Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç
Medya Bürosu

No: ISu2013BAu20132010u2013MBu2013TRu20130006 H. 14 Muharrem 1432
M. Pazartesi, 20 Aralık 2010

Hizb-ut Tahrir / İskandinavya'dan İsveç Medya Organlarına Sadık Bir Nasihat

Son günlerde bazı İsveç medya organları, bir takım mesnetsiz spekülasyonlara ve iddialara dayanarak Stockholm'deki patlamaları Hizb-ut Tahrir ile ilişkilendirmeye çalıştı. Buna binaen aşağıdaki hususları açıklarız:

 

- Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasında İslami Hilafet Devleti'ni geri getirmeye çalışan siyasi bir hizbtir. Zira insanlar, mevcut diktatör rejimlerin ortadan kalkması, kanaatleri ve değerleri ile örtüşen İslam'ın adil sistemlerinin kurulması özlemi içerisindedir. Batıda ise hizb, Müslümanların kimliklerini korumayı hedeflediği gibi bazı medya organları ile politikacıların iftira ve yalan kampanyaları yoluyla yaymaya çalıştığı İslam hakkındaki önyargıları ortadan kaldırmaya da çalışmaktadır. Batıda hizb, ilgili kimselerle tartışmalar yapmak, ekonomik, siyasi ve büyük toplumsal sorunlara yol açan kapitalizm sisteminin bir alternatifi olması itibarıyla İslam'ı açıklamak yoluyla İslami sistemlere davet etmektedir.

- Kuruluşu yarım asrı geçen Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasında ve dışında bilinmekte olup hedefine ulaşma metodunda sadece siyasi ve fikrî çalışmalarla sınırlı kalır. Gerek üyelerinin İslam dünyasında maruz kaldığı baskılara gerekse İslam dünyası ve dışındaki kendisine yönelik suçlama girişimlerine rağmen gayesine ulaşmak için maddi ve askeri eylemlerde bulunmamıştır. Nitekim hizbin hedeflerini gerçekleştirmek için barışçıl olmayan hiçbir araç kullanmadığını teyit eden birçok ciddi rapor ve araştırma vardır. Bunlardan biri, "Hizb-ut Tahrir'in hedeflerinde, eylemlerinde ve faaliyetlerinde yasal olmayan bir şey olmadığı" sonucuna varan Danimarka Başsavcısının 2004-2008 yılları arasında sunduğu araştırmadır. Bu, provokasyon amaçlı ciddiyetten yoksun bir takım makalelerle gizlenmesi imkansız bir hakikattir.

- Hizb-ut Tahrir'in sivillerin öldürülmesine ilişkin tutumu açıktır. Zira İslam'a göre nerede olurlarsa olsunlar hatta askeri çatışmalarda bile olsa masumların öldürülmesi caiz değildir. Zira İslam, siviller ile askerlerin arasını açıkça ayırır. Doğrusu haberi derin bir kaygıyla karşılamakla birlikte İslam'ın ve İsveç'teki Müslümanların görüntüsünü çarpıtarak özel siyasi ajandalarını güçlendirmek için bu patlamanın bazı güçler tarafından istismar edilmesi endişesine kapıldık.

- İsveç, diğer İskandinavya ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yabancılara karşı ırkçılık ve ayrımcılıkla tanınan bir ülke değildir. Bundan dolayı İsveç toplumu, diğer Avrupa ülkelerinin çektiği aynı gerilimlerin sıkıntılarını çekmemektedir. Şayet İsveç, bu durumu korumak istiyorsa kutuplaştırmaya çalışan demagojik sesleri frenlemeli ve nefreti körüklemesini engellemelidir. Zira geçmişte ve şu anda yaşananlar, yabancı düşmanı fikirlerin Avrupa'ya nasıl kök salmaya muktedir olduğunu bilmemiz için yeterlidir. En iyi durumlarda nefrete, ayrımcılığa, şiddete hatta tehcire ve savaş suçlarına yol açabilir. Bu bağlamda Malmö keskin nişancısını bir erken uyarı olarak görmek mümkündür. Bundan dolayı bu tür gelişmeleri engellemenin sorumluluğu tüm taraflara aittir. Binaenaleyh İsveç vatandaşlarından ve medya mensuplarından akil kimseleri, İslam'ı çarpıtma ve Müslümanları aşağılama hususunda civar ülkeleri taklit etmemeye teşvik ediyoruz. Çünkü bu, toplumda tehlikeli kutuplaşmalardan başka bir şeye yol açmaz.

- Son olarak provokasyon peşinde koşan gazetecilere ve medya organlarına seslenir ve deriz ki: Batı karşıtı kör ırkçılığı cezbeden ve bazı gençleri "taşkınlığa sürükleyen" o kişilere ışık tutmak istiyorsanız böyle bir şeyi Hizb-ut Tahrir gibi siyasi bir hizbte asla bulamayacaksınız. Fakat size bu tür nefretlerin arkasında yatan bazı faktörlerden oluşan küçük bir liste sunabiliriz:

 

1. Müslümanların topraklarının işgal edilmesi, masum insanların yerinden yurdundan edilmesi ve bu beldelerde "demokrasiyi yayma" adı altında sivillere yönelik vahşiyane işkencelerin ve toplu katliamların yapılması. Bu da pratik olarak Afganistan ve Irak'ta olduğu gibi mücrim savaş liderlerinden ve fasit siyasilerden oluşan ajan sistemler yoluyla Batının nüfuzunu yerleştirmek demektir.

2- Batılı hükümetler ve medya organları tarafından desteklenen Filistin'deki Yahudi işgalinin işlediği masumlara yönelik tekerrür eden saldırılar ve katliamlar.

3- Batılı hükümetlerin İslam dünyasındaki halklara baskı ve zulüm yapan birçok diktatör rejimlere verdiği destek.

4- Müslümanların beldelerindeki doğal servetleri Batılı şirketlerin lehine yağmalamak, bu beldelerdeki halkları yoksulluk ve yoksunluk altında çürümeye terk etmek için Batının bu beldelerdeki hükümetlerin işleriyle oynaması.

5- Müslümanları Batılı yaşam tarzıyla eritmeyi amaçlayan ve değerleri ile İslam kimliklerini koruma haklarını yok sayan Batılı hükümetlerin uyguladığı entegrasyon politikaları.

6- Müslümanlara hakaret etmeye ve mukaddesatlarına saldırmaya tahrik etmek ve ifade özgürlüğü altında buna meşruiyet kazandırmak.

 

Toplumun geneline yansıyan vahim sonuçlara yol açsa da inandırıcılıktan yoksun makaleler yoluyla meşhur olmak için İslam düşmanlığı dalgasına kapılan birçok ilgisiz gazetecilerin olduğunu bilmemize rağmen ciddiyet ve sorumluluk bilincine sahip gazetecileri, İslam dünyası ile Batı arasındaki uçurumları kaldırmak istiyorlarsa bu noktaları derinlemesine incelemeye ve basında ön plana çıkarmaya teşvik ediyoruz.

Şadi Farica
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Medya Temsilcisi
İskandinavya


E-mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
https://hizb-ut-tahrir.se/
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.se

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER