Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak
Medya Bürosu

No: RK-BA-2021-MB-TR-04 H. 23 Raceb 1442
M. Pazar, 07 Mart 2021

Papa’nın Ziyareti... Ve İbrahimi Dinin Bidatliği

Allah Subhânehu ve Teâlâ, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i tüm insanlık için bir uyarıcı ve müjdeleyici olarak göndererek insanlığa karşı hüccet getirdi. Önceki peygamberler ve Rasûllerin Şeriatlarını nesheden bir Şeriat indirdi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الإسلام دِيناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ  “Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” [Ali İmran 85] Bu durum, Müslümanlar katında bir gerçek ve bir inançtır. Papa’nın Irak ziyaretinin bugünlerde gerçekleşmesi rastgele değildir. Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerinin seçimi, Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlarda yaygın bayram günlerini sanki ima etmek içindir. Necef’i seçmesi, Sistani ile görüşmesi, Ur şehrini ziyareti, Havaş El Beyat bölgesinde ayin düzenlemesi ve Tahira Kilisesi’ni ziyareti, Papa’nın vermek istediği bir mesajdır ve meyvesi beklenen bir çağrıdır. Peki, bu çağrı nedir? Yansımaları nelerdir?
Birincisi: Bu çağrının gerçekliği, çelişkilerle dolu bir karışımdır. Hak ile batıl, hidayet ile sapıklığın bir karışımıdır, akıl ve dinin reddettiği bir karışımdır. Bir Hıristiyan, Peygamberini öldürdüğüne ve çarmıha gerdiğine inanan bir Yahudi’yle nasıl aynı fikirde olabilir? Birbirlerini kandırıyorlar. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَقَالَتِ الْيَهُودُ لَيْسَتِ النَّصَارَى عَلَى شَيْءٍ وَقَالَتِ النَّصَارَى لَيْسَتِ الْيَهُودُ عَلَى شَيْءٍ وَهُمْ يَتْلُونَ الْكِتَابَ  “Yahudiler, “Hıristiyanlar bir temel üzerinde değiller” dediler. Hıristiyanlar da, “Yahudiler bir temel üzerinde değiller” dediler. Oysa hepsi Kitab’ı okuyorlar.” [Bakara 113] İsa’nın bir insan ve diğer Rasûller gibi Allah’ın gönderdiği bir peygamber olduğuna inanan bir Müslüman, İsa’nın Allah ya da Allah’ın oğlu veya üçün üçüncüsü olduğuna inanan bir Hristiyan’la nasıl aynı fikirde olabilir? Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruklarını hiç okumuyor mu?
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ  “And olsun ki, “Allah ancak Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kâfir oldular.” [Maide 72]
وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللَّهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللَّهِ ذَلِكَ قَوْلُهُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِئُونَ قَوْلَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ  “Yahudiler, “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar, “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah onları yok etsin, nasıl da uyduruyorlar!” [Tevbe 30]
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ ثَالِثُ ثَلاثَةٍ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلا إِلَهٌ وَاحِدٌ وَإِنْ لَمْ يَنْتَهُوا عَمَّا يَقُولُونَ لَيَمَسَّنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ  “And olsun ki, “Allah üçten biridir” diyenler kâfir olmuştur; oysa tanrı ancak bir tek Tanrı’dır. Dediklerinden vazgeçmezlerse, and olsun onlardan inkâr edenler elem verici bir azaba uğrayacaktır.” [Maide 73] Bir Müslüman, Yahudilik ve Hıristiyanlığın kaynağı kılınan İbrahim Aleyhisselam’a yapılan bu kötülüğü nasıl kabul edebilir? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
مَا كَانَ إبراهيم يَهُودِيّاً وَلا نَصْرَانِيّاً وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ  “İbrahim, Yahudi de, Hristiyan da değildi, ama doğruya yönelen bir Müslümandı; ortak koşanlardan değildi.” [Ali İmran 67]
İkincisi: Vatikan Papa’sının bu çağrısı, acımasız saldırı serisinin bir halkasıdır. ABD liderliğindeki kâfir Batı, İslam’a ve Müslümanlara karşı entelektüel ve kültürel saldırı yürütüyor, medyayı bu amaç uğrunda kullanıyor. İslam’a terör yaftası vuran, Buhari’yi tan ederek Nebevi Sünnete darbe vurmaya çalışan, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edenleri koruyup kollayan, cesaretlendiren Batıdır. Bu çağrı, İslam’ı çarpıtma çağrısıdır, hayatla hiçbir ilgisi olmayan ruhani bir din yapmaktır. Biz sadece İslam diyoruz, çünkü hayatın tüm yönlerini kapsayan bir Şeriata sahip tek dindir. İslam, yönetim, ekonomi, içtimai, yargı, dış ve iç politika ve eğitim gibi yaşam sistemlerinin fışkırdığı bir akidedir... Bu çağrı, tüm bunları silmek, İslam’ı camilere esir etmek ya da Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi ibadet evlerine hapsetmek istiyor.
Üçüncüsü: Müslümanlara, Müslümanlar ile diğer insanlar arasında bir arada yaşama sorunu olduğu algısını vermek. İslam’ın, Müslümanlar ile diğer insanlar arasında -harbiler hariç- bir arada yaşama kurallarını belirleyen ilk din olduğunu unutuluyor ya da unutulmuş gibi yapılıyor. İslam, diğer insanların lehleri ve aleyhlerine olan hak ve sorumluluklarını açıkladı, hiç kimseyi İslam’a inanmaya zorlamadı. Gayrimüslimler yüzyıllardır İslam Devleti altında yaşadılar, İslami vatandaşlığı taşıdılar, kanları, canları, onurları korundu. Hiç kimse dininde fitneye uğratılmadı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
لا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لا انْفِصَامَ لَهَا وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ  “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” [Bakara 256] Müslüman ülkelerdeki varlıkları ve ibadet evleri bunun bir kanıtıdır. Tüm hakaret, tefrika ve yer değiştirme, 1924’te İslam Devletinin yıkılışından sonra sömürgecilik, kapitalist sistem, pis laiklik ve ajan sistemlerin bir ürünüdür. Ancak Papa’nın istediği birlikte yaşama, özellikle de Ur şehrini ziyareti ve Yahudilerin iddialarını onaylaması, bir arada yaşama değil, Müslüman ülkesini işgal eden ve kutsallıklarını ihlal eden harbi kâfirle bir arada yaşamadır. Suriye, Irak, Yemen, Libya, Çeçenistan, Myanmar ve diğer Müslüman ülkelerde Müslümanları öldüren kâfir ile bir arada yaşamadır. Bu, kuzunun kurtla bir arada yaşamasıdır. Eğer Papa, barış elçisi olarak geldiği iddiasında sadık olsaydı, Müslüman ülkelerdeki kan gölünü durdurması için Batı rejimlerine bir çağrı yapar, yerinden edilmiş mülteci kamplarını ziyaret ederdi. Onları yerlerinden edenleri hesaba çeker, cellatlarına değil de kurbanlara giderdi. O zaman Amerika’nın ona izin verip vermediğini görürdük? O zaman medya, davul zurna çalabilir miydi?
Dördüncüsü: Kusuru açığa çıkan ve yolsuzluk kokusu ortaya saçılan başarısız Irak hükümetine meşruiyet kazandırmak. Papa, halkına zulmeden, öldüren ve açlıkta boğan bir hükümete can verdi. Sonra bu pisliği kutsamak için bir “barış” adamı olarak Irak’a geldi ve hükümetin gidişatını düzeltmeye ve koşulları ıslah etmeye çağırdı!
Son olarak, Papa Francis, Musul’daki Tahira Kilisesi’nden Hristiyanları Musul şehrine geri dönmeye ve yaşamsal rollerini yerine getirmeye çağırarak, Irak’taki sayılarındaki düşüşün üzüntü verici olduğunu belirtti. Ayrıca Kürdistan Bölgesi liderlerine Hıristiyanlara kucak açtıkları için teşekkür etti. Buna karşılık, Kürdistan Bölgesi Başkanı bölgede din özgürlüğü ve barışa sadakati taahhüt etti. Bütün bunlar, bu ülkede bu bileşeni korumak, ülkenin bu bileşenden yoksun olmamasını sağlamak, Irak hükümetinden tazminat ve geri dönüş garantisi almak içindir. Papa, ırkçılık çağrısı yaptı, çünkü Katoliklere odaklandı ve Yezidiler gibi diğer insanların yaşadıklarını görmezden geldi.
Ey Müslümanlar! Hilafeti ve Müslümanların otoritesini yıkmakla ve İslam’ı bir yaşam sistemi olarak dışlamakla yetinmeyen kâfir, şimdi de Müslümanları inançlarından soyutlamaya ve sabitelerinden vazgeçirmeye çalışıyor. Papa’nın İbrahimi din adına pazarladığı bu çağrı ve pelerininin altındaki yaşama olgusu, İslam’ın sabitlerini çarpıtmak ve saptırmaktan başka bir şey değildir. Rabbinizin kelamı, sanki yeni inmiş gibi onlara yanıt veriyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَاجُّونَ فِي إبراهيم وَمَا أُنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ وَالإِنْجِيلُ إِلا مِنْ بَعْدِهِ أَفَلا تَعْقِلُونَ  “Ey Kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de şüphesiz ondan sonra indirilmiştir. Akletmiyor musunuz?” [Ali İmran 65] Rasûlü Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i ve Müslümanların uyararak şöyle buyuruyor:
وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلا نَصِيرٍ  “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.” [Bakara 120] Allah’ın emrine yanıt verin ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin egemenliği altında İslami hayatı yeniden başlatarak otoritenizi geri getirin. Hilafette Müslümanlar ve gayrimüslimler iyi bir yaşam sürecek, canları, malları ve onurları emniyet içinde olacaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
E-Mail: huti53@yahoo.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER