedir. Bölgeyi bölmek ve zayıflatmak amacıyla kurulmuştur ve varlığını Batı çıkarları için bir ileri karakol vazifesi görmek üzere sürdürmektedir. Hollanda da on yıllardır bu projenin bir parçasıdır. İster VVD, ister BBB, isterse NSC olsun; hepsi Yahudi varlığını bir devlet olarak tanımakta ve desteklemektedir. Bu nedenle, bir asırdan uzun süredir Filistin halkını baskı altında tutan sömürgeci projeyi de desteklemektedirler.
Mevcut hükümet ile Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) arasındaki fark tamamen şekilseldir. Koalisyon, Netanyahu’nun soykırım politikasını açıktan desteklerken, NSC ise kurulduğu günden beri aynı politikaları örtük bir biçimde benimsemiştir. Bu partilerin problemi hiçbir zaman işgal, etnik temizlik veya sömürgeci vakıanın kendisiyle olmayıp, problem, Netanyahu’nun savunulması güç olan bu politikaları uygulama metodolojisi ile ilgilidir. Dolayısıyla onların hükümetten ayrılmalarının sebebi Gazze ile dayanışma göstermek değil, üç temel çıkar hesabıdır: Birincisi, BM’nin artık soykırımı açıkça dillendirmesiyle artan uluslararası baskı. İkincisi, Lahey’deki dev protestoların tetiklediği iç kamuoyu baskısı. Üçüncüsü ise tarihin yanlış tarafında kalmanın getireceği seçim maliyetinden duyulan korku.
Filistinliler açısından değişen bir şey yoktur. Istırap, yaklaşık iki senedir sürmektedir. On binlerce can katledilmiştir, çocuklar bir lokma ekmek için can çekişmektedir ve koca şehirler birer moloz yığınına çevrilmiştir. NSC bütün bu vahşeti bir tiyatro izler gibi, suç dolu bir sessizlikle izlemiştir. Bu riyakârlığa son verdikleri an, masumların kanının dökülmeye başladığı an değil, kendi siyasi ikballerinin tehlikeye girdiği andı.
İşte bütün bu tablo, Hollanda’nın Yahudi varlığının gelip geçici bir piyonu olmadığını, aksine bütün o Batılı sömürge canavarının en temel direklerinden biri olduğunu haykırmaktadır. Yahudi varlığı, yolunu şaşırmış sıradan bir devlet değildir; O, doğası gereği sömürgeci mantığın ete kemiğe bürünmüş halidir. Hollanda’daki partiler bu canavarca projeyi tanıdığı ve beslediği sürece, dökülen her damla kanda onların da payı olacaktır.
İşte bu yüzden Gazze’nin kurtuluşu, Batılı liderlerin o meşhur ‘merhametine’ asla bağlı olmayacaktır; ne Lahey’den bir umut vardır, ne Brüksel’den, ne de Washington’dan! Bu hükümetler tarafsız değildir; bilakis, Yahudi devletinin İslam topraklarında temsil ettiği sömürgeci yapının mimarları ve bekçileridir.
Gerçek kurtuluş, Müslümanların bu projeyi bizzat reddedip birleşmesiyle gerçekleşecektir. Ümmet, birliğini yeniden tesis edip Batı uydusu olmayan, bilakis İslami referanslara göre işleyen kendi siyasi otoritesini kurduğu zaman Filistin özgürleşecek ve onunla birlikte insanlığın kalanı da kapitalizmin ve sömürgeci hegemonyanın boyunduruğundan kurtarılacaktır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |